Turşunuzu değiştirin...
Turşu lezzetleri, dışarıdan alındığında aşağı yukarı aynıdır. Son yıllarda bir de turşu kurma suları satmaya başladılar, kocaman plastik varilimsi kavanozlarda, ki evde yapılanların da lezzetleri şaşmasın, aynı gibi olsun. Poşetlerde satılan 'turşu kur' malzemeleri de vardı zaten.
Sade turşu işinde mi bu ağız tadı birliğini itelemek mutfaklara. Gitgide bir tek düzeliğe alışıyor mutfaklar ki sormayın gitsin.
O bakmaya tahammül edemediğim, poşetlerde tatlı reyonları mesela. Alıyor insanlar ve diyelim ki krem şokola yapıyorlar, hep aynısını yapıyorlar, her evde aynı lezzeti yiyorlar, başka lezzette bir krem şokola bilmiyorlar...
İyi bir şey midir, hep aynı lezzeti yemek, herkesle aynı ağız tatlarını paylaşmak? Bana kalırsa mutfağın en acıklı halidir. En, "Vaaah vaaaaaah, bu da sofraya konacak şey mi?" durumudur.
Hani o anneanne/ anne mutfağından lezzetlere, saray ve yöre mutfaklarının gelenekselliğine açık olan, keyif alan ağzım dilim damağım bir tarafa; yeni yeni mutfak icatları çıkarmaktan başka bir işe yaramayan ben bir yana, bugün sözüm turşuya.
Körpecik salatalıklar, içinde istediğim gibi baharat, arnavut, sarmısak, defne yaprağı, dereotu dalları, biberiye..., o gün canımın çektiği neyse o, koyarım içine. Ağzıma göre tuz ve bol limon suyunu kaynayıp soğutulmuş suda karıştırıp dökerim üzerine... Buzdolabında bekletirim sonra.
Buzdolabı meselesinin nedeni Jorj'dur. Jorj, Atlas Sineması'ndan Küçük Sahneye giren geçidin karşısındaki Kulis'i işletirdi, fiiiidir tarih, sormayın şimdi. Sonra Nişantaşı Jorj'u açmıştı. Yıkılırdı o zamanlar Nişantaşı'nda bir Ziya bir de Jorj. İşte salatalığı buzdolabında, hatta acilen buzlukta turşulaştırmayı ben Jorj'dan öğrenmiştim.
Toprağı bol olsun.
Siz de değiştirin turşunuzun lezzetini. Yiyenler farkında olsun.
----------
Günün pansuman eki / Kafanızı da değiştirin
www.kedilimutfaklar.blogspot.com olan ben Oya Kayacan, yazı ve resimlerimin www.gurme.net tarafından çalınarak yayınlanmasına şiddetle karşıyım.
Bu hırsızların taraflarından biri çıkmış demiş ki, "Bloggerların alt yapıları açık, dolayısıyla çalmak serbest."
Yanıtımı benim pansumanımla vereyim. Hafif kadına (!) tecavüz (!!!) de serbest ya hani.
7 Comments:
Oya hanım;
Ne güzel bir yazı olmuş. Lisedeyken herkes aynısını giyiyor diye ayakkabısının tekini kahverengi tekini lacivert giyen, okula alınmayan birisinin kafasına soktuğunuz şeye bakın şimdi...
By Devletsah, at 17 Ekim 2006 11:16
sabah sabah canim tursu cekti desem...buralarda da bulamam ki boylesini. Biz İngiltere'ye geldik Annoyacim. Buradaki "prepared meal" reyonlari da bizi kara kara dusundurtuyor, nolacak bu İngilizlerin hali diyoruz markete gittikce ;)
By Isil Simsek, at 17 Ekim 2006 11:41
Ben de kendim yaparım turşularımı, sevmem hazır turşu tadını. (Cihangir turşucusu da olsa!!!)
By Adsız, at 17 Ekim 2006 13:28
Hay ağzına sağlık... Ne güzel anlatmışsın anlayana... Ben de hiç haz etmedim ama denemedim desem yalan... Kedinin başına ner gelirse meraktan gelir ya! Ben de bigün aldım o dr'lu paketten... Yaptığım turşuda yenmedi... Çöpe yapmışım turşuyu... Bu iş de bir sanat... Her insanın yemeğinin tadı nasıl farklıysa turşu da tatlısı da farklı olmalı di mi... Üstelik o hazır tatlılarda kullanılan tatlandırıcıların ne olduğunu da bilmiyoruz açık açık... Ben pding ya da muhallebi yaparken içine koyduğum şekere bakıyorum da poşetle aynı gram kadar gibi... eee nerde bunun unu nişastası vanilyası kakaosu... Birileri bizi fena halde kafaya alıyor... Bir gıda kaosu var ama kimse farkında değil... Bunu bir kolaylık hatta çağdaşlaşma(!) olarak algılayanlarda var ne yazık ki...
By Şirin, at 17 Ekim 2006 15:44
Oya Hanımine kadar canlı çıkmış fotoğraf,turşu yapasım geldi benim..
By Age35, at 17 Ekim 2006 23:38
Devletşah'cığım, okullarda başlıyorlar zaten kişiliklerini ön plana çıkarmak isteyen çocukları baltalamaya. Tek düze olacaksın. Göze batmayacaksın. Dün genç bir kız, otobüs durağında bekliyor, etrafında onlarca insan da ona bakıyor. Nedeni kızcağızın saçlarına değişik renklerde balyajlar yaptırmış olması. Dünya nerede biz nerde?
----------
Işıl'cığım yoktun hayli zamandır. Hemen gelip baktım ne yazmışsın diye. Güle güle oturun. Değişiklikler iyidir her zaman. Sorma, burası da hazır yemek satışında aldı başını gidiyor. Zaman desem, o da değil, kısacık zamanlarda herşey yapabilir insan, istesin yeter ki.
----------
Kuzen, Cihangir turşucusu deyince, geçerken suyunu içer lahanasını da yerim mutlaka. O lezzet de unutulmamalı.
----------
Kafaya gelmemek önemli olan. Vallahi Şirin, daha elimi uzatıp bir paket bile almış değilim o hazır paketlerden. Geçenlerde de birisi aşuresini methediyordu markette. Resmen kadına geri bıraktırdım. Bir de bu gibi işgüzarlıklarım var.
----------
Age 35, sen ne zaman bir yaş falan büyüyeceksin 8-)) Ben de bloglara bakarken senin gibi oluyorum, herşey ciddi gibime geliyor, ağzımın suları akıyor.
By Oya Kayacan, at 18 Ekim 2006 09:26
Herseyin tep tip yapilmaya calisildigi kesin... ama bu durumun damak zevkimize yansimasi gercekten en icler acisi durum. Bakalim daha ne kadar direnebilecegiz, biliyorum ki kizimizin da fastfood'dan nasibini alacagi gun gelecek ne yazik ki... Ne kadar erteleyebilsek kar bizim icin diyorum. Ellerinize saglik hic de tek tip olmayan yaziniz icin :)
By Papatya, at 18 Ekim 2006 15:38
Yorum Gönder
<< Home