Kedili Mutfaklar

Pazar, Mayıs 02, 2010

Bir parçacık somon nelere kadir...


Sadece 250 gramdı. Muhtemelen, bana sıradan bir ızgara somon akşamı yaşatmaya hazırlanıyordu. Oyssssaaa, gönlümde yatan balık köftesi halâ yapılmamış ve yenmemişti. Balık köftesi düşündükçe ben, aklıma fakir düşlerim düşer. Ben kaçarım balık kovalar, sonuçta ne yapılır ne de pişer.

Levent Nisbetiye'de bir bahçe katı, kirası zor ödenen... Ödenemediğinde zamansız çalan kapılardan ürkülen; açıldığında, hemen ardında ev sahibi beliren...

Kedi Panço'ya verilecek ciğerin hesabı yapılan...

Fitilli soba Aladdin üzerinde tencere kaynayan...

Ne de mutlu ki bana bir dostum var, dostlar başına. Komşum Bedia Muvahhit. Konuşuyorum, danışıyorum, çok iyi anlaşıyorum. O gün de gidiyorum ona, yüreklendirilmeye, "Büyükannem Estreya gelecekmiş," diyorum, "yemeğe alıkoyabilseydim keşke." Bedia'cığım anlıyor ki evde ne ot var ne ocak.

Birer kahve içimi sonrasında eve bir kocaman palamutla dönmüştüm. Aldığım talimatla köftesini yaparak bereketini artıracak, yanına da makarna haşlayacaktım.

Balığın köftesinin hikayesidir işte, gönlüme yazılmış. İçinde sevgi yokluk dostluk üzüntü mutluluk, ne arasan vardır ve velhasıl; göz ardı edilecek bir anı değildir, hiç olmamıştır.


Tamam, açılın az şöyle, kederden mi neden bilmem somon köfte yapmak istiyorum. Köfte olsa sadece iyi, köftelerden de kadınbudu köfte olacak; içinde yeşillik olarak asma yaprağı bulunacak. Asma yaprağı balık tadına pek yakışıyor. Ben de yaprak yaprak, katıksız yiyecek kadar seviyorum üstelik.
İki avuç pirinç tuzlu suda haşlanıyor, diğer hazırlıklar da tamam hemen hemen.


Şu mutfak aletlerinin en kralı olan bızztt, pirinç haşlanana kadar olayın geri kalanını hallediyor zaten. Bir baş soğan ve 2 diş sarmısak, 8-10 yaprak ve somon parçası ayrı ayrı bızzztlanıyor. Altı çorba kaşığı pirinçle bir yumurta sarısı ekliyorum, tuz ve biberini çekiyorum, limon kabuğu tırtıklıyorum.


Yumuşak köfteler oldular biraz, olsunlar önemli değil. Kızartmadan önce buzdolabında bekler, toplarlar kendilerini.


Artan haşlanmış pirinç ve yoğurduğum malzemeden özel bir lezzet daha çıkar mı, çıkar. Katılırlar birbirlerine, sızmalanıp da azıcık başlanırlar ufak ateşte çevrilmeye. Risottomsu gibi bir sonuç alınacak az sonra, ha gayret; varsa azıcık beyaz şarap, yoksa üç beş damla elma sirkesi.


Yapraktan yatak serdim tabağın bir yanına. Yuvarlandı yattı üzerine risottomsu. Limon kabuğu hem lezzet hem süs, bayılıyorum. Kaba kaba biberleri de çekiyorum.



Akşama kızarıyor köfteler. Otlu sarı mercimek salatasıyla bir yakışıyor, iki yakışıyor. Pek yakışıyor.

Büyükannem Estreya, palamut köftelerimi nasıl da beğeniyor. Kaç köfteye kadar bereketlendiyse artık, sade suya makarna yanında o yiyor, ben yiyorum, koca yiyor.
Çekilen acılar
da canım, gün olup geçiyor.
Tabii Bedia'cığıma da götürmüştüm.
Hayal meyal aklımda köftemi beğenen yüzü.

16 Comments:

  • Bu yazıya sert bir rakı içilir ancak. Ve hüzünlenilir...

