Kedili Mutfaklar

Perşembe, Mayıs 01, 2008

Yer misin, yemez misin?

Hadi yine bugün de laytız. Bayram zaten, 1 Mayıs. İstanbul sokakları laytladı, hayalet şehre döndü. Sokağa çıkanları sorarsanız eğer, bir daha biber yemeye tövbe ettiler, bir süre su da içemeyecekler sanki. Yolda yürüyene ver biberi ver suyu, cop katığı cabası; yer misin yemez misin orantısız gücü? Olmadı tabii. Olmayan olaylara olmuş gibi önlem alınca olduramadı / kabullendiremedi / tarif edemedi devlet büyüklerimiz kolluk güçlerimize kullandırdığı şiddeti.

Tadı damağımda kalan 1 Mayıs günlerini, çocukluğumu yürüttüm gözlerimin önünden. İşçi olanın da olmayanın da içtenlikle, sevecenlikle kutladığı; vapurlara doluşulup Adalar’a gidilen, Yıldız Parkı’ydı, Çamlıca Tepesi’ydi, Yakacık’tı yayılıp piknikler yapılan. Her yerde dolu dolu, her yerde bol bol kutlanılan 1 Mayıs’larımı yürüttüm. Hepimizin bayramıydı. Emek kutlanırdı, bahar kutlanırdı, insanlık kutlanırdı...

Biz evde kutluyoruz bugün, Cancan ve ben... Gözümüz yaşlı, keyfimiz kısıtlı. Olmayan düşmana karşı cansiperane savaşan polisimizi, savaş giysilerini kuşanıp yeldeğirmenleriyle savaşan Don Kişot öyküsünü anlatarak açıklayabildim ancak kendime.


Saygılar Cervantes, malzeme bol ama sen artık yoksun..., dedik ve layt mutfağımızın yer misin yemez misin bölümüne geçtik hemen.
Valla ben çok güzel yiyorum. Zaten layt gibiydi benim mutfağım, biraz kalori azaltıp azıcık da miktar düşürünce sanki zayıflanacak gibi duruyor. Akşamın rakısını şarabını kimselere elleştirmeden tabii.
Ayşekadın fasulye, havuç, nane, dereotu, maydanoz, sarmısak ve siyah zeytin azıcık sızmada on dakika sıkıca kapalı, üç beş dakika da karıştırarak çevriliyor. Diyelim ki 25 tane fasulyemiz var, otlar neredeyse demet demet, sarmısağımız yine baş baş kullanılıyor. Havuç lif lif kesen alete emanet, jülyenciye! Biber çekin tabii yine taze taze, kara kara.


Aycan ve Nurci'nin Lucy'leri kuzeni Cancan'a hediye göndermiş. Cancan'ın sofrasını bu balıklı servis üzerinde hazırlasakmış artık. "Peki ama önce ben bir deneyeyim," dedim Cancan'a. Rüşvet olarak da dün akşama balık söz verdimdi. Yemedi kerata istavriti. Lop lop balık istermiş, cimriymişim, sözümü yerine getirmemişim gibi baktı bana.

Pek de güzeldi layt istavritim oysa. Mısır unu ile beyaz unu karıştırdım. İçine hepsi kendi yetiştirmem olmak üzere ince ince kıyılmış taze kekik, ıtır yaprakları ve nane karıştırdım. Unu iyice mıncık mıncık sıktım içindeki yeşilliklerin özünü çıkara çıkara. Fırın tepsisine yağlı kağıt yayıp, üzerine de azıcık sızma gezdirdim. Mıncıklanmış yeşillikli una bulanmış balıklarımı dizdim ve azıcık sızmayı da püskürterek dolaştırdım üzerlerinde. Kızardılar ki... Demiyorum bir şey artık, ne diyeyim?
Tuz ekip biber çekmeyi unutmadınız değil mi?
Ya rakıyı şişeden bardağa geçirmeyi?
Üstünde aynı amerikan servisteki balıklardan oynaşan bir de portmama alınmış benim oğluma. İstavriti yemeyip bana küsen, yatağına kıvrılıp mağduru oynayan Cancan'ımın yanına koydum hediyesini.
Sevindin mi oğlum?
Layt mutfağımızda başrol kapan kabaktan da haberler var. İki rende kabak, bir yumurta, bir demet dereotu, ufalanmış bol beyaz peynir ki o da layt, siyah zeytin, az sızma, tuz, taze çekilmiş karabiber karışıyor. Üzerine galeta unu ve pizza seasoning serpilerek fırına veriliyor.
Pek lezzetli oluyor, afiyet oluyor, mide rahat oluyor.
Güller ve yemekler sizin içindi.
Kutlu olsun 1 Mayıs.

10 Comments:

  • Senin tariflerin harika
    başlayayım ben de diyete,layt besleneyim canım...
    çiçekler için teşekkürler kokladım durdum...
    cancan yemiyorsa o balıkları ,
    ne diyeyim ben şimdi...
    kekik de yetiştirdin ha Oyacım
    Şimdi İstanbulda olmak vardı ,o sızmalı,zeytinli,fasulyeden tatmak için...
    bi de arapsaçı denilen rezeneden tarif versen ne iyi olur....

