Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Haziran 09, 2010

Zapturapt gelmek üzere


Torunum Cancan oturmuş bekliyor. Ninesi Selma gelmek üzere. Bu arada E-postası da yıkılıyor. Özleyenleri, ağlayanları var. Nerelerde kalmış, neden görünmüyormuş. Gösteriyorum bakın. Yüzgörümlüğü bekliyoruz karşılığında.


Bu omlet maydanoz saplı imalâtlarımın bir devamıdır. Patates rendesi ile birlik olup sızmada döndürülen bolca maydanoz sapı, baygınlık vuku bulduğunda yumurta ile buluşturulup karıştırılır. Sarmısaklı yoğurtla yenmiş ve cidden pek çok beğenilmiştir. Sarışın cherry domatesler yumurta sarısı taklidi yaparak sizleri uyutmaktadır.


Yok kalmadı artık o bildik bruschetta. Bildik bilmedik olanlara nihai duyuru; bruschetta aslında evde kalmış halisane bir dilim buğday ekmeğinin kızartılmış halidir. Bu hâl, üzerine sarmısak sürüp ve sızma gezdirilerek tamamlanır. İdi. Artık aldılar başlarını, yüzlerce tarif halinde gidiyor bruschettalar.

Tavada buluşturduğum envai çeşit malzemelerimden elde ettiğim ve kızarmış ekmek üzeri yediğim de bence bruschetta o zaman.


French Tost vardır bir de. Yegâne tarifi şöyledir/şöyleydi. Derken o da çeşitlendi. Yağda kızarmış ekmekle ne yapılırsa adı French Tost olmaya başladı. Karoladığım kuruca ekmeklerimi sızmalı tavada taze kekik ve peynir çeşitleriyle kızartırsam adına French Bits der miyim peki? Derim. Yakışık alır mı? Alır.

Hiç benlik değil, hiç değil. Ne bu yaaaa, salça salça? Baktım kadın almış, "Ne oluyor onlar öyle?" deyince anlattı.
Bizde tek tek bulunurdu eskiden. Tavuk, haşlanırken çıkardığı mis gibi kokuyla birlikte, katı ciğer ve yürek adında üç adet de organ bahşederdi. Annem Selma içli pilav yapmayacaksa, katı/taşlık denen parçası bana ayrılırdı. Ciğerini umursamazdım bile. Zaten halâ hiç ciğer yemem, yersem de sevmem.
Haşladım önce, adıyla mütenasip taşşşlık gibi kalmasınlar diye. Zor pişer çünkü, serttir. Soğan, sarmısak, acı yeşil biberler ve domatesin kendisi ile bir miktar püresi, piştiler. Fena da olmadı yani. Pahalı et kriziyle vurulan mutfaklarda, taskebap niyetine, pek de alâ. Söylenmeyin hadiiii, ucuz etin yahnisi filan, öyle... Ayıp. Lokum gibi yedik işte.
Marketteki kadın yanına patates kızartması buyurduydu. Ben bir daha yaparsam salçasız yapıp pilavla götüreceğim.


Yağlı kağıda yan gelip uzanan çipura tarhun otuyla girdi fırına. Hafiften sızmalayın da, tuzlayın ve biberleyin de... Fevkalâde.
Benimki, dörtte bir kuyruk tarafından götürdü.


Tabii yaaaa, çipurayı götürürken iyiydi. Bu bakış ne bakışı peki sizce. "Kaldır kıçını da yürü mutfağa. Bir peynir tabağı yap şu rakının yanına...," bakışı tabii. Oysa niyetim akşam yemeğimi dut rakı geçiştirmekti.
Bizim sahilin dutları envai çeşittir. Erkeninde silkilir sabahların. Sepet götürür yanımda, havalı havalı alır getiririm evime. Yıkamazsın dutu malûm.
Karası rakı yanına çok iyi gider.


Tarhun pesto yapmıştım ya geçenlerde. Kepekli makarna üstüne yaydım, bol da parmesan; vay vaaaay ki ne vay.
----------
Bolluktan artanlarla bir yazı çıktı işte.
Şimdi bekliyoruz. Az sonra kapı çalacak ve Cancan'ın ninesi gelecek. Kalacak.
Mutfağımız bir süre zapturapt altına girecek.

11 Comments:

  • oy anam oyyyyyyyyyy

    By Blogger Handan, at 9 Haziran 2010 18:58  

  • fotograf cektirmeyi sevmiyor kanaatindeyim o ne bakis oyle:)sevdigim bir suru sey bu postta afiyet olsun size yine..

    By Blogger beste, at 9 Haziran 2010 19:41  

  • Kedicik birinin canını yakacak gibi bakıyor tırstım:)

    By Blogger otomatikkepce, at 10 Haziran 2010 10:00  

  • Dido babam didooo...
    ----------
    Sever Beste Ablası, hem de çok. İstediğin her pozu verir. Bu 'başımıza ne gelecek bakalım' pozu. Geldi nitekim ;)
    ----------
    Yakmaaaaaz. Hiç yakmadı. Kedigil halleri olsun ama değil mi, güzelliği orada.

    By Blogger Oya Kayacan, at 10 Haziran 2010 12:42  

  • Oya ablacım o ekmekler yumurtalar fena çeldi aklımı. Yarın Pazar kahvaltısına yapsam kendi usulümce, kulaklarını da çınlatsam dedim. A bu arada ilk sen duy blog camiasından, bizim ev de kedilendi nihayet:) Şenleniverdik kapının önünde bulduğumuz 3 aylık minik oğlumuzla. Zeytin Cancan'a selamlarını söylüyor, iletmesi benden:)

    By Blogger Sibel, at 12 Haziran 2010 16:23  

  • Geldik Sibel'ciğim ama göremedik Zeytin'i. Çabuk alışsın ekranlara, yabani yetişmesin ;) Pazar'ınız da keyifli başlasın güzel bir kahvaltıyla, daim olsun neşeniz kedili yuvanızda.

    By Blogger Oya Kayacan, at 12 Haziran 2010 17:44  

  • Ya Annoyam bu ciddi oğlan çok matrak bi tip ya, ben şöyle bi gönülmek istiyorum o göbişe.

    Bu arada teftiş çok sıkı gidiyor galiba yeni yazı yok:)

    By Blogger Feride Nizamettin, at 15 Haziran 2010 15:23  

  • Ninesi Selma ile birlikte evimize ciddiyet hakim olduğundan, Cancan'ım alıştırmada idi. Şimdi rahat, alıştık Pisikçiğim. Pek göbiş yumdurmaz ama söyledim, düşünecekmiş.

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Haziran 2010 10:52  

  • oya, bazan yeni yazının ilk satırlarını görüyorum, bugün olduğu gibi ama sayfayı tıklayınca eski yazıyı görüyorum, neden sorun ne

    By Blogger Handan, at 16 Haziran 2010 13:12  

  • Sorun benim Handan'cığım! Bazı yazılarımda tuhaf aralıklar veriyor paragraflarda, vermiyor veya. Düzeltmek için geri alıyorum yazıyı ve de düzeltemiyorum ;)))

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Haziran 2010 13:29  

  • bırakkkkk dağınık okurum ben göremeyince tıkla tıkla bihal oluyorum
    şimdi okudum, tamam

    By Blogger Handan, at 16 Haziran 2010 13:32  

Yorum Gönder

<< Home