Kedili Mutfaklar

Pazar, Aralık 06, 2009

Pazar hoş'onu

En baştan açık ve seçik açıklıyorum. "Hoş'on da neymiş? diyecek ya kimileri şimdi... Hoşbeş diyecektim aslında. On fotoğraf girmişim. "Aaaa, hoş'on diyelim bari," dedim.

Kadının Türkçesi, benim yani, ne denli yaratıcılığa açık anlaşılsın, haaa değil mi?
Fotoğraflarda sıra mıra yok, aynı gözüme rastladıkları gibi.


Benim İcadiye Kardeşler Kasabı'mın özel üretimi sucuktan alınca, nohutun da sucuklusunu çekti canım. Yanında bayıldığım tel şehriyeli pilavım ve renk süsü de olarak, balkonumdan, tadına doyamadığım maydanozlarım. Breh breh breh...

Cancan'ın bana sinir yaparken çekilmiş hali. Benim anladığım, "Maymun ettin beni yaaa Annoya, bi rahat vermiyosun. Boyuna bas deklanşöre* bas deklanşöre... Baban da mı fotoğrafçıydı beyaaaa?" demek istiyor.

E n'aapalım yani oğulcuğum? Kedilere mimiksizdir der ya bazıları. Gösteriyoruz işte kim mimikli kim mimiksiz...


Sonra da girdiği her delikten kafasını uzatıp beni kolluyor. Bence, "Hadisene Annoya, hadisene çeksene bu pozumu da çeksene," diyor.


İşte tam da o sırada, benim içimden onu ısıra ısıra öpmek gelir. Sallar bıyıkları aşaaa aşaaa, diker kulakları yukarı yukarı, yedirir kendini.

Ablam Hülya'nın bir sofrasından benim tabağımın ilk hali. Aile sofralarımızın klasik ve dayanılmaz lezzetleri. Antree buysa... Dessert kabak tatlısıydı...
Rektör karısı, dekan ve bilumum profesörler yanlarına beni de almışlar ve bu fotoğrafa çıkmışız işte... Bu bizim ACG '65'in günümüze adapte edilmiş hali. Bebek Kırıntı'da önce hayli kalabalık, iyice bir tıkıntı sofrası. Sonra da kalan kadarımızla, ikram çaylarımızın gelip gittiği sohbet masamız. Tamam, pek ortama münasip değilim, titrsiz kalmışım ama vazgeçemiyorlar benden; arkadaşız ne çare.

Tepesinden tutup defalarca battı çıktı yaparak yıkamaya başlıyorum kıvırcık salatalarımı. Suyunu da duru çıkana kadar değiştirdikten sonra yapraklarını ayırıp tekrar yıkıyorum. Kolay. Mis.

Siyah domates diyorlar, aslında biraz arap ama zenci değil. Tadına doyumsuz diyecek halim yok, eh işte fena değil, diyebilirim. Chives** yatağında üzerlerine az taze kekikle hoş oluyor.

Divan macaronlar piyasanın en iyisi. Lokum gibi lokum! Hayati Kaptan ve ailesiyle yemek sonrasının daha da sonrasında Tio Pepe ve macaronla kapanış yaptık.


Kabuklu tuzlu badem. Kuruyemişlerin kralı sanki. Yedikçe yemek istiyorsun.

Yeme en iyisi.


* Deklanşör (Fransızca déclencheur), fotoğraf makinesi, kamera gibi optik aygıtlarda, fotoğraf veya film çekmek için basılan düğmedir. Deklanşöre basıldığında, ışık düzengeci (diyaframı) açılarak, filmin ışıklanması sağlanmış olur. (Deklanşöre devam şuradan:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Deklan%C5%9F%C3%B6r )


** Adını koyamadığımızdan olsa gerek, frenk soğanı olarak benimsendi. Sarmısakla soğan arasında lezzet veren nefis şeyler...

5 Comments:

  • Sucuklu nohut.Şapırt.Bu sayfaya dikkat kilo yapar falan yazmanız lazım.

    Yıllar önce Tio Pepe'nin fabrikasına gitmiştim:) Bu tip tesadüfler bu sayfada çok sık başıma geliyor.İspir fasulyesi gibi.

    Öptüm.

    By Blogger Öykücü, at 6 Aralık 2009 18:48  

  • Ah Oyacım, yazının sonuna kadar yutkuna yutkuna geldim, sonunda ise dün gece yuttuğum bir kase kabuklu bademi hatırlayıp, vicdan zabı duydum. Gerçektende kabuklu badem kuru yemişlerin kralı, iç baklalı enginarıda farketmedim sanma:)))

    İcadiye Kasabımı, neredeyse bana gelnişsin Oya...

    sevgilerimle

    By Blogger laleninbahcesi, at 7 Aralık 2009 07:45  

  • Ara sıra kendi resimlerini basarım olur biter Oykücü'cüğüm ;) Evet yaaaa, kesişiyoruz senle olur olmaz yerlerde. Bone dry sherry'lerin iyilerinden Tio Pepe ama biz sherry deyince hep tatlı algılıyoruz nedense. İspir stokumuzu yaptık bu arada, ailece. Kulaklarını çınlatırım artık kış boyunca.
    ----------
    Bir kesişme öyküsü daha. Yuttuğum için vicdan azabından değil, bittiğinden dertliyim. Almam bir süre artık ;( Lale'ciğim, İcadiye benim yol geçerim. Eczanem, kasabım (bir süreliğine bırakmıştım, yine başladım Kardeşler'den almaya), Çarşamba Pazarım, bazı tıkınma noktalarım ve vesairelerim var orada. Nasıl gelmem ki sana :o

    By Blogger Oya Kayacan, at 7 Aralık 2009 10:12  

  • Süper eğlenilmiş belli bu arada açım ablam yapılır mı bu saatte bana :)

    By Blogger Stil Direktoru, at 8 Aralık 2009 02:46  

  • Buralarda aç dolaşılmaz Eda, önce mutfak molası vereceksin kendine, doyuracaksın karnını ;) Gelemedim bit pazarına, şimdi girdiğin fotoğraflara bakıyorum. Harika...

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Aralık 2009 13:07  

Yorum Gönder

<< Home