Kabak doldurması, şık gureba sofrası
Paketin dibinde ince bulgur kalmış, tüketelim. Şok'taki benim sarı oğlan, bir liraya kabak tavsiye ediyor; alalım. Kilosu 5.5'tan 3.5 liraya düşmüş, aportman görevlimiz İsmail kuru soğana çeyrek altın diyor; az kullanalım. Taze soğanların taptaze kulaklarını tabii ki atmayalım, bol bol faydalanalım.
Şimdi zeytinyağlı kabak dolması yapalım bir nevi. Kabaklar tırtıklansın, ortadan ikiye bölünsün, dipleri ayakta duracak şekilde düz kesilsin. Üst taraftan oyulsunlar ama altları delinmesin, kapalı kalsın. Kırmızı iki çarli tencerenin rengi olsun, tepeleri alınıp çekirdekleri çıkarılıp doldurulmaya hazırlansınlar.
İç yapıyorum. Vaziyet şöyle ki; bulgur, kuru soğan, taze soğan kulakları, limon kabuğu, sarmısak, baharatlı deniz tuzum, top biber çekmesi, taze dağ kekiğim ve dereotu öyle veya böyle harmanlanıyor.
Sonra da oyulmuş dışlara karıştırdığım içi doldurdum. Sızma, limon suyu, yeniden tuz biber ayarlaması, ağız tadınıza hitabedecek son rötuşlar...
Tencere dibinde iki üç parmak duracak kadar su. Öyle ki, sıkıca kapatılmış üstü ve harlıca açılmış altı ile, fokurdamasından on dakika kadar sonra kapatıyorum doldurma tenceresinin altını. Yine sıkı kapaklanmış olarak buharında bırakılıyor bir süre.
Benim iç arttı. Bulgurunu kabartıp haşlanmış kuru fasulyeye kattım. Bol maydanoz ve taze soğanı dibine serip nar ekşili sızmayla karıştırınca...
Gureba sofrası dedikti ama bunun yanı masraf açar adamın başına.
Rakısız olmaz.
13 Comments:
Rakısız olmaz inan Oya'cığım..Yanına da şöyle istavrit kızartması çıtırından..Ohhhhh sefan olsun..))Ay aman ben dolmaya yorum yazacakken, sayende canım rakı balık çekti..))
Kısaca dolmaların harika,fikrin ise şahane olmuş canım..Afiyet bal şeker olup yarasın tatlı kadın Oya'cığıma..))
Öpüyorum canım seni..
By Damak Tadı, at 15 Nisan 2010 15:54
benim de bu aralar kabak,patlıcan ve kırmızı biberleri şakşuka yapasım var. ev yoğurdu var nasıl olsa bir güzel sarımsaklanırlar. olmaı mı ?
:)
By nalan, at 15 Nisan 2010 16:28
Bulgurlu dolmaya kıyma da çok yakışır, tavsiye ederim. Ayrıca limon kabuğu fikrini pek bi sevdim.
sevgiler..
By Naile, at 15 Nisan 2010 17:00
Bu dolmayı ilk fırsatta deneyeceğim. Okadar güzel görünüyorlar ki. Ama en güzeli mutfağınızdan gelen mutluluk kokusu.
By hüznün tadı, at 15 Nisan 2010 17:44
Dur be Gül'cüğüm, o yarın. İstavrit, çoban, rakı, Kandilli... Bugün bugündür..., dolma değil de doldurmam vallahi muhteşem. Bulgurlu piyaz da öyle. Balık yasağı yakın, ihmal etme rakı artı çıtır istavrit faslını, elini çabuk tut.
----------
Sarmısak nereye girse ben varım Nalan. Yap valla...
----------
Naile'ciğim, kıymalı olanını ben sıcak yerim. Bizim aile mutfağımızda pirinçle yapılagelmiştir hep. Bu zeytinyağlı dolma, soğuk. Ben bir de işkembelisini yapmıştım. Nefisti. İlgini çekerse işte link:
http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2007/06/ikembe-ikembe-i-kbradan.html
Dur senin dediğini de yapalım bakalım bir ara. Teşekkür ve sevgilerimle.
----------
Hüznün tadına varanlardansan eğer, mutluluk her yerde. Eminim senin mutfağında da vardır o koku. Sevgiler.
By Oya Kayacan, at 15 Nisan 2010 18:54
Oy annoyacığım..
Çökerim ben böyle gureba sofrasına wallahi de billahi de:)
Elcağızlarına sağlık...
By Şirin, at 15 Nisan 2010 22:33
Sevgili Oya, Ne kadar zeytinyagi kullaniyoruz bu kadar kabaga? Cok Selamlar.
By Mine, at 16 Nisan 2010 01:01
Ben de gün içinde tadına baktıktan sonra akşamı dar ettim Şirin'ciğim. Bir de oturdu lezzetler, tavsiye ederim. Rakısıyla tabii ;)
----------
Mine'ciğim, fazla değil ama ölçüm yok malûm. Diyelim ki, suyuna yarım kahve fincanı. Her bir kabağın içine de birer çorba kaşığı. Bol sulu koca bir limonu da kabakların hem içine hem de suyuna ekledim.
By Oya Kayacan, at 16 Nisan 2010 10:29
İlk okuyuşta ne anladım biliyor musunuz sevgili Annoya, "kabak dondurması" anladım! Bir dondurma delisi olarak nasıl heyecanlandım, o da nasıl oluyormuş diye...
By metin, at 18 Nisan 2010 14:29
Mutfakta Annoya işleri hiç belli olmaz Metin'ciğim. Az şekerli, bol kremalı, uçuuuk bir narenciye tadı ilavesi, al sana kabak dondurması. Dile benden ne dilersen ;)
By Oya Kayacan, at 18 Nisan 2010 15:22
Uffff... siz bir harikasınız. Çok yaşayın, tatlı tatlı yaşayın sevgili Annoya.
By metin, at 18 Nisan 2010 23:19
ben bu tarifi çok sevdim, pirinçli oluyor da bulgurlu niye olmasın? Dün akşam ben de özel olarak filizlendirip haşladığım nohutla , migrosta ilk kez görüp aldığım yonca filizlerini karıştırdım, çok ruhani bir yemek oldu söylemesi ayıp.
By Basak, at 20 Nisan 2010 12:13
Hah Başak denedin demek yonca filizini. Bir moda bir moda yonca ve türevlerini (!) yemek. Hatta TV'de o kanserci adam var hani, diyordu ki, "Yoncayı kökünle sök iyice yıka ye." Ben de, "Yaaa," dedim içimden, "hayvancıklar bile yaprağıyla yetiniyor, bize kökünü de yediriyor adam." Şeeey Başaak, RUHANİ YEMEKLER adında bir yemek kitabı henüz basılmış değil bildiğimce. Yazık ettin vallahi, biri yazacak bunu bak gör ;))
By Oya Kayacan, at 20 Nisan 2010 13:00
Yorum Gönder
<< Home