Kabaklı karışık fırın sebze
Telefonda laklakladıklarım, lokanta meyhane dolaştıklarım, birlikte yola koyulabildiklerim, oturup konuşalım hele helelerine muhtaç olduklarım, anlatsa da öğrensem diye kapılarında telef olduğum dostluklar.., bir de ev sofralarına oturmaya bayıldığım dostların yeri vardır bende. Onlar tüm ortak özelliklere sahip ve de artı ağız tadını bilen sofra başı dostlarım olurlar. Gittim mi, geldiler mi sandalyelerimizi çeker otururuz sofra başına. Söz sohbet çekilir, ağızlara içmek bilinir, yemelere de doyulamazsa, bir daha kalkan kim?
Gürültülü sofralar değildir bunlar, nerde az orada keyif misalidir, karşıt olarak tam da nerde çokluk meseline...
Yine bu sofralardan birinde, yine keyifteydim işte; bol kabaklı, içinde türlü sebzeler olan bu lezzetle tanıştığımda.
Eve saldığı kokusu ayrı, sofradaki renkliliği bir başka, tadı doyumsuz bir zeytinyağlı türü.
Kullandığım miktarları hiç önemsemeden yapıyorum tabii ben. Ancak kafa hesaplarım birbirine kattığım malzemelerin birbirlerini yemesine müsaade etmiyor hiç bir zaman. Hiç bir lezzet ön plana atlayıp diğerlerine baskın çıkmıyor.
Diyelim ki hepsi orta boylarda 3 kabak, 3 patates, 2 patlıcan, 1 havuç, 1 sap pırasa, birer tane kırmızı ve yeşil çarliston, bol soğan, bol sarmısak koydum. Bunlardan pırasa ve biberleri boyuna olarak incecik doğradım. Havuçları iri rendeden, geri kalanları rendenin dilim tarafından geçirdim. Sarmısakları kıydım. Daha da lezzetlemek için biberiye dikencikleri, taze öğütülen karabiber, bir çimdik Urfa pulu, taze veya kuru kekik, fesleğen, tuz, e daha ne olsuun? Sızma olsun sızma, halisinden muhlisinden sızma tabii ki olsuuun.
Harmanlayın hepsini bir fırın kabının içinde. Pişme süresi hayli uzun. Önce folyo ile örtülüp sebzeler yumuşayana kadar kalıyor fırında, birbuçuk saat kadar 170 derecede. Sonra açık olarak kırk dakika daha, ki üstü kızarsın hafifçe, saldığı suyu çeksin. Daha az malzeme kullanarak yaptığınız daha ince bir sebze karışımının pişirme süresini azaltmanız gerekecektir tabii.
Soğuyunca işte size müthiş bir meze, rakıya da uygun şaraba da; çok lezzetli bir zeytinyağlı yemek veya. Sıcak veya ılık olarak et ve balık yanına çok yakışıyor, ne iyi etmişim de yapmışım, dedirtiyor insana.
Oturup da kalkamadığım sofralarımın yemeği oldu artık o da.
Gürültülü sofralar değildir bunlar, nerde az orada keyif misalidir, karşıt olarak tam da nerde çokluk meseline...
Yine bu sofralardan birinde, yine keyifteydim işte; bol kabaklı, içinde türlü sebzeler olan bu lezzetle tanıştığımda.
Eve saldığı kokusu ayrı, sofradaki renkliliği bir başka, tadı doyumsuz bir zeytinyağlı türü.
Kullandığım miktarları hiç önemsemeden yapıyorum tabii ben. Ancak kafa hesaplarım birbirine kattığım malzemelerin birbirlerini yemesine müsaade etmiyor hiç bir zaman. Hiç bir lezzet ön plana atlayıp diğerlerine baskın çıkmıyor.
