Kedili Mutfaklar

Cuma, Temmuz 07, 2006

Metrosefal

(12/01/2004, tarihli www.acikradyo.com.tr 'de ekranlanmış yazımdır. Son günlerde yeni yeni seksüeller oluşmaya başladı ya, eh bari okunsun arada...)



Estetik duyarlılıkları pek bir gelişmiş erkeklerin dış görünümlerini kadınlaştırma kavramına, ki buna metroseksüelleşme diyorlar, sonunda vatan millet olarak biz de kavuştuk neyse. Neyse diyorum, çünkü nerelerde kaldı, neden gelmiyor, ay aman eli kulağındadır inşallah türevlerinde yüreğim ağzımda bekleyişlerim bitti nihayet. Yerini, ayıptır söylemesi ama, tuhaf fanteziler almaya başladı.

Bu tuhaf dediğim fanteziler de öyle zart diye ansızın girmiş değildir içime, romantik ruhumu zedelemeye. Kökü taaa yılların öncesinde Londra’ya takılır ki, vallahi o devrin dahi yırtmışlarından saysam da kendimi, ellerinde kırbaçları ile köle arıyorum diye ortalıkta gezen nesekesüel olduğunu bilemediğim yaratıklar beni hayli korkutmuştur.

Öyle ki, tam keyfe binaen yerleştirirsiniz bedeninizi bir pubın boş duran köşesine, günümüzdeki ‘Beckham görüntüsü’ yansımasında bir adam gözünüze gözünüze çarpar kendini. Bu yerleştirdiğiniz bedenin kadın veya erkek bedeni olması, yani seksüel kimliğiniz, Beckham yansımasının hiç de umurunda değildir üstelik. Yeşil saten veya kırmızı kadife pantalonunun kesimi önemli boyutta bir organ taşıdığını barizleştirir. Arto mu desem kuşum Aydın mı misali alınmış kaşları gözleriyle birlikte kalemlenmiştir. Baktırır kendine, beğendirmeye çalışır.

Önemli olan ille beğenilmek olunca Beckham gay dergilere poz veriyor ve de aynen şöyle diyormuş ya, “Beni beğensinler istiyorum, kim beğenmiş önemli değil.”

Ooh-la-la

Yeni yetişen bu tarzı analar doğurmuyor. Kendi kendilerine şekilleniyorlar.
E-postama gelen Ooh-la-la başlıklı mektup metroseksüel erkeklere Ferragamo kravat ve İsviçre’nin ünlü red cross çakılarını tavsiye etmekle başlayıp, işi yanında kaydırıcısıyla prostat ve penis stimülatörü satmaya vardırıyor.

İşte burada duralım. Tam hayalimdeki erkek diye uzaktan takılıyorsun, önce metro saçları sonra Ferragamo boyunbağına kapılıp. Yanına vardın ki, o her tarafa erkek sinyalleri çakan çakısının maalesef törpü aygıtıyla, mesela diyelim hafifçe pürüzlenmiş tırnağını törpüledi. Tam o sırada gözlerin manikürlü tırnaklarına da takıldı. “Vaay be acaba mı?” oldun ama Ferragamo kravat artı Swiss army knife eksi törpü aygıtı ve manikürlü eller ve metro saçlar iyice kafanızı karıştırmadı mı?

Eh deneyelim barisine çıkıldı, ne de olsa moda... Ve de soyundu metroseksten arkadaşınız girildi yatağa diyelim. “Kıyamam ayol kıyamam ben ona. Saçları henüz kuaförden çıkmış, iki hareket çeksen terleyip yapışacak kafatasına,” gibisinden ince ince düşüncelere dalmışken siz, metro çekmiyor mu yastığının altından prostat stimülatörünü?

Ya inciler dizdiyse

Metroculuk oyunu ya çevremdeki erkeklerin sefallerine, dolayısıyla da iç giyimlerine ve ruhlarına da yansıyorsa diye düşününce işte bu durumlardan dolayı biraz tuhaflaşıyorum doğrusu.
G-string de giymiş midir acaba?
Bacakları sinekkaydı mıdır yoksa kirli traş mı?
Kirli traşlıysa eğer, penisik (pübik karşıtı oluyor) kıllarını nasıl şekillendirmiştir?
Yoksa şekillendirmeyip inciler dizerek mi değerlendirmiştir?
Ya da ağdalanıyorsa ya?
Pürüzsüz, şeffaf, bal dök yalaysa ya hem edepli ve hem de edepsiz bölgeleri?

Peki, ruhları nasıl okşanıyordur ki bu metrosefallerin?
Çiçekler serpiştirip geçtikleri yollara, seriliyorlar mıdır bazıları ayakları altına? Sonra mum ışıklı bir yemeğin akabinde, ceplerinden özenle çıkardıkları küçücük kutuları açıp, “Çok daha iyilerine layıksın,...” diye kıratı yüksek yüzükleri parmaklarına geçirince... Kız gibi allanıyor pullanıyor mudur metrosefallerin de yanakları? Gümüş gondol içi madlenle gidilip annelerinden babalarından isteniyorlar mıdır?

Kapsama alanım yetmiyor

Bir de pomoseksüeller var. Kıymık payı farkla metrocuların yanında yer alıyorlar. Pomo postmodern sözcüğünden kısaltılmış. Metrolar pomolaştığında seks de kategorize edilmekten kurtuluyormuş.

