Kedili Mutfaklar

Pazar, Şubat 05, 2006

Karda bize neler oldu?


Kar seyrettiğim hafta hakkında hiç bir fikriniz olmadı. Hafta başında uslu uslu oturuyordum hep pencere kenarlarında. Arka pencerelerden bahçemizin ağaçlarını kuşlarını falan, ön taraftan karlı puslu denizi seyrediyordum. Kocaman terası olan evimiz vardı bir zamanlar. Annoya orada yürütürdü beni, karda. O terası hayal ettim. Şimdi cam kenarına çıkarıyor kar havası alayım diye ama sıkı sıkı da tutuyor tabii cumbanın üstüne fırlayıp gitmemem için. Rahat olmuyor yani. “Neyse, buna da şükür,” derken tam...

Fotoğrafımdan da belli mi? Sanki kötü bir beklentim var gibiyim. Mahzun, süzgün, üzgün gibiyim... Biz bazı kedilerin, mesela ben, içgüdüleri acayip güçlüdür. Ben de öyle mahzun mahzun durup karlara baktığım bir anda telefon çaldı birden. Annoya konuştu tabii. Beti benzi attı. O andan itibaren evimizde olağanüstü bir telefon trafiği ve organizasyon seferberliği başladı. Lafı uzatmayalım bence. Ninemiz Selma’yı hastaneye kaldırmışlar.

Karda sokağa çıkmaktan çok korkan kıçı kırık annemiz Oya da, şöfördü, 4x4’dü falan herşeyi ayarlayıp çekip gitmesin mi evden? Elinde kısa seyahat çantamız ama yanında biz yokuz. O çanta hazırlanırkan halbuki, bizim port-kedilerimiz çıkardı hep ortaya. Mama kaplarımızdı, kumumuz - kum kabımızdı falan istiflenirdi kapı önüne. Yok işte, bizi almıyormuş Amerikan Hastanesi. Başka hastane alır mıydı acaba diye soracak vakit bile kalmadı. Gitti Annoyamız, canımız. Tam dört gün dönmedi üstelik.


(Ne kadar isterdim şu nefret ettiğim port-kediye girip Annoya'mla birlikte gitmeyi.)

Şemşi baktı bize. Günde on kere o Annoya’yı aradı, Annoya da yirmi kere bizi aradı sordu Şemşi’ye. İyiydik ama üzgündük diye anlattı Şemşi hep bizi. Hele oğlum Cancan hep Annoya ile yattığımız yatakta yattı. Ürkektir, korkaktır çok benim oğlum. Daha da sıkılırsa kurdeşen olabilir, karnındaki tüyleri dökebilir.


Ninemiz Selma hastanede işte böyle sapsarı yatmış durmuş. Bir safra kesesi problemiymiş. Hallolmuş neyse. Bu da yapılan işlemin ardından odaya geldiği anmış. Ceviz büyüklüğünde bir taş bulmuşlar karnında, zaten olmayan safra kesesine giden yolu tıkayıp, karaciğer enzimlerini 1000'e fırlatmışmış o taş.

Ucuz atlamışsın diyorlar. Geçmiş olsun sevgili ninemiz.


(Annem şimdi ablam Hülya ile eniştem İnal'ın yanında 'nekahat' yaşıyor ve de yüzüne renk geldi. Harika görünüyor.)

Biz de eski neşemize kavuştuk.

Bir daha kar yağınca yine pencereden bakarım.

15 Comments:

  • Geçmiş olsun Annoyam. Selma Anne'ye de sevgilerimi ve geçmiş olsun dileklerimi iletirsen sevinirim. Bir an evvel anne-kız gezilerinize başlayın. İkinizi de kucaklıyorum.

    By Blogger Doruk, at 5 Şubat 2006 11:34  

  • oya, annene ve size cok cok gecmis olsun!

