Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Mayıs 15, 2010

Mürver zamanı geldi geçiyor


Hastasıyım mürver çiçeklerinin. Dallarının üzerinde kümelenmiş duruşları bir başka güzel de, tek tek ayrıldıklarında sanki işlemelik pullar gibi mini minnacık desencikler oluveriyorlar. Beni kendilerine hayran ediyor, bayılttırıyorlar.

Şimdi yine mürver zamanı. Mine'sim de toplayıp kolilemiş çiçeklerini, "Sen yeni tatlar bulursun artık," diye gönderdi bana. Şerbetçilerimiz falan var nasılsa, bana başka işler düşüyor, anlaşıldı...

Ancak, malûmunuzdur ki hoop diye ısmarlama iş yok burada. Keyiftir önde giden; önce o gelir, ben sonra takılırım peşine.

Çiçeklerimi saklama şekli düşündüm dolayısıyla. Herkese de anlatmalıyım ki, mürver zamanı geçipte mürversiz kaldığımız günlerde mürverli tarifler deneyebilelim ;)

Dolayısıyla, saplarından iyice ayıklanmış mürver çiçeklerini toz şeker, rendelenmiş bir limon kabuğu ve suyu ile karıştırıp küçük kaplara koyarak dondurucuya kaldırdım.

İleriye atfen şekerli kullanımlar için bu fikrimden pek memnun kaldım.

Beklemeye aldığım mürverlere çok geçmeden yenileri de katıldı. Yolum filan düşmedi, sadece canım çok gitmek istiyordu. Mine'si de arayıp ,"Hadi gel çabuk, Ece ile Münevver de yolda," deyince, kendi ışık hızımla kendimi Samandıra'da buldum. Dönüşümde yine mürver dolu poşetim koltuğumun altında tabii.

İçkiydi yemekti yanına/içine, ileride akla gelecek bazı işler için bir demet mürveri önce kağıt havlularla sarıp folyolayarak dondurucuya attım; sapıyla mapıyla yıkamadan etmeden.


Kalan mürverlerim yine saplarından ayrılıp çiçek çiçek oldular, yıkandılar, süzüm süzüm süzüldüler.



Malzemesi hazırlandı hemen kekimin. Kafadan. Üç yumurta, 300 gram şekerle çırpıldı. Un 400 gram elenerek, sıvı yağ 200 ml aşağı yukarı, karıştı şekerli yumurtaya. Bir limon suyu ve kabuğu buraya da girdi; yarım çay bardağı limoncello da. Derken de mürver çiçeklerim.


İlk dilimi fırından çıkar çıkmaz yedim, sıcak sıcak.

Tam aferin aldım kendimden.



İkinci dilimin yanına kahvemi yapmak için zor bekledim.

----------

Mürver mevsimindeyken hazır, reçeli şerbeti yapılsın, hazırlansın kışa.

Kış vakti taze gibi tüketimi için de, derin dondurucu hazırlıklarınızı tamamlayın.

Kış mürversiz geçmesin.

---------

Mürver meyvesi kullanımı için Özgül'den bir tarif http://www.soframiz.de/kahvalti/receller/murdum-erikli-murver-receli/

26 Comments:

  • Oya hanım Oya hanım,
    Şu mürver cennetinin anahtarını bana da verseniz, ben de biraz çiçeğinden edinsem? :-)
    Portakal mevsimi geçmeden, mürver çiçekli portakal reçeli denemenizi önereyim, nefis oluyor.

    By Blogger EKMEKÇİKIZ, at 15 Mayıs 2010 17:44  

  • oya oya mürver nedir bilmeyenler var bu dünyada!

    bir de ziraatçıyım diye geçinir üstelik

    sevgiler

    By Blogger Handan, at 15 Mayıs 2010 17:47  

  • Hiç denemediğim bilmediğim bir tat oldukça meraklandım.

