Kedili Mutfaklar

Pazartesi, Kasım 09, 2009

Mantı buna demeli veya...

...alt başlıklar açmalı çeşit çeşit, meselâ;

a) köfteli hamur
b) alafranga mantı
c) ravioli di Moldovia/ravioli Moldovese
d) Tanya's 'delish' (delicious)

Buluruz daha da alaturkadan alafrangaya geçişen isimler, ola ki lazım ola!

Moldovia'lı Tanya hazırolda

Aha Tanya neredeyse Tanya's delish orada. Bugün bende yarın sende. Hatta Tanya'yı sağlam sigortalı bir işe bağlayın, sosyete mantısı yapan dükkan sahibi etsin sizi. Maliyet yüksek ama sosyete demek zaten yüksekten uçuş demek. Sarmısaklı yoğurtla yiyecek değiliz elbet sadece ve sadece. Hinoğlu fikirlerim var. Açın dükkanı satarım.


İki ucu denk geldi

Hür teşebbüs günüme çattınız! Her şeyin bir şeysi vardır ya, bu meselenin şeyleri şunlar.

Şey bir..., günlerden bir gün, Kedili Mutfaklar'ımda destursuz gezen bir beyefendi, huyumu suyumu sormadan bana mantı ısmarlıyor. Bilmiyor ki yap denileni asla yapmam, yapamam. Zaten de hamur işlerinden nasibimi almışlığım yoktur pek.

Şey'kii..., "Kedili Mutfaklar hemen hemen hiç un tüketmez," diye yazdığım Sinangil'ler, Sinangil familyasının ürettiği bir ton unu kolilemiş bana gönderiyor. 'Kal gelmek' ne demekmiş o anda öğreniyorum ve kalıyorum aynen.

Şeyy'üç..., aile mantıcımız Tanya'nın boş günü varmış, gelsene diyorum geliyor. Her şey tamam. Bütün uçlar denk gelince geriye ne kaldı?

Mantı yapsanaaaa mantı yapsanaaaa!

Sinangil unları un deyip geçilmeyecek gibi unlar. Ah neredesiniz benim eski zamanlarım? Bırakın pakette un almayı, Valdeçeşme'de Laz Bakkal'ın küfeden kese kağıdına kürekle un doldurduğu günleri hatırlarım ben. Sütlü tatlısı, böreği baklavası keki poğaçası, pandispanyası ekmeği lalangası..., hepsi aynı undan yapılırdı. Şimdilerde bir çeşit furyası, bir çeşit furyası var ki adama yaptığını yapacağını şaşırtır.

Düşündükçe fikirlerim oluşmuyor değil tabii, fındıklı unla balık kızartmaktan limonlu unla çorba yapmaya kadar geniş bir yelpaze açıldı artık önümde. Sırtım(ız) yere gelmez yani...

Elini korkak alıştırmayacaksın, kıyacaksın yani malzemeye

Malzeme sorarsanız şöyle söylerim... Sinangil'in Mantı Unu ve Böreklik Un paketlerinin karışımından 1 kilo 700 gram. İki kilo dana döş yağsız kıyma, dedim ya kıyacaksın malzemeye, masraftan kaçmayacaksın..., fazlası var eksiği yok bir kilo kadar soğan, sert ve kuru olsun..., irili ufaklı dokuz yumurta, tuz, taze çekilmiş karabiber.

Nazik meseleymiş meğerse

Kolay iş gibine gelir, değil mi? Sanki hooop diye hamurun hepsini kar, şıkır şıkır aç doldur içleri, bittiii gibi. Nerdeee? Hamur meselesi pek yakın ilgi isteyen, nazlı olaylardan. Kurutmayacaksın, sertleştirmeyeceksin... Benim iki avuç undan iki kişilik erişte açmama benzemiyor yani. Sabah on akşam beş uğraştı kız bu işle.


