Kedili Mutfaklar

Salı, Mart 27, 2007

Balkabaklı, safranlı pilav


Bir oldu ki, işte ben pilav buna derim, desem...

Dünyanın en pahalı baharatı za’faran için yazılmış harika bir yazı okuyordum. Renk, tat ve koku avcılarının göz bebeği olan bitki. Renk, tat ve koku özelliklerini çiçeğinde barındıran tek bitki. Anayurdu Magrip’in (Fas) Atlas Dağları.

Hemen aklıma gelenler meşhur Fas kuskusundan çıkan baş döndürücü safran kokusu, buzdolabımda duran incecik bir dilim balkabağının safranla iyi dost olabileceği, bol bademli tereyağlı pilavda devrim yapıp balkabak ve safranı da aynı tencerenin içine sokabileceğim ve son olarak da derhal kalkıp mutfağa gitmem gerektiği.

Pilav, benim ölçülerime göre bire birbuçuktan biraz fazla ile yapılıyor. Yani bir ölçü pirinci sıcak suyla ıslattıktan, iyice yıkayıp süzdükten sonra birbuçuk ölçüden azıcık fazla sıcak su ile pişiyor.

Rendelediğim balkabağı dilimini ne kadar tereyağı o kadar lezzet esasına göre
tereyağı içinde çeviriyorum. Yüksek ateşte ancak kavrulup kararmadan pişmesine dikkat ediyorum. Birer çay kaşığı safran, tuz ve şeker katarak mis gibi bir kokunun sardığı mutfakta keyiften çıldırırken bir yandan, diğer yandan da pirinci katarak çevirmeye devam ediyorum. Neler neler oluyor, tencereden çıtır çıtır, karnımdan gurul gurul sesler geliyor. Pirinç saydamlaşıyor, suyunu katıyorum ve göz göz olmasını beklerken bademlerimle uğraşmaya başlıyorum.

Bol badem, tuzsuz ve kabuksuz olsun, yine bir miktar tereyağı içinde iyice kızarsın. O arada pilav da olmuş olsun. Kızarmış bademleri yağıyla birlikte dökelim üzerine, taze karabiber çekelim azıcık, bir tutam daha tuz gezdirelim. Örtelim tencereyi şimdi tertemiz bir mutfak beziyle, kapağını da bastıralım sıkıca, demlensin.

Tel tel attırın sonra kaşığı alttan üste doğru havalandırarak.

Ben ne desem boş.

14 Comments:

  • Valla kabakla ilgili bütün yemekleri dikkatle takip ediyorum.
    Bu aradaki yan taraftaki kabak tadi resmi hareketlendirmekle mesgulüm.
    Saygilar.

    By Blogger ERDIL, at 27 Mart 2007 20:08  

  • Oya, muhtesem otesi bir tarif olmus bu. Yani elimin altinda balkabagi ve safranim olsa beni kimse yerimde tutamazdi, oyle bir yazmissin ki! Ellerine saglik.

    By Blogger zinnur, at 27 Mart 2007 23:32  

  • Cok güzel oluyor, bademli pilav da, ben evde hep yalniz yiyiyorum. Balkabagini da deneyeyim. Görünüsü harika. Safran yakisti mi balkabagina?
    Sevgiler

    By Blogger tata, at 27 Mart 2007 23:33  

  • Sevgili Erdil Bey, siz de olmasanız ben burada kabak kabak diye kendi kendime oynayıp duracağım. E hadi, kabak kemane eşliğinde döktürelim şöyle bir 8~)) Şimdiden ellerinize sağlık.
    ----------
    Peki bugün bulma imkanın yok mu Zinnur meleğim benim.
    ----------
    Tata, bademlisi bir göz bebeğimdir pilavlar içinde, diğeri de annem Selma'nın peynirli pilavı. Safran'ın keskin koku ve lezzeti balkabağının tatlısını aldı başka yerlere taşıdı. Çok lezzetli gerçekten ve tabii ki bunda tereyağı kullanımında cimri davranmayışımın da payı var.

    Herkese çok sevgiler

    By Blogger Oya Kayacan, at 28 Mart 2007 09:15  

  • Komşum yine yıldızlar saçmışsın, ellerine sağlık!

    By Blogger Margot, at 28 Mart 2007 10:12  

  • Ay ay ay... sabhın bu saatinde ağzım sulandı. Ellerinize sağlık efendim.

    Oya' cım safran çiğdem çiçeğinin bir parçası değil mi? :-)

    Bu arada bir yandan fabrika bir yandan köy koşturup duruyorum. Yakında sürprizlerimiz olacak inşallah.

