Akşam, yine akşam


Bu kadar ekşiler, acılar, adamın dilini damağını zıplatan tatların yanı sıra kara üzümlerle peynirler. Yine de vazgeçmeyip tat arttırımından, dil peyniri üzerine enine kırmızı biber, boyuna kekik serpmeler. Skoç bir görüntü yani. Otlu keçi peyniri çok lezzetli.
Başkaca ne vardı derseniz, ki dersiniz, yine yeni bir keşifti, pırasalı börekti. Sızmada öldürülen ince kıyım pırasalara tam kuru üzüm katılacakti ki, gözüm buzdolabındaki çavuşlara kaydı. Çavuşlar da Tokat'tan. O da bizim İsmail'in memleketi oluyor, kendisine aportman görevlisi lakabını uygun bulan, bal gibi bildiğimiz sevgili kapıcımız İsmail yani. Koca bir salkım çavuşun suyu sıkıldı tel süzgeçten, katıldı anlayacağınız pırasalara, ilavesi az tuz ve taze öğütülen karabiber. Bir yufka altta, arada pırasa, bir de üstte yufka. Tepsinin altı yağlanmış yine sızmayla tabii, böreğin üstü de. Ve de, ve deeee tarçın ve köri karışımı serpiştirmeler yine böreğin üzerine.
Artık elaleme rezil olmayalım diye o anda fotoğraflayamadım böreğimi, gelelim şimdi bu sabaha. Benim brunch halime. Çook eskilerde bacaklı bacaklı keserek yağda cozzz diye ahtapot şeklinde kızarttığımız sosisler vardı hani? Var mı hatırlayan? İşte aklımda onlar vardı bu sabah. Her Pazar sabahı kahvaltısı kendi kısmetiyle geliyor aslında; uyanırken tarif edilen, yataktan çıkılmadan tabak kurgusu yapılan ve de sersem sepet Pazar günü dolaşmaları gerçekleştirilirken ev içinde, bir yandan da hazırlanan. Ben ahtapotlarımı bol sivri ve bol cherry sosunda yaptım bu sabah, cozzzlatarak değil. Yanında dün akşamın üçlü tabağından artan soslar da vardı, tepsiden artan bir dilim boreka dö pırasa da. Buzzzz haliyle bir de bira. Evet, sabah sabah, ya da öğleye yakın bir sabah.
Akşam, yine akşam. E yok artık. Yemek memek yok.
3 Comments:
ben de tam hepsini bir öğünde mi yedin diyecektim. hani öyleyse adet sizin evde, ben gelmiyim. gerçi ben de bu akşam gözü dönmüş bir şekilde makarna yaptım kendime ya (beğenmedim ama, pastavilla mı neyin markanın güya yumurtalı yassı makarnası, pöfff kötü yumurta kokuyor, bir de kullanılan yumurta tozuymuş! anlaşıldı. ama ingilizcesinde 'egg and water' diyor. Anlamadım ben. Biz mi salağız İngilizler mi?)
By
Tijen, at 28 Ağustos 2005 20:19
Tijen'cim, makarna alışkanlığımı Barilla ile sürdürüyorum. Memnunum valla. Arada o ithalleri falan da oluyor değişik modellerde yani! Tavsiyemdir, şaşma...
Dün akşamın yemeğinde başka şeyler de vardı, girmeye çekindik yani blog'a, aynen siz gibi yorum verecek veya vermeyip düşünecek olanlardan utanaraktan. Mesela geçen gün eski köfte yazımı girmiştim ya, esin kaynağı yine ben olaraktan o yazlık köftemi de yaptım. Pek bir yendi yani:-)) Hele kırmızı hoşurt biberli (sahi ne o kırmızı çarlistonvari biberlerin adı?) patlıcan salatam... Bla bla bla...
By
Oya Kayacan, at 28 Ağustos 2005 21:14
İki adet e-posta geldi, soslarımdan memnun kalan ama neyle yeneceğini soran! O üçlü tabağın hazırlanmasının nedeni, o gün için, ana yemek olan cızbız köftelerdi. Yazıya girmemek hata oldu tabii. Hani köftecilerde acı soslar, biber turşuları falan oluyor ya; o havayı vermekti maksadım köfte yemelere!!! Yoksa meze diye gitmedi yani masaya o tabak. Affola... Maydanoz sosu patates salatası ile de harika oluyor. Domatesli taratoru patlıcan biber kızartması ile kullanmıştım hani. Daha çoook yer bulunur canım, yeter ki lezzetli sos olsun elimizde.
By
Oya Kayacan, at 30 Ağustos 2005 10:32
Yorum Gönder
<< Home