Antalya, Elmalı'dan ceviz var, kestane var. İnanmayacaksınız ama susam kokusu mutfağı esir alan tahin var. Tahinin birazı humusa girecek, geri kalan biraz biraz bilmem nasıl yenecek? Cevizler acayip, lezzeti tatlı, kabuğu incecik. Öğrenmiş oldum böylece çekiçle kırdığım cevizlerin 'çetin ceviz' olduğunu, 'çetin ceviz' diye neye dendiğini. Elmalı cevizi neredeyse parmaklarında kırılıyor insanın. Avocado ile maydanoz salatası yaparım ya, işte onun içine de koyarım artık bu cevizlerden. Nasıl olacak bakalım?
Kestaneler bereketli olacak, çok eminim. Yıllar, belki asırlarca tüketilecek. Çünküüüü, tepesinde mini mini filizi olanları dostlarıma dağıttım. Ege'deki köye, Yeniköy ve Ortaköy'deki bahçelere, Mine'sinin serasına gittiler; ekilmeye, büyümeye. Bende eksik kalmadım tabii, ektim! Mine'sinin talimatıyla önce saksıda ve dış mekanda duracaklar bir yıl boyunca. Bu ara iki üç hafta içinde filizi topraktan baş göstermiş, ağaç olma yolunda ikinci adımlarını atmış olacaklar. Bir yıl sonra bahçelerimize dikilecekler. Özge'ciğim, çok teşekkürler sana. Yine paylaşarak büyüdük.
Narlar ayıklanacak, suyu çıkarılıp ayva rendesi ile reçelimsi yapılacak. Ben bunu hep yapıyorum ama bana pek kalmıyor, doya doya yiyemiyorum. Yakında nar suyunda ayva reçelimsisi imalathanesi kurabilirim yani. Yan ürün olarak da portakal suyunda ekşi elma. Izgaraların yanında hele, of of of oluyor ki ne...
Marmara'nın depremini geçirmiş bir küçücük kız varmış. Rehabilitasyon kurslarında yün bebekler yapmayı öğrenmiş. Zaman geçmiş, büyümüş genç kız olmuş. Marmara Üniversite'sinde okumaya ve okul giderlerini yün bebekler yapıp satarak karşılamaya başlamış. Annoya o bebeklerden oturtmuş rejisör koltuğuna dört tane yan yana; yastık gibi kullanıyormuş. Bayramdı seyrandı eşe dosta vermiş bir sürü. Kızın elinde bebek kalmamış. Daha yapsın da daha alsın, diye bekliyormuş şimdi.
Hafta sonuna doğru evimi çiçeklerle bezemek huyum vardır. Bu hafta ayçiçeği minyatürleri alındı. Çok dekoratif duruyor, bana kırsal keyfi veriyorlar. Torunum Cancan bebeklere ve çiçeklere yakın, rejisörün altında duruyor. Hani atlamayın, mutlaka onu da görün, diye diyorum.
Son zamanlarda çok sevdiğim bir salata keşfettim. Bir kereviz ve bir granny smith elma, bir portakalla yarım limon suyuna rendeleniyor. Bir diş sarmısak rendenin inceciğinden geçirilerek iki kaşık mayonezle birlikte katılıyor içine. Sızmayı gezdirin üzerine, tazecik kereviz yaprakları ve kuru amerikan üzümleriyle süsleyin.
Kırmızı şapkalı kızlar çoğalıyor. Etrafınıza dikkatle bakın, Annoya markalıları tanıyabilecek misiniz bakalım. El öpenlerimden Edremit'den Çiğdem de taktı gitti bir tane başına.
Bu arada Hemera yağları İstanbul'da da satılmaya başlanacak galiba yakında. İlk olarak Gayrettepe, Defne Şifalı Bitkiler 0212 288 07 08'de damağınızın onayını bekliyor. Üstelik önce 250 ml / 3.00 YTL tadımlık şişelerden alınıyor, sonra bir teneke 5 litrelik götürülüyor eve.
Reklam payı olarak benim zeytinlerim özel sıkılıyor ama, n'aber!!!
Akrabayı talûkat geniş. Nilo sanıyla, Nilüfer Tokay adıyla maruf ressam benim akrabam. Nereden? Anne dedem tarafından kuzenimin karısı. Sergisine uğrayın bence.
Kıymalı mercimekle nefis bir peynirli börek çok da güzel yeniyor.
Havadis dediğim bunlar işte.