Haftanın hitleri
Bayılırım çingene usulü kavgalarda görülen, “Sendeeee vaaar mıııı, bendeeee vaar,” hallerine.* Tavamı methedeceğim şimdi. Oval balık tavası bu. İnanılmaz bir kullanışlı gereç balıksever evlerde, boylu boyunca balıkların sığabilecekleri içine. Rodos’tan almıştım. Başka da görmedim hiç ne birilerinde, ne de dükkanlarda. İşte bu yüzden, “Sendeeee vaar mııı?”
Levreklerimi de orada buğuladım. İkiye ayrılmış ve ne yazık ki ben balıkçıya olan ilgimi kaybettiğim bir an kuyruklarını kaybetmiş iki iri levrek, sızmalanmış oval tavama yattılar. Sanki filetolanmamışlar gibi yine üst üste getirildiler ama önce araları tuzlandı, biberlendi, domateslendi. Derken de üstleri. Domatesin özelliği benim yaz sonu depoladığım kıpkırmızı ve lezzetli domateslerin en son kavanozu olmasıydı! “Bu ne biçim depolama?” diye söylene söylene bitirdim kavanozu. Limon dilimleri hem süs olur, hem de lezzet verecektir levreğe. İki diş sarmısak acayip hoşa gider damak açısından... Defneler sıkıştırılır aralara... Sıkıca kapatılır tavanın ağzı, 10 dakikacık ateş üzerinde pişirilir.
Buyurun bakalım.
Levrek buğulandı, hazır...
* Bu kavga çeşidi Roman mahallelerde, aynı sokakta ve birbirlerini gören evlerde camdan cama yapılır. Pencereler açılır, ev halkı açılan pencerelerin, kavga edenlerin arkasında yer alır. Başlarlar göstermeye. "Beenim koca bana yüüzük aldııı. Seende vaar mı, bendeee vaar." Diğer kavgacı içeri gider, bir bilezikle döner mesela, "Senin koca bana da bunu aldı, koynuma da girdi! Sende vaar mı, bendeee vaaar." Bu aşamadan sonra her cümle belden aşağı. Evdeki çarşaflara havlulara kadar sergilenir pencerelerden. Bu kavgaları yıllar önce Sulukule röportajlarım sırasında mahalleye gizli gizli gidip saklanarak izlemiştim. İlginç, eğlenceli ve ürkütücüydü.
Çalım zümrüt gibi
Sizde fasulyeler ne renk çıkar tencereden? Bizde zümrüt. Aile eli midir nedir? Boncuğu, şekeri, ayşesi, çalısı... Bunlar bizde ne kararır ne sararır. Harrr diye bir ateşte pişer, kapak kapalı, bu mudur nedeni? Soğuk su katılır tabii soğuk malzemeye, yoksa bu mu? Bu işin sırrını bilen var mı?
Ben soğanını iri doğrarım. Bir domatesi dörde böler dibine oturturum, daaa kış şartlarında bu garip domatesin hem kabuğu soyuldu hem çekirdekleri atıldı; bu kaldı işte geriye. Çalıyı çalı yapan şerit doğrama biçimi için de özel aletim var. Kasılmak yok yani bu kadar düzgün biçtiğim için bu kocaman kalın ama körpecik çalıları. Sızması, tuzu katılınca iş biter.
(Bean Stringer & Slicer / Made in Australia; nereden geldiği, hayatıma nasıl karıştığı belli değil. Belli olan her zaman keyifle kullandığım bir alet olduğu... )
2 Comments:
Yazının altına resimleri girdim sevgili Akgül. Bulursan, nerede bulduğunu bize de yaz.
By Oya Kayacan, at 21 Ocak 2006 18:17
Dun aksam isten gelmis, ac ve yorun bir koca geldi, yaptiklarinin resimlerine bakti, 'iste' dedi, boyle yapilir cali fasulye.
Evliligimizin temel tartisma konularindan birine tekrar parmak basildi, koca annemin ve benim pisirdigim fasulyeye bok atti, seni ovdu.
Dedim ki, Oya'ya soyle, o pisirsin sana o zaman calilari, ben degil. Sonra bugun icimden bir ara paaardan bir kilocuk caliyi alip Oya usul pisirmek geldiyse de bok surdurmedim yigitlige.
Bir de abur cubur konusunda ebeledim seni, eger istersen.
By Deniz, at 21 Ocak 2006 18:51
Yorum Gönder
<< Home