    Kekin fotoğrafı beni dürttü şimdi mürverim yok ama geri kalanıyla bir şeyler yapmalı derhal :)

    By Blogger ruhdagı, at 15 Mayıs 2010 17:47  

  • Ah Annoya'm, çok merak etmişimdir mürverin reçelini, şurubunu. İzmir'de bu ağaç acap var m'ola?
    Bu arada son fotoğraftaki fincanın diğer yanı da "apple" yazısını ve elma resmini içeriyor değil mi?1997'de üniversiteyi kazanma hediyemdi kendime onun gülkurusu-krem rengi olanı.Yurt, öğrenci evi, şehir içi şehir dışı taşınmalar... Son taşınmamda arkamdan ağlayan çok sevdiğim bir öğrencime hediye ettim en son.Onun keyif fincanı hala. Eski bir dostu görmüş gibi oldum, bir fincanın içi boş da olsa kırk yıl hatrı var galiba.

    By Blogger asmira, at 15 Mayıs 2010 18:03  

  • Sevgili Ekmekçi, geçtiğin yerlerde yollarda da olabilir mürver ağaçları. Biz yıllardır bu mürver meselesini yazışırken, "Amanııın burnumun dibinde mürver ağacı varmış da görmüyormuşum," diye hayıflanan çok oldu! Ayrıca www.mineflora.com veya sabunlarim.blogspot.com Mine ile yazışabilirsin. Ağaçta kaldıysa sana da gönderir, yoksa gelecek sene için sıraya sokar ;)
    Portakallı reçel fikrin de çok güzel, sağol.
    ----------
    Afiyetler olsun Ruh'çuğum. Geri kalanı dediğin, limonlu alkolik kek olacak anlaşılan ;)
    ----------
    Handan'cığım vallahi ben de öğreneli iki elin parmaklarıyla sayılacak kadar bir zaman oldu. Ama bundan böyle kaçırma, bulduğun yerde yapış dallarına!

    By Blogger Oya Kayacan, at 15 Mayıs 2010 18:07  

  • ben bilmiyorum mürveri, öğret bana annoyam, handan ben de onlardanım işte, mürveri bilmeyenlerden:) ne yapılır mürverle?

    By Blogger Pınar Günay, at 15 Mayıs 2010 18:12  

  • Vallahi surup komsuda pisti bana da dustu. Muthis olmus muthis..
    Cok guzel bir gundu. Seninle tanismak cok cok guzeldi.Geldigin icin tesekkurler Oyacan,cok tesekkurler.

    By Blogger Ece, at 15 Mayıs 2010 18:15  

  • Oyacan,Ağacımızda daha çiçek var..
    Bana adres yazana hemen Pazartesi kargolarım...

    By Blogger Unknown, at 15 Mayıs 2010 18:51  

  • İzmir'de mürver ağacı olmasa şaşarım Asmira ;) Belki belediyeden park ve bahçelerle ilgili bir meraklısını telefonla bulursan, sana yerini bile söyler ;)
    Evet yaaa, fincanın diğer yarısı Apple! Benimki de o yıllardan kalma, hatıra üstelik. Ben de çok severim...
    ----------
    Cadı'cık çok yazıştık çiziştik mürveri. Önce verdiğim linklere gir istersen. Elderflower olarak ararsan İngilizce bilgileri de düşecek önüne.
    ----------
    Yaşasın Ece'ciğim, sana yiyecek değil ama içecek sevdirdik sonunda! Komşu'ya selamlar, ellerine sağlık olsun. Tanışmak iyi oldu, görüşmek üzere çok sevgiler...