Diyelim ki hepsi orta boylarda 3 kabak, 3 patates, 2 patlıcan, 1 havuç, 1 sap pırasa, birer tane kırmızı ve yeşil çarliston, bol soğan, bol sarmısak koydum. Bunlardan pırasa ve biberleri boyuna olarak incecik doğradım. Havuçları iri rendeden, geri kalanları rendenin dilim tarafından geçirdim. Sarmısakları kıydım. Daha da lezzetlemek için biberiye dikencikleri, taze öğütülen karabiber, bir çimdik Urfa pulu, taze veya kuru kekik, fesleğen, tuz, e daha ne olsuun? Sızma olsun sızma, halisinden muhlisinden sızma tabii ki olsuuun.
Harmanlayın hepsini bir fırın kabının içinde. Pişme süresi hayli uzun. Önce folyo ile örtülüp sebzeler yumuşayana kadar kalıyor fırında, birbuçuk saat kadar 170 derecede. Sonra açık olarak kırk dakika daha, ki üstü kızarsın hafifçe, saldığı suyu çeksin. Daha az malzeme kullanarak yaptığınız daha ince bir sebze karışımının pişirme süresini azaltmanız gerekecektir tabii.
Soğuyunca işte size müthiş bir meze, rakıya da uygun şaraba da; çok lezzetli bir zeytinyağlı yemek veya. Sıcak veya ılık olarak et ve balık yanına çok yakışıyor, ne iyi etmişim de yapmışım, dedirtiyor insana.
Oturup da kalkamadığım sofralarımın yemeği oldu artık o da.
9 Comments:
Beklerim yolunuuuu...
By Oya Kayacan, at 21 Mart 2007 11:08
Oyacığım ellerine sağlık,
Son zamanlarda yemek yapamıyorum ama heves aynı heves, hayal kuruyorum sürekli. Mutfaktayım yeni aldığım toz pembe kapaklı fırın kabına senin bu yemeği yapmışım, mis gibi de olmuş! Seramik bir fırın kabı aldım kapaklı, onda olur mu dersin? Folyom yok, olmazsa alacağım çünkü :)
By Margot, at 21 Mart 2007 14:03
Yahu Margot'cuğum, ben bugün bazı eksik ıvır zıvır peşinde Çağlayan'da geziyordum. Toz mavi ve toz pembe fırın kapları vardı TEM'in mağazalarından birinde. Çok sevdim ama hiç bir yerime uyduramadığım için almadım. Mırıldana mırıldana çıktım dükkandan... Onlardan belki de seninki. Güle güle kullan. Dediğin şekilde olur tabii, önce kapaklı sonra da kapaksız pişer mis gibi.
Sen bize mutfak hayallerini de yazmalısın 8~))
By Oya Kayacan, at 21 Mart 2007 16:10
Evet evet, aynı onlardan! Ben iki tane toz pembesinden aldım Oyacığım. Biri kapaklı biri de oval fırın kabı. Pek şekerler. Dediğin gibi yapıp kulaklarını çınlatacağım!
By Margot, at 21 Mart 2007 16:59
Oya hanım,uzun zamandan beri zevkle okuyorum yazdıklarınızı.İzin verirseniz,kutlamak isterim?tarifleriniz..bence mükemmel eylül
By Adsız, at 21 Mart 2007 18:32
Demek ağzımızın tadı tutuyor Eylül. İlgine teşekkür ederim. Mükemmel sözcüğüne bayıldıııım. Sevgilerimle.
By Oya Kayacan, at 21 Mart 2007 19:58
düşündüğüm şeyi yazıyorum;siz,kuru ekmeğe bile ekose etekli levrek lezzeti verirsiniz. eylül
By Adsız, at 22 Mart 2007 18:31
merhaba, ohh dost sohbetlerini, dost sıcaklığını, dost masalarını özledim... Şahane sebzeli bir yemek. ellerinize sağlık...
By Adsız, at 23 Mart 2007 17:43
Tekrar çooook teşekkür ediyorum sevgili Eylül.
----------
Zerrin'ciğim dostlar nerede? Yüreğimi burktun birden bire.
By Oya Kayacan, at 24 Mart 2007 16:54
Yorum Gönder
<< Home