Yok yok, ben beceremem

Kullanılan miktar un dört veya beş kerede yoğuruldu. Her parti top top hazırlanıp poşetlerde bırakıldı, nemlerini muhafaza etsinler diye. Mutfak camından bakan güneşe kalın perde engeli koyuldu. Öyle bir tempo çalışıyor ki Tanya, bakmaktan yorul sen oracıkta. O sevdalı ama bu işe, bayılıyor keyfinden. Ayak işleri benden.

Merdane al Oya'nımmm, acele

Benimki oklava. Merdaneyi komşudan ödünç aldım. İlk işlerimden biri mutfağıma bir merdane almak olacak. Annem Selma'ya, konu ve komşuya bazı unlarımı yapacakları hamur işlerine sponsorluk mahiyetinde dağıttıktan sonra, kalanlarla bir iki hamur işi tutmalıyım ben de. "Ayıp beee, koskoca kadın, bigane kalmış bu işlere," demezler mi adamın arkasından?


İnce belli ama Ajdaaaa olmasın

İş kesmeye geldiğinde mutfağım alttan üstte indi bindi, duman oldum kesecek yuvarlak bulamıyorum. Ajdaaaa ebadı büyük geliyormuş bizim Tanya's delish mantılarına. Baktım Tanya antika kahve fincanlarımdan geçirmiş eline, başlamış kullanmaya. Ödüm patlıyor, altın yaldızı silinirse ya? İncecik zarif şeyler bunlar, ya çıt der de uçuklarsa bir kenarı? Kazasız atlattık şükürler olsun.

Mutfakta bir başkası çalışınca anlıyorum ki ne yoksa o lazım!


İçi şöyle oluyor...

Bir kilo ve fazlası rendelenmiş soğan, bol karabiber ve tuz, ne kadar hamur o kadara kadar iç hesabıyla hazırlanıyor zaman zaman. Hamur bittikçe iç de bitiyor. Yeniden tutulan hamura yeniden iç hazırlanıyor. Böylece buzdolabı dışında durup da bozulmaya yeltenmiyor kıyma. Bence çok önemli.

...dışı böyle

Kapatma faslına bir adetle dahil olan ben, çok keyif almama rağmen alışkanlık yapar korkusuyla işi sürdürmedim. Yuvarlakları yarım ay yapıp kenarlarını büzüştür, uçları üst üste getir, yapıştır. Sinangil özel mantı ununu methederken yapışma özelliğini de ön plana çıkarıyor. Ola ki diğer unlar daha zor yapışıyordur, var mıdır böyle şikayetleriniz?

Oooof be, ne çok malûmat kaydedememişim unlu mamûllere el atmamakla!



Derin dondurucuya ilk adım

Düz fırın tepsisi üzerine yağlı pişirme kağıdı, üzerine üzerine de toptoplanmış kıymalı hamurlarımız yayılıyor. Tanya's delish, birbirlerine pek değmeden derin donmaya ilk adımlarını atıyor. Serleştikçe poşetleyip stokluyoruz. Tepsi dolup boşalıyor, ikinci tepsi de yardıma giriyor.


Artık iş başa düşer

Sinangil Unları'nın elimizden tutup başlattığı 21 yy Mantı Savaşları sona ermek üzere. Bundan sonrası düğün bayram. Ben bildiğim işleri yapacağım. Soslar moslar, gönlümce.

Tanya'ya gelince, isterseniz size de gelir, haberim olsun.

Tanya's Delish noktaları açmak isteyenler de haber versin. Valla bu organizasyon işini en iyi Sinangil'ler başarır. Düşünebiliyor musunuz o sevimli ahçı logosuyla sosyete mantısı dükkanlarını...

Hadi yine, hayallerimi sattım size.


Neticede durum şudur. Derin dondurucuda henüz dağınık duran bir sürü mantı poşeti.

Şu unlarla iç savaş şokunu atlatıp toparlayacağım inşallah.

Yüzümde açan güller.

Onlar nereden çıktıysa.

21 Comments:

  • Birara Annemlerin Özbek asıllı bir yardımcısı vardı.O yapardı böyle mantıları..Biz daha ufak keseriz ama mantı dediğin şööle kaşığı dolduracak canım.Önce gözünü doyuracak insanın.

