Haşlama suyunda pişen pilakiGeçtiğimiz haftalardaydı, akşamın hava havadisleri ertesi gün için dereceyi -10 indirmişti. Klima ortamı +21'de oturduğum yerden fırlayıp doğru mutfağa koşmuştum. Geçmiş mevsimin son kiloluk paketi ispir* ıslatıldı. Gönlüm rahat, gerisin geriye +21'e, ertesi günü beklemeye. Sucuklu yapacağım, kaşıkladıkça acı biberli sucuğun teri basacak kafamdan aşağı aynı kış gibi. Yeni güne uyandık ki ispirciklerim şişmiş, hazırol pişmeye, hava derseniz yazdan kalma. Tam yol kışlık niyetler oldu mu size pilakiye tornistan.
Haşlanan fasulyeler üçe bölündü, iki paketi dondurucuya. Bir süredir fasulyeleri haşladığım suyu da dökmüyorum. Gaz yaparmış filan palavrasına inanmayın. Fasulyeler haşlanmaya başladığında çıkan köpüklerdir gazın müsebbibi, onları zaten toplayıp atıyoruz ya. Suyuna da istediğimizi pişiriyoruz. Proteini, kalsiyumu, demiri memiri akıp gitmiyor bu durumda. Eşeğin hoşaf meselesinde suyunu içip tanesini bırakması boş mesel değil bence.
Havuçsuz patatessiz, bol soğanlı istiyorum pilakimi. Zırt pırt methettiğim Çanakkale'nin kırmızı çarlisinden ve italyan tipli domateslerinden faydalanacağım. Az bal, bir acı arnavut, tuz kırtlaması, bir de çok yakıştırdığım kereviz sap ve yaprakları girdi miydi tencereye, hani o atmadığım suyuyla da pişti miydi..., yesinleeeer.
Sucuklu fasulye kokularının beklentisindeki Cancan'ım şaşkın. "İstanbul’un havası da karısı da oynaktır bitanem Cancan'ım," diye anlatıyorum ona, "ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Gitmezdi bu havada, değil mi ama acılı sucuklu mucuklu; yanardık vallaaaa. Artık haftaya."
Fasulye suyuna tarhana çorbası
Arttı benim fasulye nimetinin suyundan. İçinde kırıntı fasulyeler filan da kalmıştı baktım, mükemmel. Buzdolabında sakladığım tarhanamdan bastım içine, önce şişirdim sonra evire çevire pişirdim.
Üfleye püfleye yedim. Sıcağa rağmen pek memnun kaldım üstelik. Kuru fasulye de gidermiş yani sucuklu sucuklu.
Tarhana+ lezzetteydi. Yerken beyaz peynir karıştırırım bazı tarhana çorbalarıma, onu da/onu bile yapmadım.
Şurada da eğlenin bakalım biraz.
Fazıl Say'a çaktırmadan, yandan Halime'm yandan...
Şu yan yan basmam yok mu ön ayaklarımı, bayılıyor Annoya'm.
* sadece ve sadece Erzurum'un İspir ilçesindeki bazı dere kenarlarında yetişirmiş