Bütün eller havvaya, bızzzzt aleti burayya... Coşkulu bir vaziyet var mutfakta, inliyor. Alllkııışşşş bızzzttttaaaa.
Bu final sahnesiydi. Patates sosuma, "İşte olmuşsundur artık herhalde," deyip altını kapattıktan sonra..., mutfağı eski bir sevgilimin annesinin dediği gibi, "Oya mutfağını buz gibi bırakır," diyerek toparladıktan sonra..., küçücük bir kaseye patates sosumdan alıp içine organik ekmek batırıp yemeye başladıktan sonra.
Haydi eller havvayaaaa...
Neye niyet neye kısmet
Mutfağa girerken aklımın olanca kadarında stracciatelle yapmak varken..., hindi göğsü suyunda hafif ama tadı dozunda yapmayı düşünürken..., "Şimdi okuyanlar stracciatelle de ne diyecekler, ben de onlara yumurta paçavrası çorbası diyeceğim," diye tasarlarken... Evet üç yumurta çıkardım, iki parça hindi göğsü etini yıkadım koydum tencereye.
Üç yumurtayı buzdolabından çıkardığım yere aynı hızla yeniden yerleştirdim. Göğüs etlerini çekip aldım tencereden. "Hava sıcak be," diyorum o arada kendime. Cam çerçeve fora ki, güneş ısıtıyor ortamı; doğal gaza ödediklerim nah şurama kadar gelmişken, ooooh valla... "Bu atmosferde kaynar çorba neye? Ferahlatıcı ol Annoya, serinletici düşün biraz...," diyene kadar elimde ahaa bir limon. Sonra iki patates, iki soğan, bir arnavut, beş diş sarmısak.
"Nerde burda ferahlık anlamış değilim henüz." Göreceğiz bakalım. Hastasıyız ya kendimizin!
Başrolde bızzzztBııızzzzt kabında hepsi bızzztlandı sırayla, çekirdekleri alınmış limon kabuğuyla. Görsel malzeme temini için yanyana yerleştiler tencereye! Sızma can damarı olayın. Hiç bir yerden eksik kalmayan özel ürünlerim defne yaprağı ve küçük kekik dallarım da cana can katan yedekler. Yine baharatlı tuzum tabii özel imalattan. Kırt kırt renkli top biberler...
Kısık ateşte sote etme mantığında uzun zaman çevirdim bu malzemeyi. Artık neredeyse hepsi yumuşamıştı, yenilip yutulabiliniyordu ki beş çorba kaşığı şeker ekledim, tepeleme. Kimyon da, diyelim ki iki çay kaşığı kadar. Azar azar su ilave etmek gerekiyor artık. Su katın, karıştırmaya devam edin, çeksin biraz daha ilave edin yine çeksin.
Ne oldu şimdi? Daha yenilebilir oldu değil mi, daha soslaştı ama ağızda hissedebiliyoruz halâ her malzemeyi. Basın bir bardak beyaz şarabı da, çektirin, uçsun gitsin o da.
Nasıl da basit, amma da bedava, ne kadar klas bir lezzet.
Akşama yeriz artık
Kendi kendime, "hoooop yuuuuh," falan dememe, takdirname sunmalarıma filan bakmayın. Siz olur ya ekşi sevmezsiniz..., tatlıyı tuzluya yakıştırmazsınız..., acı sizi bozar falansınız veya. Yukarıya bir tık,
next blog'a gidiyorsunuz bir zahmet.
Biz kalanlarla akşama ızgara hindi göğüslerini yiyeceğiz inşallah bu acı&tatlı&ekşi patates sosumuzla. Onları da chicken seasoning, kuru kekik ve aromalı tuzumda bekletiyorum dolapta.
Dahası her ızgara, tava et veya balık yanına, her daim aklımda olacak bir lezzet oldu bu. Teşekkürler be bııızzzt.
...ve de şıp şıp sesleri, kapansın cam çerçeve. Annem Selma dediydi zaten sabah telefonda yağmur gelecek diye, geldi işte; yağıyor bile ani bir soğuk dalgası eşliğinde.
Kombi açılsın önce, bir de
stracciatelle mi yapılsın ne? (Verdim gitti bir fotoğraflı link, bir de benim yaptığımı göreceksiniz, bu ne buuuu?)
Kalanlarla akşam yemeğinin resmidir. Hindi bonfileler kalın, üstlerini çizince içinin pişmesi daha garantili.
Servis tabağında hafifçe sızma gezsin üzerinden, taze soğan renk ve ilave tat versin.
Hadi Annoya, selametle, hadiii...
Not: Hava durumu 2 Mart'a aittir