Kedili Mutfaklar

Pazartesi, Temmuz 24, 2006

Et kokar tuz çare, tuz kokar ne çare

Pansuman / "aman doktor bir çare"

Gazete okuyorum. 77 yaşındaki kimsesiz Ali Şahin'i hastaneye kaldırmışlar, Kayseri'nin Yahyalı ilçesinde, 45 gün kadar önce. Adam yatağından kalkamayacak kadar ağır hasta, hastaneye de komşuları getirip bırakmış zaten. Yahyalı Devlet Hastane'sinde bir doktor yaşlı adamın koktuğunu tespit etmiş. Başka hastalar rahatsız olmasın diye tutmuş, pek de şuuru olmayan hastayı kan alma odasında yatırmış. Buraya kadar iyi gibi. Gibi diyorum çünkü garibimi bir temizleyip paklayıp da doğru dürüst bir odada yatırsalardı daha makbulümdü. Neyse... Derken Ali Şahin'in yattığı oda, Kızılay'ın kan alma ekibi için gerekiyor. Bu durumda Başhekim Ali Temizyürek odaya giriyor ve bakıyor ki ne görsün? Otuzaltı saat boyunca o odada unutulmuş olan Ali Şahin sizlere ömür.

Kayseri sağlık müdürü Dr. Kadir Çetinkara, hastane odasında unutularak ölen hasta ile ilgili idari soruşturma başlatmış.

Türkiye'de bu da oldu, diyor Hürriyet
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4804554.asp?m=1&gid=69&srid=3041&oid=3

13 Comments:

  • Aynen babami bu sekilde buldum. Cuma günü Cesme acilden, Izmir Yesilyurt devlet hastanesine getirmisler. Tüm kontroller yapilmis (cünkü tanidik doktor arkadaslara rica etmistim telefonla), seruma baglanmis ve birakilmis. Ben ancak pazar günü gidebildim ve onu bu halde buldum.
    Hergün televizyona cikip diger ülkelerdeki müslüman kardeslerine aciyanlar, nutuklar atanlar, yarim saat devlet hastanelerine girsinler, bir hastayi asansör bulup baska bir kata cikarsinlar, bir seyler yapsinlar... orada cile cekenler müslüman degil mi? Hastane kapisinda taksiler öyle bir park etmis ki giris yolu bulunmuyor, kadinin biri sendeleyip, düstü. Onu koluma takip iceri götürdüm, basi da tam onlarin istedigi gibi kapaliydi. Insanlik görevlerini yerine getireceklerine düsmanlik ekiyorlar, hem de Allah adina!

    By Blogger tata, at 24 Temmuz 2006 16:33  

  • Bizler hep zannederdik ki nasir ayaklarimizda calisan ellerde olur diye!....
    Kalplere kadar nasil ulasti hala anlamis degilim.
    Yasami tipki Dünya ya benzetirim.
    Yuvarlak; basladiginiz noktaya istesek de istemesek de tekrar ulasiriz.
    Bu arada yaptigimiz iyi veya kötü her sey bu yuvarligin icinde gene karsimiza cikacagini bir bilebilsek!...
    Bilmeden kendimizide korumus oluruz saniyorum.
    Saygilarla.

    By Blogger ERDIL, at 24 Temmuz 2006 16:56  

  • ...bu yazıyı bir kişi daha okumalıydıki..bundan da güzel bir hikaye çıkardı kesin...müteveffa yazar, Aziz Nesin ..:))

    By Blogger birisinin yeri, at 24 Temmuz 2006 22:10  

  • Tata'cığım, hastaneler konumuz derin yaramız. Ne edecekler, nasıl edeceklerse çözülmeli bitmeli artık. Sağlıktan önemli bir sorun yok ama politikacılar bu konuda da sadece konuşuyorlar. Yapılacak, edilecek, cekcekcek, cakcakcak...

    Yok efendim çıkmıyor. Çemberin bir noktasından başlayıp, dilediğin kadar kötülük edersin, milletin başına bela olursun; aynı noktaya ulaştığında herşey yanına kâr kalmış olur. Öbür tarafı bilemem. Benim Allahım dünyada.

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Temmuz 2006 22:26  

  • İçimi yaktın be Bacaksız. Bir de merak ettim, neresidir bu akşam 10'da çağrılıp da sabah gelen ambülans hikayesinin geçtiği yer. Hani o Allah'ın unuttuğu yerlerden biridir desen keşke...

    Sevgili Baver, yaşadığım her anda Nesin Hoca'ya atfedecek bir nokta yakalıyorum. Bazı içim katılıyor gülmekle ağlamak arası kriz geçirmemek için kendimi sıkarken...

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Temmuz 2006 22:33  

  • Sabah gazeteyi okuduğumda elim yazmaya gitti. Ama hangi biri için yazacağımı bilemedim. Dizilerde gördüğü gibi giyinmek istediği için abisi tarafından öldürülen, sonra da "sınırı çok aşmıştı" denen kızcağız için mi, bu odada unutulan kimsesiz, tek başına kimbilir hangi şekilde ölen amca için mi, "keneyi israilli turist kadınlar getirdi diyenler" için mi? Tutuldum, yazamadım.

    Selamlar,

    By Blogger celerone, at 25 Temmuz 2006 10:23  

  • Bu haberi okuduğumda, bu ülkenin insanı olmaktan utandım:(
    Hep bu kadarı da olmaz diyoruz , bir bakıyoruz ondan bin beteri bile oluyor.Bu kadar güzel bir ülkede, bu kadar imkanları,kaynakları,avantajları çok olan bir ülkede ne yapıp edip en aciz, en berbat durumlara düşebiliyoruz ya ne söylense boş...

    By Blogger zeyno, at 25 Temmuz 2006 14:38  

  • "Enseyi fazla karartmayalım," mı desem şimdi, sevgili Celerone ve Zeyno? Yoksa yükseltelim avazlarımızı, birlikten kuvvet doğar mı?

    By Blogger Oya Kayacan, at 25 Temmuz 2006 21:17  

  • Nerde yükseltiyoruz avazlarımızı? Kendi kendimize bağırdıkça adımız deliye çıkıyor! Gerçi alem akıllıysa ve durum buysa varsın deli desinler! Biz yalnızca burada kısa kısa dert döküyoruz... Devran yine birilerinin istediği gibi dönüp duruyor... Mucize bekliyoruz! Gökten inecek ya!

    By Blogger Şirin, at 26 Temmuz 2006 10:08  

  • Kızma Şirin'cim kızma. Lafın gelişi işte! Mucize indi zaten, yeni ortadoğu projesi hayırlı olsun...

    By Blogger Oya Kayacan, at 26 Temmuz 2006 10:33  

  • Kızmak mı? Aman hocam; ne haddime! Yalnızca "bi şey yapmalı" sloganından sıkıldım... Hiç bir şey yapmamalı mı acaba daha doğru?

    By Blogger Şirin, at 26 Temmuz 2006 10:37  

  • Hiç sıkılma bu deyimden, "bişeyler yapılmalı". Hem istersen komplo teorisi de diyebilirsin Şirin ama bence aramızda dertleştiğimizi zannederken aslında uzaydan bile izleniyoruz:-))((

    By Blogger Oya Kayacan, at 26 Temmuz 2006 20:35  

  • Fantastic post, Do you don’t head only use this article together with
    my own ebook review.
    My page ; Public Record

    By Anonymous Adsız, at 24 Aralık 2012 02:00  

Yorum Gönder

<< Home