    By Blogger Deniz, at 5 Şubat 2006 12:10  

  • cok gecmis olsun size...bahcedeki guller bu karda kista sevincten dayanamayip acmis olmali... :)

    By Blogger bilginc, at 5 Şubat 2006 12:16  

  • Çok geçmiş olsun...

    By Blogger Yesim, at 5 Şubat 2006 16:01  

  • geçmiş olsun...sağlık,şifa dileklerimle...

    By Blogger Sedencik, at 5 Şubat 2006 17:00  

  • Cok buyuk gecmis olsun Oya...Oylesine sevimli, gormus gecirmis, sevecen gorunuyor ki resminde, insanin icinden sarilip opesi geliyor doyasiya.. ehh bunu da bizler icin sen yaparsin umarim...

    By Blogger Esin, at 5 Şubat 2006 22:57  

  • Gecmis olsun Oya, hem annecigine, hem sizlere... Biran once sagligina kavusmasini diliyorum.

    By Blogger zinnur, at 6 Şubat 2006 01:31  

  • Çok geçmiş olsun. Ne güzel bir anne.

    Sevgiler,

    By Blogger celerone, at 6 Şubat 2006 11:33  

  • cooook gecmisler olsun sevgili oya.. kendinize kedilerinize ve annenize iyilestirici sevgiler..

    By Blogger hera, at 6 Şubat 2006 13:08  

  • Çok geçmiş olsun Oya abla. Sevgiler...

    By Blogger azna, at 6 Şubat 2006 13:38  

  • Hepinizin çok nazik ve sevgi dolu notları beni duygulandırdı. Teşekkür etmek için bugün annemin yenilenen tahlil sonucunu bekledim. Karaciğer enzimleri 98'e kadar inmiş. Normal değeri 40'a kadar olmalı. On gün sonra yeniden tahlil yapılacak. Keyfi yerinde gibi ancak halsizlikten şikayetçi. Onca şeyden sonra, olacak tabii. Tekrar teşekkür ediyorum ve de hepinize annemden sevgiler gönderiyorum.

    By Blogger Oya Kayacan, at 6 Şubat 2006 17:25  

  • Sevgili Oya Hanım,

    Geçmiş olsun. Annenizin sağlığına hemen kavuşması dileğiyle...

    By Blogger Zeca, at 6 Şubat 2006 18:32  

  • Oya Hanım,
    Çok geçmiş olsun. İnsanın annesi hasta olduğu zaman kolu kanadı kırılmış gibi oluyor.
    Atlattığınıza çok sevindim...

    By Blogger Ozge, at 6 Şubat 2006 19:11  

  • Cok gecmisler olsun Sevgili Oya.

    By Blogger YesilErik, at 7 Şubat 2006 00:41  

  • İnsan beğendiği bir bloğu, bir kaç gün/gece ayırıp, okumaya başlayınca, o kişiyle arasında görünmez bir bağ kuruluveriyor işte böyle. Selma anneye çok üzüldüm, gözlerim doldu birden. Biliyorum, yeni değil bu yazı, ama duygulandım işte. Ben de rahmetli pederimden sonra anneciğimi yanıma aldım ve birlikte yaşıyoruz. Bakma "aldım" dediğime, oturduğum ev zaten onun:), sadece içindekiler benim, o daha önce rahmetli babamla çiftliğe yerleşmişti, bir kaç yıl daha orada yaşamayı sürdürdü babamdan sonra, ama daha sonra yanıma aldım. Çocuklarımız gibi oluyorlar böyle.

    Günün tarrakası içinde farkına varamayabiliyoruz onların yaşlanmışlıklarının ve artık bir fağfur kadar kırılgan ve narin olduklarının, ama böyle bir anda içimiz "cızzz" ediveriyor işte ve zamanın azaldığının farkına varıveriyoruz birden.

    Selma anneye uzun, sağlıklı bir yaşam diler, pamuk ellerinden öperim.

    By Blogger Birsen Şahin, at 11 Kasım 2006 19:10  

Yorum Gönder

<< Home