    By Blogger Oya Kayacan, at 15 Mayıs 2010 18:53  

  • MİNE'Sİ MELEĞİMİ OKUDUNUZ. MÜRVER ÇİÇEĞİ, İSTEYENE VARMIŞ. ZİYAN ETMEYİP BİLAHARE KULLANIM ŞEKLİNİ KANITLAYACAK OLANLAR ADRES BİLDİRİP İSTESİN LÜTFEN ;)))

    kayacanoya@gmail.com
    mineflora@yahoo.com

    By Blogger Oya Kayacan, at 15 Mayıs 2010 19:10  

  • Evet, evet. Surup yapıldı. Ailecek ba-yıl-dık. Evi kapladı kokusu mis gibi. Komşunun fikrini alamamıştık dün, şimdi okuduk, o da bayılmış.

    Bir de reçel denendi, biraz sıvı gibi, belki koyulaşır durdukca. Ama, aklım şimdi senin yaptığın o dondurma işleminde. Mineee?

    Hepinize teşekkürler, güzel bir gündü.

    By Blogger munevver, at 16 Mayıs 2010 07:56  

  • Reçelini ben denemediğim için ne desem yalan Münevver'ciğim. Aklıma gelen hafifçe jölelendirmek, yani jam değil de jelly yapmak Anglo-Saxons tabiriyle. Bunun için de minik zarfçıklarda jöle kıvamı satıyorlar yabancı ülkelerde. Bizde de var mı bir aranmalı ;) İşte bir güzel günün ardından gelen sohbet. Sevgiler çok...

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Mayıs 2010 14:02  

  • Oya hanımcığım,
    Şu jöle kıvamı için ayva çekirdeğini deneyebilirsiniz.
    Bir ayva tatlısı tarifinde okumuştum, çekirdekler hem renk hem kıvam veriyor diye, denedim, evet, öyle oldu.
    Sonra bir kısım çekirdeği de öylece kaynatıp, jöle kıvamında kavanazo koyup sakladım, bir reçelde kullanırım diye. Ayva halen bulunuyor, belki denersiniz, siz de.
    Sevgiler.
    :)

    By Blogger EKMEKÇİKIZ, at 16 Mayıs 2010 14:15  

  • Çok doğrusun Ekmekçi Kız... Sevmeyeceğim şey, mürverin o yok gibi pastel sarı~bej rengini pembeye boyamak olur. Tadını da çok etkiler bence. Nedense sadece limoni yaklaşımlarla bakıyorum ben mürver çiçeklerine. Bir de ilk yorumunda yazdığın mürver çiçekli portakal mantıklı geldi bana. Portakalı da kabuğundaki pektin jölelendirir çünkü. O sarı jölede beyaz beyaz donan mürver çiçekleri pek bir güzel görünecektir sanki gözlere :) Yaparsan portakal reçelini şu adresteki

    http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2008/01/kumkuat-reeli.html

    kumkuat reçelim mantığıyla yap. Mürver çiçeklerini, limon suyu ile kestirme aşamasında kat. Ay yine çok konuştum... Sevgiler

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Mayıs 2010 14:51  

  • Münevver'ciğime nottur...
    Çiçeklerden yana hiç tasalanma...
    Yarın ulaştıracağım sana da güzel arkadaşım...

    By Blogger Unknown, at 16 Mayıs 2010 18:33  

  • Mine'si yolma sakın bütün ağacı! Biz mürver çiçeklerinde kalakaldık, şunun bir de meyvelerini görelim, reçelini yapalım, likörünü içelim :)

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Mayıs 2010 18:41  

  • Oyacan'cım,
    Bendeki ağacın çiçekleri meyveye dönmüyor.Meyve veren farklı bir Mürver var.Ama o bizde yok.Bakacağız artık nereden buluruz diye..