    By Blogger Çiğdem, at 28 Mart 2007 10:29  

  • Bunlar da geçecek Mine'si. Duacıyım. Burada mutfak çalışıyor ayrıca. Unutulmasın lütfen.
    ----------
    Yemek yıldızlarım üstüne üstüne yağsın Margot'cuğum. Bana da senden yıldız yıldız sözcükler...
    ----------
    Crocus latince çiğdem, Crocus sativus da safran. Kardeş oldukları kesin sevgili Çiğdem. Ancak çiğdemden safran elde edilmiyor bildiğim kadar. Bizde Safranbolu safranı ile ünlü tabii söylemeye gerek yok!!!
    Anlamıştım zaten bir telaştır gittiğini senin oralarda. Merakla bekliyorum neler çıkacak ortaya diye.

    By Blogger Oya Kayacan, at 28 Mart 2007 12:39  

  • Oya'cığım,
    Kabaklı pilav muhteşem gözüküyor..
    Ellerine sağlık canım..
    Safran'ı ve badem'i olmadığında Karadeniz'in balkabaklı diblesinin aynısı inan..Sen bu konuda hepimizin pirisin hep söylüyorum ve de söyleyeceğim..
    Daha önceden sana verilmiş incir reçeli sözüm vardı fakat bu sene bizimkiler yapamadığından sana getirememiştim..İnşallah bu mevsim olurda bende verdiğim sözü tutmuş olurum canım..Bu yüzden çok mahçup hissediyorum kendimi sana karşı..
    Tekrar ellerine ve gönlüne sağlık Oya'cığım..Sevgilerle..Gül

    By Anonymous Adsız, at 29 Mart 2007 15:17  

  • Kabaklı logomuzu hareketlendiren Sevgili Hakkı Erdil ve yerine yerleştiren Zinnur Doğanata'ya sevgilerimle... Ellerinize sağlık.
    ----------
    Gül'cüğüm dur şaşırdım. Ben zaten dıbleyi blog arkadaşlarından öğrenmiştim. Hatta bizim bildiğimiz pirinçli zeytintağlılar diyordum her zaman.
    Şimdi iş sana düştü balkabaklı dıbleyi anlat ciddi ciddi.
    İncirleri de hiç takma kafana. Bir gün yerim elbet kısmetimde varsa...
    Öpüyorum ve güzeeeel bir dıble tarifi bekliyorum.

    By Blogger Oya Kayacan, at 30 Mart 2007 08:30  

  • Bu pilav cok leziz olmus. Hele de tereyag sonradan kızdırılıp pilava ekleniverince.. Yazilarinizi okuyup da agzi sulanmamak mumkun degil zaten. Bir de anneniz Selma'nin peynirli pilavina fena takildim. Bir tarif ediverseniz? Haşhaşlisi da olurmuş peynirli pilavin. Ordan kalmis aklimda. Uzun suredir merak ediyordum.
    Sevgiler,
    Funda

    By Anonymous Adsız, at 30 Mart 2007 20:12  

  • Sevgili Funda, 10 Ocak 2007'de yazmışım gravyerli pilavını Annem Selma'nın. Çok güzeldir, çooook. Bak haşhaşlı pilav da pek iyi fikir. Bir gün denerim onu da... Akıl akıl gel peşime takıl, diye dalga geçiyorum kendimle bazı. Mutfak gayya kuyusu. Biraz merakın varsa, bir de kaptırma huyun kendini, ucunu tutamıyor dalıyorsun balıklama. Allahtan zamanım az!!!

    By Blogger Oya Kayacan, at 31 Mart 2007 10:22  

  • Gereken yapilmistir Top Zinnur kardesimizde
    Saygilar.

    By Blogger ERDIL, at 31 Mart 2007 13:39  

  • biraz da tad hafizan varsa, bir de yemekle kalmayip gazel yaziyorsan o yemeklere deme artik.. ortaya neler neler cikiyor. (bakiniz:kedili mutfaklar)
    gravyerli pilavi hemen yazdim aklima. .
    funda

    By Anonymous Adsız, at 1 Nisan 2007 01:45  

  • Çoook teşekkürler Erdil Bey, el birliğiyle uğraşmak ne güzel. Şimdi düşünüyorum da kitabımızın içine, "logomuzu hareketlendiren, Zinnur ve Oya'yı kırmayıp logo çerçevesini daraltan," falan gibi teşekkür bölümü eklemek nasıl olacak acaba 8~))
    ----------
    Funda'cığım bu ne güzel tabir yahu, "GAZEL YAZMAK". Yemek tarif ederken gerekli gereksiz aklıma her geleni anlatmamım hiç bu kadar güzellikle açıklanabileceğini ummazdım. Ağzın dert görmesin be kızım...

    By Blogger Oya Kayacan, at 1 Nisan 2007 12:33  

Yorum Gönder

<< Home