Kedili Mutfaklar

Salı, Temmuz 18, 2006

Caz + Ada


Kabataş’tan kalkar Barış Manço. İçinden içinden kızgındır belli. Adı bir yandan kirli çamaşır gibi çiğnenir ayak altında, Sibel ve Sulhi ve Lale üçlüsünce... Bir yandan da birileri, “Keyfi yerindedir, müsaittir, caz yapın adamın içinde,” der. Barış mırın kırın ederse eder, biz, “Yapalım bakalım,” diye açılırız züttürü düttürü Adalar’a birlikte.

Vapurun içi dışı birdir, herkes her yerdedir ve lakin ve sadece cazcılar aramakla zor bulunur.



Ben bir ara Kolektif’i araklarım bir güvertede, tamamiyle tesadüf. Neden? Çünkü hoparlörleri Barış’ın öylesine avaz-ı billâhtır ki, bilinemez bir türlü hangi tarafa yönlenilsin de bulunsun şu cazcılar. Organizasyonun aklına göre Barış’ta, her yerde caz var!

Uzunca ararsın ve de, oh haaa, insan üstü insan duvarı arasında cazcılar var gibi. Bir de ön saflarda sırtlarında üç kişilik yer bağlayan kameralarıyla televizyoncular. Ulan be yahu çocuklar onlar paparazzi kameraları. Gören de zannedecek ki çekim Kabataş’tan yapım Büyükada, zoombada zooom zooombada çalışacaklar. Yok mu şöyle mütevazi aletler, kalabalık mekanlara getirebileceğiniz, yakın çekimler yapabileceğiniz? Beş saatlik çekiminizin sonucu beş saniye girecek zaten hepi topu. Şu benim elimdeki Canon’un film çek komutuyla bile becerirsiniz siz bu işi, deeer mişim...


Neyse sıkışıp aralara bir kaç fotoğraf çektim. Fotoğraflarımı pek beğendim. Sanat eserleri mi yaratıyorum nedir?


Bunlar Balkan ve Türk ezgilerini aşşadan aşşadan kıvırttırtarak icra eden Kolektif; pek de komiktiler, grup başkanı Richard Laniepse Fransız, davulcu Roman. Bir nevi saz mı caz mı performansı, neden olmasın?


Brassed Off ile kavuşamadım şöyle göze göz. Hoparlörden cızırttırmasına maruz kaldım sadece.

Gerisi pek güzeldi. Caz vapuruna sevdiklerimle binmek çok iyiydi. Adanın felaket sıcağına ve kalabalığına inat, iskele üstü Turing Cafe’de püfür püfür oturup buz gibi biraları yuvarlamak fevkaladeydi.


Bir iki de Ada fotoğrafı.



Gözümüz hoş, gönlümüz hoş, günümüz hoş.

Barıııış hoşça kal, sıkma içini.

4 Comments:

  • Resimlere mi bakayim.Yaziyimi okuyayim.Bu günlerde siddetle ihtiyac duydugum.Günlere geri
    götürdünüz.Sag olun.

    Saygilar.

    By Blogger ERDIL, at 18 Temmuz 2006 11:20  

  • mukemmell fotolarrrrr
    cokkk begendimmmm

    By Blogger vintage biscuit, at 18 Temmuz 2006 15:46  

  • Ay vallahi sizi de bağlayan mı var Alaman topraklarına sevgili Erdil Bey? Toplayın çoluğu çocuğu, kalkın gelin kuzum. İstanbul'un da size ihtiyacı vardır hem belki de... Haydi bakalım, engelleri aşalım, vatana kavuşalım:-))

    Gittim gittim Mine'si. Sizleri de yadettim, kalben size caz gönderdim.

    Yaşşasınn, Büskü fotoğraflarımı beğendi, Büsküüü beğendi fotoğraflarımı, beğendi fotoğraflarımı Büsküüüü, fotoğraflarımı Büsküüüüü beğendi. Başka olmaz değil mi?

    By Blogger Oya Kayacan, at 18 Temmuz 2006 21:25  

  • Keske dediginiz gibi kolay olsa halen burada tedavi kurundayim.Su anda her gün okula gidip motoru tekliyenlerin bu dünyada nasil yasayabilecegini ögreniyorum.Cok mühimmis gibi ama mecbur tutuyorlar.Gözüm de tütüyor bir kizim zaten Türkiye de yasiyor.Sülale de Istanbulda.Insallah bu günleri hele bir atlatayim Niyetim büyük bir tur.Türki devletler de icinde olmak üzere.Alam umrumda bile degil.Geldigim de insallah o güzel bir enginar yemeginizden ikram edersiniz herhalde.
    Saygilarimla.

    By Blogger ERDIL, at 18 Temmuz 2006 21:48  

Yorum Gönder

<< Home