Pisboğaz Oya
Enschede'den Deniz yazsana demiş, pisboğazlıklarımı merak etmiş.
Doğrudur, pisboğaz olduğum. Bu hususta kendime öyle engeller falan koymadığım. Ancak tarifi zor bir pisboğazlık benimki, çünkü gerçek tariflerinin içinde pislik geçen çok şeyi yemem, içmem. O zaman pisboğazlıklarımı yemek dışı atıştırmalar üzerine mi oturtmalıyım? Kafamı buzdolabı içine sokup çıkaramadığım anlarım mesela. O anlarda bir kaşık reçel yemenin veya yaptığım soğuk yemek ve salatamsı yiyeceklerden derhal bir küçük kase doldurup atıştırmanın bana müthiş keyif verdiği bir gerçek.
İçkici olduğum için fındıktı fıstıktı hiç eksilmiyor evden. Ayıklanmış şamfıstıkları, soslu mısırları avuç avuç götürüyorum. Seyrek ama çok severek Ruffles yiyorum. Kendime göre bir sos da yapmışımdır mutlaka, batır çıkar ye...
Çikolata vazgeçilmezim. Lindt çeşitleri bolca ooof oof, After Eight çeşitleri tek tük oof, Milka ehhh ohh... Drajeler fıstık şekerli fıstık mımm, çikolatalı fıstık ve portakal mımmm... Cemilzade’den nane&limon akideleri için yolumu değiştirebilirim, Beyaz Fırın’ın üzeri çikolata kaplı erik kurularına bayılırım.
Kuru meyveleri çokça tüketiyorum. Kayısı, incir, ceviz, hurma, çeşitli erik ve üzümler hiç eksik etmediklerim. Şimdilerde Malatya Pazarı’da satılan tropikal şekerlemelere de kafa takılmış durumda. Yanmışım yani. Yaş meyveler de hep elimin altındadır.
Yemek yaparken çenem hiç durmuyor. Mutfağa akşam üzeri veya akşam saatlerinde girmişsem mutlaka şarabımı açarım, İtalyan analar gibi. Yanında peynir tırtıklarım genellikle. Yerli yabancı bir sürü peynir alırım ve de taze ekmek varsa hiç kaçırmam peynirin yanında. Ciapata favorimdir, ağır ekmeklere bayılırım, genellikle de kendim yaparım ve de fırından çıkar çıkmaz..., sonra da gide gele..., anlaşıldı değil mi?
Kahve çok içerim. Her kahveyi seviyorum, da Türk kahvesi yapmayı hiç sevmem. Evdeysem konu komşu dolaşırım canım Türk kahvesi çektiğinde. İşle ilgili mekanlarda da hemen birilerinin masasına çöreklenip ısmarlatırım kahvemi. Sokaklarda artık her yer kahveci. Tek sinirlendiğim pek çok yerde oturmak zorunda bırakılmak. Ayakçı kahveleri seviyorum.
Doymalık pisboğazlıklardan sokak pisliklerine gelince, çok seyrek de olsa işkembeci ziyaretlerim oluyor. Tuzlama tabir edilen iri kıyım işkembeyi işkembesi çift, suyu tek porsiyon olarak tüketiyorum. Balıkpazarı Cumhuriyet, yeniden ve Levent’te açılan Lale, Dolapdere Apik’tir gittiklerim. Apik’de kokoreç de muhteşemdir. Tosttu, hamburgerdi, sosisliydi gibi adetlerim hiç kalmadı. Çok canım çekerse de evde, bildiğim marka ve kalitede sosisleri ve kendi cızbız köftelerimi tercih ediyorum. Sokak fast foodları benden hiç nasiplenemezler yani, pizzacılar dahil.
Bira ve bazı soda hariç gazlı içecekler, kutulardan veya şişelerden meyve suları içmem. Konserve çok seyrek ve de camda olursa kullanırım. Kutudan çıkan ve hoop diye hazırlanan hiç bir gıdamsı malzemeyi evime sokmam. Turşu ve reçellerim hep evde yapılanlardır. Mutfağın kolayına değil, zoruna giderim.
Yine de fena halde pisboğazım işte, başka ne diyeyim?
Tamam mı Enschedeli?
3 Comments:
Olma mi Oya, olma mi? Buyuyunce Oya olamk istiyorum ben diyordum, bosuna demiyormusum.
By Deniz, at 23 Ocak 2006 14:56
Yaşa sen Deniz, çok sevindim doğrusu benim klon arkadan geliyor diye. Gözüm açık gitmem artık yani.
Çiğdeeeem, yorulmuyorum be yaa yemekten! Çok uzun süreli ancak çok yavaş yemek yerim ben. Tavsiye ederim.
Uçana kaçana yemek yetiştiriyoruz elbette. Tencere tencere makarna kaynıyor, ekmek alımlarından hiç söz etmeyelim. Bunlara çimento torbaları boyutlarında alınan mamalar katılıyor. Geçici tedbirler bunlar. Kargalar büyük boy makarnalardan gagalarına iki üç tane alarak yuvaya uçuyorlar. Bebek kargalar var anlaşılan. Daimi kadro safi kuru mama alışkanlığını sürdürmekte!
Biz de keyfe keder diyoruz Seden'ciğim. Keder kısmında hafiften kolesterol ve üre var!!!
By Oya Kayacan, at 24 Ocak 2006 09:09
Uyyy! After Eight muhteşemdir! Damağına sağlık.
By Birsen Şahin, at 11 Kasım 2006 18:35
Yorum Gönder
<< Home