Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Aralık 24, 2005

Haftalık armağanlarım

Adetimdir. Her haftanın sonuna yaklaşırken, o hafta kendime ne armağan edeceğimi düşünmeye başlarım. Bazı da gözüme rastgele çarpıp da bana, “Seni mutlu edeceğime söz veriyorum,” diyen herhangi bir şey olur bu armağan. Bu hafta, Rejans Yemekleri ve Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim de aynen öyle oldu. Düşünmeden ama sayfalarını karıştırırken, hemen kitapçıdan alıp kaçmak istediğim güzellikte iki kitap.

(Bring Me the Rhinoceros and Other Zen Koans to Bring You Joy, yeğenim Aycan'dan aldığım, okunma sırasına girmiş bir kitapçık. John Tarrant, Harmony Books. Kimseciiik bak gölge ettin yineee...)

Hepimizin deneme, keşif, anı yemekleri birbirimize maloldu. Gün geçmedi ki, bir kaç blog komşumuza keyifle bir ellerin dert görmesin mesajı atmayalım... Benim eski yazar çizer oynar takımı ile oturup kalkıp, “haydi birbirimizi methedelim,” dolduruşu kıvamında da değil üstelik gidip gelen bu notlarımız. Gerçek methiyeler. Birinin aklına gelmeyen, diğerinin beceremediği, öbürünün denemeye korktuğu yüzlerce reçete yayıldı mutfaklarımıza. Ne mutlu bize.

Rejans mutfağı derseniz, benim için bambaşka bir mutfak dünyasının adı. Ailece, sevgililerle, arkadaşlarla her zaman gidilen, gidilmesi özlenen bir yer. Rejans Yemekleri, Rejans Restoran’da tam 70 yıldır yapılagelen ordövr, yemek ve tatlılardan, yani tarihi ve tutarlı tariflerden oluşan bir kitap. Rejans işletmeci ortaklarından Erdal Sezener yazmış, yayınevi yok.

İkinci armağanım Hasan Cemal’in Doğan Kitap’tan çıkan kitabı, Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim. Ya ben? Kırk yıla yakın zamanını Cumhuriyet’e adamış bir babanın kızı olarak, ben az mı sevdim yani Cumhuriyet’i? Matbaa mürekkebi kokusu orada işlemedi mi ciğerime? Nadi ailesi, en küçüğünde en büyüğüne dopdolu anılar bırakmadı mi yüreğimde?

Ah bu kitaplar, inanıyorum ki beni öldürecek.

5 Comments:

  • Mine'ciğim, bir başkasının takıntılarından da olsa, eğrisi ve doğrusu ile o kadar çok anı yakalıyorum ki bu kitapta. Sana da iyi okumalar. Rejans'ı da al, muhteşem. Dur bi yaa, hiç olmazsa alo deriz yeni yıl konusunda!!!

    By Blogger Oya Kayacan, at 28 Aralık 2005 08:40  

  • Annoya, biz Başak'la Rejans'a gideceğiz, piroşkisinin ününü duyduk da başka ne yiyebiliriiz? Sana sorayım dedim.

    By Blogger Doruk, at 29 Aralık 2005 12:05  

  • Burcu'cuğum, benim vazgeçilmezlerim sarı votkası, portakallı ördeği ve Rus salatası. Piroşki, kievski ve taraması mutlaka tadılmalı. Soğuk havada borç çorbası ve karda elma püreli domuz pirzolası muhteşem olur. Size afiyet olsun. Geçen hafta gittim, bu hafta yine özledim. Artık Başak'çığım o güzel anlatımıyla yazar, herkes yer. Ooooh, ne güzel olacak.

    By Blogger Oya Kayacan, at 29 Aralık 2005 17:07  

  • Annoya, ne diyeyim ben şimdi, okuyunca utandım. Teşekkür ederim. Yazarım tabii ki ama bir şartla. Uygun olursan seninle gitmek istiyoruz. Biz Burcu'yla gidersek elimizde bir tek salata ve proski fotoğrafı olacak, neden? Çünkü biz domuzla ördeğe acırız, acımaktan da yiyemeyiz. Ama senle gidersek ne olur? Fotoğrafını çekecek daha çok şey olur ama en önemlisi ne olur? Senin sohbetin olur. :)
    Gelir misin? :)
    Zaman; Şubat günlerinden bir gün.

    By Blogger Basak, at 3 Ocak 2006 11:54  

  • Başak'çığım, Şubat'a daha çok var, dur bakalım... E yani, kalabalık edeyim diye ilk defa bir yere çağırılıyorum. Neyse ki sonuna bir de sohbet koymuşsun:--)) Bak yüzüm uzadı baaak...

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Ocak 2006 21:42  

Yorum Gönder

<< Home