Kedili Mutfaklar

Pazar, Şubat 19, 2006

Oldu da bitti maşallah


Bu iş işten bile değilmiş. Üç saat vaktin olacak ayakta, mutfakta dikilecek, kafanı da tanzim etmiş olacaksın işin hacmi ve akışı doğrultusunda. Bitti. Hacmi deyince, benim gibi ilk defa aşureye kalkanlar bu hacimden bihaber olacaklar tabii. Bende başlama tarihi ile bitme tarihi arasında bir koca yirmidört ve artı altı saat var mesela.

İş akışında ise hazırlıkların zamanında yapılmış olması gerekiyor. Nohut kabukları ayıklanmış, içine katılacak olan meyveler dilimlenip bir kenara koyulmuş olmalı. Sonra hep çevrilecek çünkü!


Cuma sabahına nasip oldu. Islattım buğday ile pirinci. Kaynar suda. Akşam buluşmamızda iyice şişmiş neredeyse yenecek kıvama gelmişlerdi. Bir iki taşım kaynatıp örttüm üstünü ve yattım. Sonrası, karıştırmak üzerine kurulu bir düzen aşure pişirmek. Keşkeğin tatlısı yani. Şimdi anladım zaten keşkek de neden durma allah çevir ya çevir pişiriliyor. Dibini sardığı için... Vallahi de billahi de bu işten bu sonuç çıkıyor. Çünkü buğdayı macunlaştırmak gibi bir alamet-i farikası olan keşkekte de, aşurede de bu buğday zaten kendiliğinden macunlaşıyor. Ve lakin bu arada da dibini tutuyor tabii!

Kafama göre yaptığım tek şey yarım litre yağsız sütü bir taşım kaynatıp, dilimlenmiş kuru meyve, üzüm ve şekeri içinde karıştırmak oldu. Önce bugday pirinç karışımı, sonra da fasulye nohut ilavesiyle çevrilerek hayli kaynayan diğer tencereme sonradan kattım bu karışımı, bir süre de birlikte kaynattım tabii. İki kaşık da gülsuyu koydum, kapatmaya yakın.

Gerisi boş, anlatmıyorum.

Ben kendi aşure lezzetimi buldum.

Bunca yıldır kapıma aşure taşıyan konumdu komşumdu ve bilumum aşurebazların karşısında da boynu bükük durmaktan kurtuldum.

"Aloo anneeee, aşure yaptım."

"Oldu da bitti mi maşallah. Keşke bir sorsaydın a kızım..."

9 Comments:

  • Allah kabul etsin.
    Gercekten emek ve vakit isteyen bir lezzet asure.

    afiyet olsun.

    Zeynep

    By Blogger ZeYNeP, at 20 Şubat 2006 03:20  

  • Alalh kabul etsin, ellerine saglik Oya..
    Sonunda Hayati Bey muradina erdi:) Ne mutluluk...
    Yiyenlere de afiyet olsun..

    By Blogger Hanife, at 21 Şubat 2006 02:18  

  • Canım Hayati, bak senin acıklı aşure öykün sevgili Hanife kardeşimi de üzmüş. Neyse yani, seneye daha büyük tencere, daha büyük organizasyon:-))

    Eksik olma Zeynep'çiğim azmin elinden ne kurtulmuş ki?

    By Blogger Oya Kayacan, at 21 Şubat 2006 08:32  

  • Annoya, aşure elini de aldın demek sonunda, Selma Anne'den. Ben de gizli gizli izledim bu sene annemi, püf noktaları öğrendim ama hala yapmaya yanaşmıyorum. Seneye belki:)

    By Blogger Doruk, at 21 Şubat 2006 11:37  

  • bu blog aleimde asure yapmayan bir ben kaldim herhalde,neyse erkekler pek anlamaz asure yapmaktan deyip siyrilayim aradan

    slmlar
    Mr TD

    By Blogger Mr_TD, at 22 Şubat 2006 20:16  

  • Burcu da yapamamış daha Mr. TD. Vallahi bunca yaşımca yapmadan yaşadım da ne kaybettim? Bilmiyorum... Ama bu yıl yapınca kesin boyum uzadı. Bir ilave şey şeyttiriyor yani insanda aşure şeyetmek... Sana erkek başına ne etki yapar bilemem!

    Seneye yaparsın Burcu'cum. Aşure yapmak fikri benim yıllarımı aldı. Sen de önce beyninde pişir bakalım:-)) Anneyi kollamak gerek tabii. Çömezlik bu işlerin başı.

    By Blogger Oya Kayacan, at 23 Şubat 2006 10:41  

  • Sevgili Kimsecik ve Cancan,
    Bu Annoya müthiş, aşure de, battaniye de harika, çok şanslısınız:)
    Füruzan Yılmaz

    By Blogger Füruzan Yılmaz, at 24 Şubat 2006 15:46  

  • Hay allah sevgili Çiğdem, sizi de buldular demek. Neyse neyse, cana gelmesin, mal dediğin ne ki... Hem bak ailece yaşamaklara vesile olmuş bu müsibet!!! O lahana dolmaları hele "made by sefgili annen" dünyaya bedel. Cabası da kaynana aşuresi. E daa n'oossun? Ama yine de çokça geçmiş olsun.

    Biz de Tabby Minnoş'u ısırır tırmalarız sevgili Füruzan. Annelerimiz başımızdan eksik olmasın hiç. Biz zaten anneleri olan çook şanslı kedileriz.

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Şubat 2006 17:24  

  • Yaparız yaparız İpek'çiğim, aşure bizden korksun. Zaten ilmini almış durumdayız artık! Zamana bölerek kolayını buldum ben, kafada... Hem dur bakalım, daha yaşın ne başın ne...

    By Blogger Oya Kayacan, at 26 Şubat 2006 08:40  

Yorum Gönder

<< Home