Zaten en doğrusu buydu. Yani bu olacaktır demek istiyorum çünkü gittikçe yorucu olmaya başlıyan kim neyi nasıl ve kimle yapsın konusu böylece kapanmış oluyor. Gay, lezbiyen, transseksüel, biseksüel vs. uzayıp giden kimin eli kimin cebinde deyimi mutlak anlamını nihayet kazanıyor.
İşte burada da üçüncü gardrop denen tür gündeme oturuyor ki, bu işler inanın ordan oraya, şurdan buraya derken sürekli karışıyor. Kapsama alanım dışına çıkıveriyor.

Tek bakış yeterdi eskiden, kim düz kim toparlak anlardık.

8 Comments:

  • Ha ha cok eglendim bu yaziyi okurken. Gecenlerde tesaduf eseri Turk televizyonlarinda da Amerika'da yayinlanan 'benimle dans eder misin?' seklinde bir program oldugunu ogrendim. Biraz seyredeyim dedim de bizimkiler isin suyunu cikarmis ozellikle oryantalde erkek kizdan daha fazla kivirtiyor. Tamam dans yarismasi ama biraz hali afalladim. Buradaki yarismaya da oryantel ekleseler ne olur acaba? diye dusundum. Ah bir de burada bir televizyon sovunda 4-5 tane gay erkek (bunlar ic mimar,yemek, moda konusunda uzman kisiler) bir tane gay olmayan erkegi secip onu bastan yaratip bir nevi metroseksuel yapiyorlar. Bu program (adi:Queer Eye for the Straight Guy)acaba Turkiye'ye ulasir mi? Ne de olsa butun yarisma programlari bir yil icinde Turk televizyonlarina tasiniyor.

    By Blogger ycurl, at 8 Temmuz 2006 08:26  

  • Curly'cim ben hic bakamadan yayindan kaldirilan bir program var, saniyorum dedigin gibi bes erkekti ama aralarinda kim queer kim straightti bilmiyorum. RTUK Turk orf ve adetlerine uygun görmemis! Zaten RTUK'u atlatmak icin, 'kadin kiligindaki erkekler kadinlarin ne cileler cektiginin farkina varsinlar diyeymiş' falan diye kilif arayarak basladilardi... Adam agda oluyor, aa bak kadinin su cilesine!!! Manikure gidiyor, vay be ne cileli su kadinlar!!! Olay taraftar toplamakti galiba.
    O kivirtmali programlardan ben de izledim. Simdi de 'oryantal secmece' bir yenisi girdi yayina. Turkiye oynuyor sekerim. Yapacak baska isimiz kalmadi.

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Temmuz 2006 08:59  

  • 8 Temmuz, 2006, Hürriyet Cumartesi ekinden:

    KÜLOTLU ÇORAP GİYEN ERKEKLERİ VE ERKEK CİNSİNİ YOK EDEN DİOR DEFİLESİNİ

    Sonunda bu da oldu. Fransız doğumlu, Arjantin orjinli tasarımcı Gaspard Yurkievich erkeklere külotlu çorap giydirdi. Hem de puantiyeli. Paris’teki ilkbahar yaz defilesinde herkesi dumura uğrattı. İkinci olay Dior defilesinde yaşandı. Erkek koleksiyonu sergileniyordu. Ama podyumdaki mankenler erkekten başka herkese benziyordu. Kadına, kız çocuğuna, eroinmana, travestiye, anoreksiklere... Defile sonrası moda çevrelerinde Dior’un Fransız tasarımcısı Hedi Slimane’nin erkekcinsini yok ettiği konuşuldu.

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Temmuz 2006 11:48  

  • Geç gelen kutlama:

    Boğaziçi Elektrik'in zorbalığı yüzünden birkaç gündür nete giremedim. Yalnızca bir faturamın günü geçmişti... Bu ülkenin borcunu faizine de katlanarak ödeyen namuslu bir vatandaşı olarak böyle uygulamalara maruz kalıyoruz ya! Koyuyor adama... Neyse... Bu arada senin doğum gününden de geç haberim oldu... Temmuz ayının tüm bereketi ve sıcaklığı sende var... Temmuzu kim sevmez ve de seni.... Sağlıkla ve sevdiklerinle, kediciklerinle nice mutlu yıllar dilerim...

    By Blogger Şirin, at 8 Temmuz 2006 12:22  

  • Yine mi başladılar fatura gecikmelerinde elektrik kesmeye? Bir sonraki faturaya bindiriyorlardı hani? Yoksa bu iyiliği bizim Anadolu Yakası mı yapıyor sadece?
    Teşekkürler Şirin'ciğim... Temmuz yengecini içten kutladığın için.

    Doğru diyorsun Kirpi'ciğim ama faraşa girmeyen veya girdikten sonra zıplayıp çıkanları ayıralım tabii.

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Temmuz 2006 17:42  

  • Canım Oya'cığım daha nice sağlıklı mutluluklarla dolu yıllar dilerim.İyi ki varsın.

    By Blogger İpek Kuscu, at 8 Temmuz 2006 23:45  

  • Sabah Pazar ekinden

    http://www.sabah.com.tr/cp/gnc115-20060709-102.html

    sanki yazının devamı gibi...


    Çilek'ciğim teşekkürler... Darısı genç dostlarımın başına...

    By Blogger Oya Kayacan, at 9 Temmuz 2006 17:46  

  • "ekranlanmak" ne guzel bir deyis oyle.. nice mutlu yillara bu vesileyle, ekranimizdan eksik olma, ne tutarsan istedigin olsun!

    By Blogger hera, at 10 Temmuz 2006 11:28  

Yorum Gönder

<< Home