Kedili Mutfaklar

Pazar, Nisan 01, 2007

Ispanaklı kabak dolması


Yine dayanamadım onları görünce. Hani o avuç içi gibi top top olanlar. Kabak adları bende bu kitapla birlikte daha belirginleşmeye başladı başlamasına da, bu toplara ne denir bilebilmiş değilim henüz. Bildiğim onları gördüğüm yerde yüzümü bir gülümseme alması, elleme hallerimi engelleyememem ve de hemen dört beş tane aynı çaptasını seçip alıvermem.

Onların dolapta beni beklediklerini bilmeye bayılıyorum.

İşte beş tane onlardan. İçlerini yine kedimlerin kaşığı ile oydum. O kaşık yuvarlak oyucu bir cankurtaran ama kim nerden nasıl bulabilir malûmum değil. Daha bebecikti Kimsecik o kaşık bizim eve promosyon olarak girdiğinde. Mama kutularının kenarındaki kanalların içini sıyırmaya yarayan, yanı tırtıl tırtıl bir kedi kaşığı yani benim yuvarlak oyucum.

Bızzzzzt aletinin içinde 3 kuru kayısı, bir avuç ceviz ve bir orta soğanı iki üç harekette paraladım hafifçe. Dibini sızmayla kapladığım tencerede tuzla döndürdüm. Yıkanıp kaynar suda şişirilmiş bir kapalı avuç bulgur, üzerinde 150 gram yazan bir kutu bebek ıspanak, iki karanfil, bir avuç sultani üzüm ve birer tutam tarçınla müskat katarak tekrar döndürdüm sonra. Çok kısık ateşte, 5-6 kaşık suyla bırakıp, ıspanağın suyunu salıp çekmesini bekledim. Bu malzeme tam beş top kabağa yetti ve de artmadı.

Şimdi, eğer becerebilirseniz çok dozunda dibini tutturun. Karamelli bir durum olur ve de böyle meyve katkılı lezzetlere ayrı bir lezzet katar. Yok beceremezseniz vazgeçin, yanık kokusu da hiç hoş olmaz çünkü.

Tencerenin dibine maydanoz dereotu yatağı, dolmaların tepesine de ikiye bölünmüş mini domates şapkaları yaptım. Tencereye tekrar sızma, yanmayacak kadar su, karabiber çekme, az daha tuz koyuyorum ve orta ateşte kabaklar yumuşayıncaya kadar pişecekler.


Şimdi yiyorum da, beğeniyorum yaptığımı.

Bu kabak topları nelere kadir...

15 Comments:

  • nasıl ağzım sulandı gecenin bu saatinde ..evet işte onlar benim de favori kabaklarım..:) elinize sağlık..

    By Anonymous Adsız, at 2 Nisan 2007 04:39  

  • Eller havaya, top kabakçılar buraya...

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Nisan 2007 09:26  

  • anneannem kara kabak derdi onlara,rendeler,iki üç kaşık mısır unu ,iki yumurta ,yeşil taze soğan ,maydonoz doğrar,tuz ,karabiber ilave eder,bir güzel harmanlardı onları.Sonra yanmaz tavada altlı üstlü kızartırdı.Ama tavaya koyunca sıkıca bastırır,ortasını da parmağıyla delerdi.İşte onu neden yapardı bilemem.Sulanmasın kabak diye galiba.Sonra çayın yanında yerdik,ikimiz ben okuldan gelince.Ha adına kabak kayganası derdi.Sevgiler size Oya Hanım

    By Anonymous Adsız, at 2 Nisan 2007 11:51  

  • Kayganayı bol yumurta, az un ve süt karışımı bir çeşit omlet~krep diye bilirim de, bu kabaklısı da mücverleşmiş hali. Bundan böyle mücver~kaygana yaparken parmağımı ortasına bastırıp seni ve anneanneni anacağım. Teşekkürler sevgili Lale...

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Nisan 2007 13:18  

  • Sevgili Oya,
    ben de çok severim bu kabakları. çok güzel ve kabağın dışında bir tadı var sanki. Ellerine sağlık çok güzel bir renk cümbüşü olmuş. sevgiler

    By Blogger sevdamavisi, at 2 Nisan 2007 14:48  

  • Sevgili Oya hanım, bunlar şu İstanbul marketlerinde nevzuhur Girit kabağı değil midir? Ben etiketlerde öyle görüyorum.
    Birkaç defa ben de aldım. Çok lezzetli ve çok tatlı. Pişirenlerin eline sağlık, yiyenlere de afiyet olsun...

    By Anonymous Adsız, at 2 Nisan 2007 17:05  

  • benim de agzim sulandi.
    carsamba gunu istanbul'a geliyoruz. Defnecigimle Bibikcigim tanisacaklar;annem de sarmalari sarar,degmeyin keyfimize.

    By Blogger Isil Simsek, at 2 Nisan 2007 23:38  

  • Top kabakların tarihi çok mu kısa yoksa ben mi geç buldum onları?
    ----------
    Sevda Mavisi, bence de elle tutulmayan şeylerin rengi var. Ak düşler,kara kızgınlıklar, mor beklentiler..., yerine göre her renk her yerde. Sevda mavisi, sevdayı çok yönlü anlatıyor. Güzel isim.
    Top kabakların tadı uçuk yeşil sanki 8~))
    ----------
    Çarşı pazar, etiketlerin üzerinde yazar belki diye bakınıyorum. Satana da soruyorum... İlk defa senden duydum Girit Kabağı olduğunu benim kabak toplarının.
    Nicomedian, bu adı bir iki yerden daha onaylatabilirsek kitapta da bu isimle kullanalım, çok iyi olur.
    ---------
    Sevgili Işıl, yarın buralardasınız demek. Anneciğin mutfaktadır kaç gündür, sarmaları sarıp börekleri açaduruyordur. Defne'cik ve Bibik kedi karşılaşmasını anlat sonra olur mu? Hoşgeliyorsunuz.