    By Anonymous Alev, at 2 Mayıs 2010 23:23  

  • Somon filetosunu fırında pişiriyorum. Çıktıktan sonra, ince kıyılmış sarmısak, maydanos karışımını zeytinyağı, limonla harmanlayıp üstüne bolca koyuyorum.
    Çocuklar artık alıştı bu tada. Bu defa sizin köftelerden yapacağım. Bakalım artık sonuca...
    :)

    By Blogger EKMEKÇİKIZ, at 3 Mayıs 2010 07:52  

  • Değil mi Alev ;)
    ----------
    Ne güzel, ne hafif olur Ekmekçi Kız. Çocukların köftelere de hayır diyeceklerini zannetmiyorum. Ne köftecidir onlar yok muuu? Hattâ zararlıların hepsi bir arada olsun, deyip patatesi de kızartsan yanına. Benim aklım kaldı ama artan köftelerim var, kısmetse patatesle de yenecek.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Mayıs 2010 11:12  

  • canım oya hanım, bu ne içli, bu ne muhteşem yazı böyle. ben sizin yemek tariflerinizde dünyayı, dünyadaki edebiyatı, tarihi, felsefeyi her şeyi buluyorum... sadece bundan değil bu kadar çok sevmem... bu dünyada böyle varolabilmiş olması bir insanın... ne bileyim, çok şaşırıyorum, çok sevgi doluyorum, burdan çıkınca çok iyi bir insan oluyorum.

    bu köfteden yapacağım ben de. asma yaprağı konusunda arçil'in damak tadı ne der, biraz şüpheliyim, ama bakalım işte.

    kocaman sevgiler.

    By Blogger endiseliperi, at 3 Mayıs 2010 14:39  

  • Yaşanırken hiç dinmezmiş gibi geliyor insana... Oysa, çekilen acılar, gerçekten de; gün olup geçiyor... Yüreğine milyon kere sağlık Annoyam, tam da o şefkat dolu, yük dolu, sevgi dolu kalbinden öpüyorum seni... Köfteni es geçmeme imkan yok elbet, her zamanki gibi, yine yaratmışsın maşallah... Fikrine, elceğizlerine sağlık, sana da, bize de afiyetler olsun artık...

    By Blogger dgül, at 3 Mayıs 2010 17:00  

  • şimdi ne diyeyim ben bilmem ki, "balık köftesi" meselesini aşmış bu yazı canımcım, derinlere gidilmiş çok, kederlendim ben de ama evde somon yok, ne yapsam ki?

    By Blogger Pınar Günay, at 3 Mayıs 2010 23:22  

  • Peri'ciğim, asma yaprağı sadece bir fantazi olarak kalsın bırak, sen Arçil'in sevdiği yeşilliklerden koy içine. Bir de ben hata yaptım, sırayla un, yumurta sarısı ve galeta ununa batırarak kızarttım. Un ve yumurta ikilisi yeterli olacaktı halbuki. Saçakları oluşmadı yani kadınbudularımın galeta kaplaması yüzünden! Çocuklar bu köfteyi 'saçaklı köfte' diye çok severek yerler oysa...
    Her zamanki gibi ince ruhlu, tatlı dilli Endişeli'sin :)
    ----------
    Sevgili Demet, bu blogla birlikte *almak isteyene* mutfakta el veriyorum gibi geliyor bana. Hadi eline güvenemedi diyelim, fikrine düşüyorum. Ellerle fikirler birleşiyor sonra mutlaka bir yerde... Hepimize afiyetler olsun.
    -----------
    Somon evde olduğu zaman yaparsın Cadı! Tarifinde iki dirhem keder katılır filan da yazmıyor bu köftenin. Neşeli bir gününe denk düşer belki ;)

    By Blogger Oya Kayacan, at 4 Mayıs 2010 10:33  

  • Yine çoşturmuşsun mutfağını inceden, inceye Oya'cığım..Alev hanıma katılıyorum bende.)


    Sevgiler benden sana tatlılar tatlısı..