    By Blogger carpediem, at 1 Mayıs 2008 16:18  

  • Yine bir solukta okudum.Buarada evet menu diyet menusu yalan yok ama yanına eklenen arkadaşlar bozuyor:)Arap sacı tarifi için bende istek yapsam.

    By Blogger NiNo, at 1 Mayıs 2008 17:58  

  • http://kedilimutfaklar.blogspot.com/search?q=fen%C3%A7el+arapsa%C3%A7%C4%B1+rezene

    Adresi ziyaret edin bakalım kızlar. Rezeneden dem vurulan yerler var içinde. Layta daha yakın tarifler de yapmalı bugünlerde, baaaşım üstüne.

    Eklenen arkadaşlar (!) mübahtır! Keyifler iki çeşittir malum. Geçici ve kalıcı olanlar. Gündüzlerin akşama doğru sönen ışıkları benim içki saatimdir. Kalıcıdır. Genetiktir belki de, babacığım Nuri de aynı ben gibiydi. Akşama doğru bir tane. Keyif sofralarında birkaç tane...

    Geçici keyiflere de varım tabii! Önerileriniz?

    Sizi seviyorum kızlar. Kalıcıdır!

    By Blogger Oya Kayacan, at 1 Mayıs 2008 20:17  

  • Sevgili Oya Hanım;
    Şu yemek tariflerinizi o kadar güzel bir dille anlatıyorsunuz ki; bayılıyorum size...

    Bir de Cancan'a tabiki. Yemeğe küsen Cancan'ı ne de güzel karelemişsiniz.O da çok anlamlı bakmış öyle...

    By Blogger Ebruli, at 1 Mayıs 2008 22:17  

  • Söylediğin herşeye katılıyorum Annoya, yemeklerine de bayıldım! Selma teyzenin ellerinden ve yanaklarından öperim, nice sağlıklı huzurlu yaşlara inşallah..
    Sevgilerimle..

    By Blogger Sibel, at 2 Mayıs 2008 12:37  

  • Bahar bayramı deyip tatil yapardık, üstümüze kimse su fışkırtmadan, sokaklarda yolumuz kesilmeden, genzimiz gaz dumanı yerine mangaldan gelen kokularla dola dola, keyifle ve gerçek bir sevgi bayramı olarak kutlardık. Bayramlar mı eskidi , biz mi yaşlandık:(
    Çocukluğumun 1 Mayıslarını hatırlayınca içim mi burkuldu nedir? İştahım kalmadı Oyacan'ım. Ben de senin , Nuri babaciğin ve kendi babacığımın yaptiği gibi akşamüstü bir duble buzlu rakı içersem belki biraz kendime gelir, birarada keyfim yerine gelince tadarım o güzel mezelerinden...

    By Anonymous Adsız, at 2 Mayıs 2008 15:17  

  • Sağol Ebru'cuğum daaaa, yapıp yiyor musun peki?
    ----------
    Sibel'ciğim senin tarzın yemekler değil mi? Güzel dileklerine teşekkürler...
    ---------
    Ne bayramların suçu var bunda ne de aldığımız yaşın başın sevgili Nüket. Pislikten, rezaletten, yalan dolandan utanmaz oldu günü kurtarmaya bakan insanlar, insanlık şansını kaybetmeye başladı.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Mayıs 2008 10:58  

  • Bir taraftan "saç teli görünme yasagını"; "demokratik nedenlerle" devlet yasalarına yerlestirme basarısı(ki devletin bu talebinin kapsama alanının artık ne kadar genisleyebilecegini herhalde öngörmeye gerek yok), diger taraftan "bahar+isci bayramı"nı daha gelmeden engelleyebilmek adına her türlü "orantılı" güc hazırlıgı ve layıkıyla icraatı. Öyle, ya da böyle hafızalara silinmeden kazınacak bir bayram, herseye ragmen geldi ve de gecti.
    Gülleriniz misler gibi kokuyor, yemekleriniz hem layt, hem bayram sofrası gibi. Elinize, gönlünüze saglık. Ben de cok sevdiklerime tıpkı o yemelik Cancan gibi küsüveririm bazen. Afiyet olsun ona da yeni mamaları. Bolca sevgiler benden yine yuvanıza...

    By Blogger dgül, at 3 Mayıs 2008 17:02  

  • Demet'çiğim, hatırlama butonlarımız yok, yediden yetmişe çarçabuk siliniveriyoruz yaşadıklarımızı. Bunu da unuturuz, üzme sen canını.
    Yuvamıza uzattığın sevgiyi aldık, bastık yüreğimize. Sağol.

    By Blogger Oya Kayacan, at 4 Mayıs 2008 11:19  

  • Sevgili Cancan,

    Sana aldığımız servisliği Annoya'ya ilk kullandırman akıllıca olmuş. Hem ona hem de bundan sonra sana afiyet olsun.

    Sevgiler,

    Lucy Avcı

    By Blogger Lucy and the Puppies, at 6 Mayıs 2008 22:41  

Yorum Gönder

<< Home