    By Blogger Nenoni, at 9 Kasım 2009 12:55  

  • rpSevgili Annoya, yine yaptınız yapacağınızı! Valla param olsa hemen derdim, hemen! Ama bir şartım olurdu: Sizinle olacak.

    Siz ve yaşama sevinci, işte ayrılmaz ikili!

    Sevgiler, saygılar.

    By Blogger metin, at 9 Kasım 2009 13:04  

  • Baştaki manâsız "rp" şu aşağıdaki zımbırtıyı yazmaya çalışırken oldu. Milpardon.

    By Blogger metin, at 9 Kasım 2009 13:04  

  • annoya sen ne şeker kadınsın,nasıl tatlı anlatıyosun insan yemek tarifini okurken böyle mest olur mu?mest oluyorum..
    birde en bildiğimiz, en sevdiğimiz tat bu defa yabancı da değil..ama sen anlatınca başkalaşmış yine..
    annemle mantıyı bizde ayynen bu usulde yapıyoruz,kurallara riayet edince mantı mantı gibi oluyor,yerken ohh dedirtiyor.
    annoya mantı aleti var,biz onla yapıyoruz,öyle bişey alda fincanınının yaldızları silinmesin:)
    afiyetle yiyin..

    By Blogger allımorlu, at 9 Kasım 2009 14:15  

  • oya ablacım, ne güzel mantılar valla iştahım açıldı. ama yerken dikkat edelim eee malum mantı= kilolar :)

    sevgiler.

    By Blogger dyt.kelebekdiyeti, at 9 Kasım 2009 14:23  

  • ban anlamadım nasıl kapandığını :(

    yazık bana :(


    sevgiler.. afiyet olsun.

    By Anonymous leyla, at 9 Kasım 2009 14:26  

  • Oyacan'cım,
    Mantı süper görüküyor buradan yaw...
    Allah bana da nasip etsin ...(yemeyi tabii ki..Saatlerce uğraşamam ben ...)
    minesi

    By Anonymous Adsız, at 9 Kasım 2009 15:35  

  • Ama bu haksızlık. Can bu, çekiyor. Mecbur donuk olanından alıp tazesinin hayalini kurarak
    yiyeceğiz :(

    Her eve bir Tanya isteriz.
    Tanya, Tanya, Tanya...

    By Blogger ruhdagı, at 9 Kasım 2009 18:33  

  • merhaba, 2 sene once canim turkmen Zuleyha'nin yaptigi guzelim mantidan 3 tabak yedikten sonra bobrek arter anevrizmasi gecirdigimden beri manti yiyemiyorum artik hayalimde guzel bir ani olarak yer aliyor; bayilirdim cokda guzel yapmisti namussuz:)

    By Blogger beste, at 9 Kasım 2009 19:05  

  • Gulp..

    Bizim Tatarlarda tabak börek ve kaşık börek olarak ikiye ayrılıyor.

    Kaşık börek böyle hep birlikte açılıyor ama tabak börek allah seni inandırsın tek tek açılıyor.

    Ne olacak aynı hamur demiştim başta ama tadı farklı oluyor.

    Kısmetse buluşuruz Annoya.. Tabak börek de yeriz :)

    Afiyet olsun mantılar. Çi börek ister misin :)

    By Blogger Çiğdem, at 9 Kasım 2009 22:21  

  • wow afiyet olsun! pek meşakkatli, hep anneler yapar ya, acaba birgün bir günümü buna ayırabilir miyim? gelecekten ümüt kesilmez.
    Fırın tepsisinde azıcık kızarttın mı? annem öyle yapar da...
    Ben mantı makarnayı alıyom, kıyma soğan ve baharatları kavurup sarımsaklı sos ile mantı yapıyom, bayıla bayıla yiyoz, ama mantının yerini elbette tutmaz

    By Blogger Açalya, at 10 Kasım 2009 02:00  

  • OF YA ANNOYAM, GELDE CATLAMA... KESKE BIRKAC GUN SONRA GELEBILSEYDIM DE TADABILSEYDIM... ARTIK BEBELERIME VE KOCAYA KAVUSTUM.. CANCANIMI, SENI, SELMA ANNEMI COOOOK OPTUM(K)
    OYA AKKOC