    By Blogger Damak Tadı, at 4 Mayıs 2010 14:42  

  • off ki ne off... bir çok sebepten: karnım açken senin blogunu okumamalıyım öncelikle... gözümü döndürüyor resmen... Sonracıma, çok güzel tavuk köftesi yaparım ben, bir kez da balık köftesi deneyim demiştim, somondan hem de, ama olmamıştı (vıcık vıcık bir kıvamı, bızlanınca asla birbirine yapışmayan somonlar vb) ve üzülmüştüm. bu yazıyı görünce "hah işte, Sevgili Anoya bu iş için en kral tarifi verecek" diye. Hakikaten öyle oldu, olmasın da, benim açgözüm yine de doymadı: Acaba Anoyası Başak kuluna bir de pirinçsiz somon (ya da balık) köftesi tarifi verebilir miydi? "Bızztlanmış olan Somonları köfte halinde bir arada tutan yegane unsur pirinç olmasa gerektir" diye düşünmüştür Başak zira (yaptığı hatanın sebebini hala bilemediğinden). Bir de o kızartmadan çok ızgara sever, acaba Anoya bir sefer de ızgaralık balık köftesi öğretir mi şu acemi ahçıya???:))

    By Blogger Basak, at 4 Mayıs 2010 18:15  

  • Eh hadi bakalım, rakı satışları artsın. Alnımızın akıdır rakı be Gül'cüğüm ;)
    ----------
    Başak'çığım, kendi özel tarifimi yapmam zaman alır, kafadan da atıp yazmayayım şimdi. Balık köftesinin esas tarifi şu:

    http://www.yemek-tarifleri.gen.tr/lezzet/kofteler/balik-koftesi.php

    Bizim zamanımızda iki ciltlik bir yemek kitabı vardı, hepimiz kolumuzun altında o kitaplarla gelin olurduk ;)) Ekrem Muhittin Yeğen'in. Birinci cildi kimbilir hangi ülkede, hangi evimde kalmıştır ama orada verilen balık köftesi tarifinin kafama yazılı olanı bu tarifle tam çakışıyor sanki.

    Palamut, köftesi yapılacak balıkların içinde en lezzetlisi ama ayıklaması zor. İlk ve tek denememden beri bu zorluk aklıma yerleşip kalmış. Gördüğün gibi balığın önce haşlanması gerek. Tahminimce somon da çok kısa bir haşlama işleminden geçer, iyice süzülüp kurulanır ve ekmekle yoğurulursa daha sıkı olur köfteler. Hata olmamakla birlikte, yaptığın köftenin tutmayışı bundandır. Ben de zaten buzdolabında bekleterek başardım o işi. Hatta kısa süre dondurucu da olabilir. Yoksa da kaşıkla kızgın yağa döküp mücver gibi kızartacaktım. Burası bir deneme mutfağı. Yanıldıkça çare bulmak, lezzetten ödün vermeden işi kurtarmak gerek.

    Sana ızgara balık köftesi yapacağım söz, gözüm aklıma uyan bir balık keser kesmez ;)

    By Blogger Oya Kayacan, at 5 Mayıs 2010 11:37  

  • Ben geçenlerde somonun fırında sebzeli pilakisini yapmıştım.Pek de güzel olmuştu.Ama akıl edip fotosunu çekene kadar yedik bitti.Bloğa basamadım yani.
    Ama somonbudu köfte mi desek hımmm..Niye olmasın.En kısa zamanda denenecek.

    By Blogger Nenoni, at 5 Mayıs 2010 19:30  

  • Teşekkür ederim, sen yapana kadar bu tarifi denemeye çalışacağım.

    By Blogger Basak, at 6 Mayıs 2010 17:49  

  • Büyükannem Estreya ne derdi, "Yaparsan olur!" Enfes olmuştur eminim Nenoni'ciğim.
    ----------
    :) Başak...

    By Blogger Oya Kayacan, at 7 Mayıs 2010 09:33  

  • Sevgili Oya, Bedia Hanim yillar sonra tarifinin boyle paylasildigini gorse duygulanirdi herhalde. Kadinbudu kofte cok sevdigim icin bu tarifi yapmam lazim simdi.

    By Anonymous Mine, at 9 Mayıs 2010 04:42  

  • harika bir tarif olmuş. çok orjinal. eline sağlık.

    By Blogger Mimosa Café, at 18 Mayıs 2010 12:22  

  • Denedin mi Mine?
    ----------
    Teşekkür ederim Ebru...

    By Blogger Oya Kayacan, at 19 Mayıs 2010 12:06  

Yorum Gönder

<< Home