    By Blogger Unknown, at 16 Mayıs 2010 20:41  

  • Aaaaaaa aaa ;(( Ya Mine'si, şu komşu bahçemdeki senin zehirli dediğin ağaç, o meyveye dönen mürver olmasın? Yani çiçeği de meyvesi de tıpkısının aynısı gibi duruyor bana yıllardır. Ay valla yiyeceğim yakında, ölümüm mürver yolunda olacak... Dur yarın yine bir resmedeyim de göndereyim sana

    By Blogger Oya Kayacan, at 16 Mayıs 2010 21:49  

  • Reçelini çok severim ama yapmak hiç kısmet olmadı, çok kıskandım şimdi.
    Sevgilerimle

    By Anonymous Adsız, at 16 Mayıs 2010 23:09  

  • Mine'si sabah baktım ne çiçeği var ağaçların ne de meyvesi. Bu yılı böyle geçirecekler demek ki ;) Anladılar mı ne, bir halt karıştırıp hayatıma kastedeceğimi!!!?

    Mürvere dair tıbbi bilgiler:
    http://www.dogaltedavi.net/f92/murver_holunder_sambucus_nigra-3960/

    Biraz daha surf ve de görülüyor ki 20 kadar çeşidi varmış.
    ---------
    Pınar'cığım şu senin sapları tepesinde yaprak sarmaların var ya... İçi değil yani o sarma şekli ;) Bir üşenmesem de yapsam, fotoğrafını duvara asarım valla...

    By Blogger Oya Kayacan, at 17 Mayıs 2010 09:07  

  • Aynen ben de senin gibi düşündüm Oya. Bazı reçellere ayva ya da elma püresi koyuyorum, pektininden yararlanmak, dolayısıyla az şeker kullanmak için. Güzel bir kıvam elde ediliyor böylece. ( Zinnur'cum senden öğrenmiştim ) Ama bu reçel tarifinin aslında, senin dediğin gibi reçel şekeri ve elma suyu kullanılmiş.( Özgül ve Hanife ) Ben o paketçiklerden kullanmadan, elma suyunu önce epeyce kaynattım, suyunu uçurdum. Sonra şeker ekledim. Sonuçta rengi o açık, doğal renk olmadı koyu oldu. Bu sabah baktım da buz dolabinda koyulaşmış biraz. Bal kıvamında olmuş. Kokusu güzeldi.Tadını beğendik.

    By Blogger munevver, at 17 Mayıs 2010 14:32  

  • oyası,
    bir portakal reçeli yaptım ki,
    ağzına layık...
    ben de istesem
    mürver çiçeğinden...
    bi de selam göndereyim çiçek kokularından...

    By Blogger carpediem, at 18 Mayıs 2010 15:11  

  • Münevver'ciğim, olayı pek takibedemedim. Kıvamsız mürver reçeli miydi bu şimdi bal kıvamını bulan?
    ----------
    Dur bakalım Dilara, Mine'si galiba okumadı seni. Heeeeey Mine'si, mürver çiçeği kaldı mı mürver çiçeği...;))

    By Blogger Oya Kayacan, at 19 Mayıs 2010 19:19  

  • Dilara'cığım, Mine'si şöyle demiş,

    "Oyacan,
    Ben ona cevap yazdim, bana adres gonder dedim. Adres yazmis ama telefon numarasini yazmamis.. Telefonunu da yaz dedim 2 gundur cevap gelmedi.Agactaki son cicekleri de onun icin topladim.Buzdolabina koydum bekliyorum..."

    Elini çabuk tut Dilara, mürverlerin içi geçmesin :((

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Mayıs 2010 10:03  

  • mürver konsantresi almıştım İKEA dan... bzen sodayla sulandırıp içtik bazen suyla...

    Ececim söz etti O günden... keşke olabilseydim orada dedim...
    şeşnin dibinde kalan tortuyu ne yapsam derken fikir geldi işte keeeek , kek yapıcam bu gün...

    By Blogger laleninbahcesi, at 21 Mayıs 2010 09:32  

  • Benim kızların yaptıkları şerbetler IKEA'nınkinden çok daha güzel!
    Bir daha sefere birlikte gideriz Lale'ciğim.
    Keki afiyetle yer, kulaklarımı çınlatırsınız tamam mı?

    By Blogger Oya Kayacan, at 21 Mayıs 2010 09:38  

Yorum Gönder

<< Home