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Nisan 2007 10:41  

  • www.kucukevinmutfagi.blogspot.com 'un Pınar'ı ve Girit mutfağını bize Girit'ten anlatan Papatya arasında geçen şu yazışmayı buldum.

    (Pınar benim top kabaklara fotoğraflarını da basarak, Girit Kabağı demiş ve Girit'ten Papatya cevap vermiş.)

    Papatya said...
    Pınarcım ellerine sağlık.
    Yalnız ilginç olan bu kabaklara Girit Kabağı diyorsunuz ama, ben 7 yıldır Giritte yaşıyorum böyle kısa ve kalın kabak görmedim hiç burada :))))
    İzmirde ise, koyu yeşil renkteki, çiçekleri üstünde minicik kabaklara Girit kabağı deniyor, bak onlardan istemediğin kadar var işte!
    Bu isim nereden geliyor o zaman kim bilir?
    İlgiç di mi?
    Papatya


    Küçük Evin Mutfağı said...
    Sevgili Papatya,
    Bu bizim cin pazarcılar bu isimle daha çok satacaklarını düşünmüşlerdir belki kimbilir?:-))Açıkçası ben bile isminden dolayı gerçekten Girit menşeyli olabileceklerini düşünmüştüm.
    Yanlız sunumu çok hoş oluyor orası gerçek. Sevgiler, Pınar

    By Blogger Oya Kayacan, at 3 Nisan 2007 11:27  

  • Pek bayılırım bu top kabaklara ben, yapıp yemişliğim de var severim lezzetini de. Nasıl da cezbettiler şimdi bakınca fotoğraflarına, ellerine sağlık!

    By Blogger Defne, at 3 Nisan 2007 16:38  

  • nasıl bir zevk anlayamıyorum
    ama sonuç güzel
    ne diyeyim ellerine sağlık

    By Anonymous Adsız, at 3 Nisan 2007 23:14  

  • Defne'ciğim top kabak daha alırken bile çok sempatik. Tedı da değişik dediğin gibi. Ben yine de o minicik, adının Girit Kabağı olduğunu yeni öğrendiğim mini mini uzunları lezzet açısından tercih ederim.
    ----------
    Kirpi'ciğim güzeeeeel bir zevk. Sanki yaşarken aldığın tüm zevklerin harmanı. Zevkle hazırlamış bir sofranın güzelliklere önce görsel temas, tatlara bakarken müzik dinlemek, gecenin uzantılarını hayal etmek, şiirler söylemek ezbere, falan... Bunlar fast food dükkanlarında veya evde hızla yenen ekmek aralarında olacak şeyler değil. Yine de "yemek zevki" olmayanlara anlatmak zor.

    By Blogger Oya Kayacan, at 4 Nisan 2007 09:15  

  • Girit'ten Papatya bunlar Girit kabağı değil diyorsa, gerçekten satıcıların bir işgüzarlığı olmalı bu ad.
    Sizin top kabak adı da yakışıyor bence. Ben illa 'şu adsıza ad koyalım' derdindeyim görüyorsunuz :)

    By Blogger nicomedian, at 5 Nisan 2007 17:34  

  • Sevgili Oya,
    Ziyaretine ve guzel dileklerine cok tesekkur etmek istedim.
    Bende o kadar kiziyorum ki, sohben'ler niye yasaklanmiyor acaba, daha kac kisinin olmesi bekleniyor.
    Bundan sonra her zaman gorusmek umuduyla, sevgileimi gonderiyorum.

    By Blogger Aybike Ceylan, at 5 Nisan 2007 19:29  

  • Ben de aynı çabadayım vallahi Nicomedian, güzelim toptopları adsız bırakmak hiç hoşuma gitmiyor. Hele de kitap içinde adsız kahraman olması çok acı olacak çoook 8>]
    ----------
    Sevgili Aybike, güzel yemeklerine göz atmaya gelip bir yakınının şofben ölümü haberini almak gerçekten can sıkıcıydı. Beyaz dün akşamki programına (sanki sana bıraktığım yorumu duymuş gibi!!!) yerli mucitleri çıkardı. İlginçtir, ilgisiz adamın biri soba zehirlenmelerine karşı özel bir baca sistemi bulmuş. Kanıtlanmış mıdır bilmem ama, herhangi birinin bile buna kafa yorması gerçekten ilgimi çekti. Bence artık sobalar da gelişigüzel satılmamalı. Kullanımında bu tarz bir baca sistemi şart koşulmalı. Şofbenlere yeni bir gaz kesici sistem veya havalandırma mutlaka eklenmeli. Vesaire vesaire ama neredeeeee? {Oy avcılığı için kapı kapı dolaşarak milletin cebinden kömür dağıtan yetkililere duyuru olmalı bu.}
    Sevgiler...

    By Blogger Oya Kayacan, at 6 Nisan 2007 10:18  

Yorum Gönder

<< Home