    By Anonymous Adsız, at 10 Kasım 2009 21:14  

  • ben böyle kocaman mantıları seviyorum

    By Blogger Aymen, at 10 Kasım 2009 22:07  

  • Kıskananlar sağolsun ;)

    By Blogger Oya Kayacan, at 11 Kasım 2009 10:14  

  • Ağzım sulandı:) Çok kocaman olmuşlar ama.Ben biraz daha küçük seviyorum.Ama ne büyük ne küçük hiç yapmadım.Annem sağolsun:)

    Bu mantıların pişmiş hallerini merakla bekliyorum.Herkes gibi yemeyeceğiniz kesin.Hayalgücünüze şapka çıkarım sevgiler sunuyorum..

    By Blogger Öykücü, at 11 Kasım 2009 11:29  

  • evet. bakalım hangi akla hayale gelmez soslarla yenecek bu mantılar. ve hangilerini denemeye cesaret edeceğiz biz zavalliciklar:(
    merakla bekliyoruz sos çeşitlemelerini Annoyamız:)

    By Blogger semiramis, at 19 Kasım 2009 17:16  

  • Hınzır hınzır kıs kıs güleyim.kih kih kih (değerli geldi aklıma)...Efendim hayallerinizin mimarı benim,yok öyle size hayal sattım.Komisyonumu isterim Oya Hanım..Desturrrrr :))

    By Anonymous zafer, at 2 Aralık 2009 12:42  

  • Komisyonun üçte biri Zafer Bey. Üç şey şeyttirmiştim ya...

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Aralık 2009 16:03  

  • Eh peki hiç yoktan iyidir.Sanırım hayalin komisyonu da hayali küçük ali cinsinden oloOor...Beşiktaş'ta üniversite yıllarımdan şeker mantı vardı hatırladığım.Levent'te ise yaklaşık 25 senedir bir mantı restoran vardır ev ortamına yakındır..Annemde iyi mantı yapar.Fakat yuvarlak bana biraz ilginç geldi.Şerit şeklinde kesip dört ucundan bohçalanır veya üçgen yapılırdı bizde ki biz çocuklar kapama işini zevkle yapardık.Tam bir aile çalışması olurdu.Bu arada artan kırpıntı hamurları annem kıtır kıvamında kızartır sos olarak üstüne dökerdi(sarmısaklı yoğurt,yağda salçalı naneli,kırmızı pul biberli sosu..vesair ile).. :)

    By Anonymous zafer, at 2 Aralık 2009 17:53  

  • Eksik kalmış.Şerit şeklinde kesilen mantı hamuru üst üste konur ve kare olacak şekilde tekrar kesilirdi.Sonra bu katlar tek tek ayrılır masaya yayılır üstüne kıyması konur ve ardından kapama işine geçilirdi.Bu aşamada biz çocuklar devreye girerdik.Tabii eller iyice yıkanacak ve annemin denetiminde öyle olmadı böyle yapacaksın tembihleriyle.Yuvarlak bir yer tahtası (bilirsiniz köylerde yemek masasıdır bu yuvarlak tahta aynı zamanda,sofra bezi serilir üstüne konur).Oklava ile hamuru açılır(merdane kullanmazdı annem).Hamur açılırken seyri ise başka bir eğlencedir.Arada yapışmaması için un atılır oklava bir hamlede kırbaç gibi şaklaşakla şaklanır.Kuzine harıl harıl yanmaktadir.Erzurum-Kandilli'den bahsediyorum,dışarıda lapa lapa kar cam gizasında,damlardan kılıç gibi inmiş buz sarkıtları.....Hay Allah bakın beni nerelere götürdünüz.

    By Anonymous zafer, at 2 Aralık 2009 18:03  

  • Yaaani, her yiğidin yoğurt yemesi başkadır. Anne mutfağından mantı bilgileri ve anılarınız için teşekkürler sevgili Zafer Bey.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Aralık 2009 10:29  

Yorum Gönder

<< Home