Kedili Mutfaklar

Pazartesi, Nisan 24, 2006

Anzak bisküvileri olmadı...

...yerine Oyanzak verelim...



Takmış durumdayım bu kara kuru bisküvimsi ekmekçe çeşitlerine. Dün mutfağa yine başka niyetle girdim. Anzak bisküvileri yapacağım aklım sıra. Analarının asker oğulların kumanyası arasına sakladıklarından, cepheye onsuz göndermediklerinden hani?

E yapmadım tabii. İki dolap açtım, duran kalan ne malzeme var baktım. Müsli var mesela beş parmak, büyük nescafe kavanozunun içinde. Bal var. Sütaş süzme yoğurt var.

Yarım paket tereyağ erittim önce, bir çay bardağı bal kattım içine, karıştırdım. İkişer cup Doygun ve beyaz un, bir paket kabartma tozu ve de kavanozdaki müsli ile birlikte yoğurmaya başladım. 750 gramlık yoğurdu kattım yavaştan, yedirerek. O kadar güzel ve düzgün bir hamur oldu ki. Sıkıca, yapışmayan, her şekle kolayca giren.

Derken parçalar koparıp elimle pat patladım ve bardak ağzı ile şekillendirdim.

Undan dolayı zaten koyu olan renkleri iyice kararana kadar piştiler, 180 derece fırında...

Anzak gününe ithafen bunlar çıktı bizim mutfaktan. Bisküvilerin tarifi zaten internettendi. Bunlar özgün Oyanzak hiç olmazsa.

Siz niyete bakın.

8 Comments:

  • Oya hanım (aslında Oya abla desem ayıp olur mu? böyle çok sıcak olmuyor ya hani, ne bileyim) bunlar benim de bir kez -gazetede okuduğum bir tarifle- denediğim ama sonucunu pek beğenmediğim bisküviler... Sizinkiler pek güzel görünüyor ama! Al da çaya ban ye diyorlar şimdi, kahvaltıda hem de.. Benimki niye olmamıştı bilmiyorum, hatırlamıyorum da tarifi ama bir de bunu deneyeyim ben.. tam benlik, müslili filan:)

    By Blogger Sibel, at 25 Nisan 2006 09:36  

  • Sevgili Sibel, hanım deme de ne dersen de valla... Cok hanım olamıyorum ben nedense. Defolu muyum neyim:-))
    Bak simdi, benim bisküvimsi ekmekler demek gazetelere çıkmıştı. Ben de pratik zekamla yeni bir buluş gerçekleştirdim zannetmiştim! Olsun. Bu kuru şeyleri yapmak çok hoşuma gidiyor. Tarifli mutfak bana zor geldiği içinde hep kendi ölçülerimi buluyorum.

    By Blogger Oya Kayacan, at 25 Nisan 2006 10:26  

  • Haydaaa, demek bunlar herkesin kurabiyeleri oluyormuş da haberim yokmuş. Adını onun bunun kurabiyesi mi taksaydım ne:-))
    Şu benim Annoya adımı yabana atmayın yani. Hem nick, hem değil, hem de hepinize anneliğim veya anneanneliğim düşüyor yani. Sen de çocukum olabilirdin sevgili Çiğdem. Aile bağları gerektiren isim takılarından benim de pek hazettiğim söylenemez ama ülkem insanı nedense inanılmaz sıcak bakıyor bu meseleye...

    By Blogger Oya Kayacan, at 25 Nisan 2006 14:34  

  • annoya'cigim,
    bu kurabiyeler ne guzel olmuslar, ellerine saglik....

    By Blogger Hanife, at 25 Nisan 2006 18:54  

  • İpek'çiğim üzüm ceviz falan takviyesi yapılabilir belki. Belki de az kara şeker kullanarak muslinin içinde olan üzümün tatlandırdığı noktaya varabilirsin. Dayanma halini pek bilemedim. Kuru dediklerimiz gibi kıtır kıtır değil bunlar. Sert ve ortada yumuşak bir kısım kalıyor. Ben gelecek sefer hamuru daha az un, daha fazla yağ ile tutmak istiyorum. Böylece de, aklımca daha gevrek kurabiyeler olacak.

    By Blogger Oya Kayacan, at 26 Nisan 2006 10:15  

  • Beypazarı kurusunu tattınız mı?
    kıtır kıtır değilde katur kutur :))bayılırım tereyağlı, tarçınlısına,
    evde yapmayı hiç denemedim acaba evde nasıl yapılırdı..

    By Blogger kuzine, at 26 Nisan 2006 11:07  

  • bizde de köpekli mutfak var :)

    By Blogger misir, at 26 Nisan 2006 17:06  

  • Bizim ailede Beypazarlı bir damat vardı. Ne yazık ki artık yaşamıyor. Bu Beypazarı'nın kurusunu belki de dolayısıyla çok severim. Yapılışı konusunda da hayli fikrim var. Haklısın Minesi. Bu da sana verilmiş bir sözdü. Tutmak lazım. Bu arada kurabiye ekmek kek pandispanya poğaça falan benim fırın hep çalışıyor zaten. Onu da yaparım tabii, gözümü korkutamazsın yani. Nasılsa göbekti popoydu almış başlarını gidiyorken...
    Tamam mı Kuzen, sana da cevap yetiştirmiş oldum bu arada işte, katır kutur ama lezzetli şeyler değil mi?

    Mısır blog işine henüz girenlerden. Kuçusu da çok sevimli. Hoşgeldin Mısır. Yoksa Mısır kuçunun adı mı? Yazdıklarından henüz anlayabilemedim.

    By Blogger Oya Kayacan, at 27 Nisan 2006 10:01  

Yorum Gönder

<< Home