Kedili Mutfaklar

Pazartesi, Mayıs 08, 2006

Mine'nin cenneti


Ben yollara düşemem. Düştüğüm yol gideceğim yol olmaktan çıkar. Bir süre sonra başlarım kaybolmaya. Öylesine derin kaybolurum ki, korkarım ben bile. Korkarım bir gün Kayıplar Otobüsü fotoğraf arşivinde belirecek diye gül cemalim. “Gitti de gelmeyiverdi...”

Mine’ye gittim bugün. Samandıra’ya, onun bahçe dediği koskocaman serasına. Kortejle gittim, kortejle döndüm. Tabii resmi kortejler gibi uzun değil, tek arabalık, haydi diyelim ‘eşliğinde’... Giderken Minesi kapıdan aldı, ben arkadan... Dönüşte sevgili eşi Doğu, bahçeden neredeyse Harem tabelalarının en sonuncusuna kadar kolladı beni önden önden. Yani bana artık sapmak falan düşmedi. Dolayısıyla kaybolma şansım yok kadar azdı. Yaşasın dostlar.

(Sarı salkım ağacı)

Bu yola çıkmamın yarı nedeni çıkarlarımı kollayışımdandır. Birinci mevzu pastırma. Mine demez mi geçen gün, “Doğu Kayseri’de!” Ben de ısmarlamaz mıyım pastırmanın hasını, Kayseri menşeli yüzde binbeşyüz. Getirmiş sağolsun. Bir de düşünmüş ki, bahçeye yakın pidecide pastırmaları pidelere döşetsin. Yani akıllarımıza sağlık, isteyip bir yüzü kara olanın, getirtmeye aracı olanın, getirip de hazırlatanın. Patladık, öğle vaktinden başlayıp taa akşamüstü çay saatinde de lüpleyip pes edene kadar.

(Yine yeşillendû finduk dallarû)

Sonra, aklımda biraz çiçek yenilemek, mutfak otlarımı tazelemek vardı. Bunlar için tabii Mineflora ideal. O cennet bahçeyi Mine’yle gezmek, her ağacın, her otun ayrı ayrı öyküsünü dinlemek bahar kadar çarpıyor insanı. “Ölmez burada insan,” dedim Mine’nin babasına sarılıp; yaşı doksaniki zıpkın gibi, elinde çapası aklında binbir tane tilki. Tilkilerinin hepsi doğada dolaşıyor, nereden ne tohumu bulacak, nereye ne ekecek, hangi sürgünleri çoğaltacak...

Mütevazi anlatımı bahçe olan bu dönümlerce sera, bu cennet mekân gezilirken sayıları onikiye varan kedilerden bir ikisi mutlaka eşlik ediyor. Bazıları bir belirip kayboluyor, kimi de gittiğimiz yerde bizi bekliyor oluyor. O güzelim köpekler maalesef gündüz saatlerinde müşteri rahatsız olmasın diye kapalı. Akşam olunca dünya onların oluyor ama.

Keyiften dört köşeyim yine. Yine bayıldım kendime doğaya taptığım için.

(Mini mini menekşeler güneşe dönmüş, ben arkalarında)

Yeniden sevindim doğaya hayvanlara bunca değer veren insanların gelip beni bulduğu ya da gidip onları bulduğum için.

Zor bu devirde öylelerini bulmak.

Yol bulamamak da neymiş, gelip götürüveriyorlar işte.


http://www.mineflora.com/

3 Comments:

  • Hep dostlarla, saglikli, keyifli kal. Icimi actin güzel fotograflarla.

    By Blogger tata, at 8 Mayıs 2006 11:41  

  • Sağol Tata güzel sözlerin için. Ben de sana hayatın tadını diliyorum.

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Mayıs 2006 17:58  

  • Eh yani Çiğdem, yazılarını okumayanlar da cidden tembel zannedecekler seni. İyi ki vermiştin Hürriyet'in linkini, görmeyenler varsa derhal Çiğdem'i ziyaret edip okusunlar... Vallahi yürüyerek gider gelir şıp diye Mine'ye...

    By Blogger Oya Kayacan, at 9 Mayıs 2006 11:25  

Yorum Gönder

<< Home