Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Temmuz 18, 2007

Gözlerimden anlıyor musun?

"İyi ettin suyu değiştirmekle Annoya. Az önce koca bir karga gelmişti, suyumuzda banyo yapıp gitti. Başka zaman olsa dalaşırdım ama bu sıcakta sesimi çıkarmam doğru olmazdı, o da hayvan n'aapsın zavallı. Yarın yine ucu kör makasını getir. Uzun uzun tüylerimin topaklandığı yerleri temizleyelim, olur mu? Sonra da bir fırça çekersin. Oooooh olurum mis," der Trafo.



Paşa, "İkinci ziyaretinde bana hediyeler getirmişsin. Geçen hafta eli boş geldin diye alınmıştım doğrusu. Bu plastik kemik deri köpek kemiklerinden daha güzel. O derilerden alma bir daha. Kokuyor mu nedir, sevmedim. Şimdi gel al bunu ağzımdan bakalım alabilirsen. Vermeeeem de vermem. Taaa ki ben getirip ayağının dibine bırakana kadar alamazsın. Haydi köpek oyunu oynayalım. Hep köpek oyunu oynayalım, tamam mı?" dedi.

"Bu Paşa da ne behavvvv... Koca bahçede o oynuyo, beni kovalıyo, ben sinip oturuyorum masanın altında. Sözde misafirliğe geldim Zekeriyaköy'e Paşa'ya, şu yaptığına bak köpeğin. Annoya aynı oyuncaklardan bana da almış. Kemikleri bir boy küçük almasına rağmen ağzıma uymadı, oynayamadım. Tanıdınız değil mi, daha önce de bu sütunlarda benden bahsedilmişti. Ben Annoya'nın kız yeğeni Aylin'in oğlu Kaan'ın Lucky'siyim. Büyüdüm maşallah ama Paşa'nın dörtte biri bile değilim," diyor Lucky.

Annoya'm yine köpek köpek kokuyor. Nurci Gelin Abla bizi de çağırdı arkadaşlarla oynamaya, Annoya götürmedi. Döndüğünde öptü beni, oynamak istedi. Ben oynamadım ama, yeni aldığı rejisör koltuğunda yatmayı tercih ettim. O koltuk hep açık durmuyor çünkü, bulduğumda yatıyorum. Bizim oturacak fazla yerimiz yok. Birileri gelince açıyoruz onları. Annoya boşluk seviyor, rahat ediyor. Biz de daha fazla oyun alanı buluyoruz bu durumda kendimize. Tırmalama ipli kulemiz paramparça oldu. Yenisini bulup alamıyormuşuz, çok kısa ve inceymiş şimdi satılanlar. Başkaaa, bişey yok, keyfim iyi," dedi Cancan

Kimsecik dedi ki, "Somurtuyorum işte, somurtacağım da... Pişirsene bir et bir balık Annoya. Yok, koymuş yine ocağa acayip sebzeler, haşlayıp limonlu limonlu yiyecekmiş. Ben de boykottayım işte, inmiyorum bu zımbırtının üzerinden, tüneyip oturuyorum. Bööööle mutfak mı olurmuş? Neyse ama söz verdi yarın akşama löp löp çipura yiyecekmişiz. Seni seviyorum Annoya. Yarın akşam seni daha çok severim inşallah."















6 Comments:

  • :)) Biz hem Annoya'yı hem de sizi seviyoruz.

    By Blogger kuzine, at 18 Temmuz 2007 23:41  

  • SENİ SEVİYORUM ANNOYA!!!
    SANA HAYRANIM ANNOYA!!!
    Yasemin

    By Anonymous Adsız, at 19 Temmuz 2007 08:19  

  • "Sevgili Kuzen, sevgili Yasemin... Biz de sizi miawuuu, hawawuuu seviyor, yalıyoruz. Annoya da hem seviyor hem de yanaklarınızdan öpüyor," dedik hepimiz...

    By Blogger Oya Kayacan, at 19 Temmuz 2007 10:06  

  • Annoya'yı kim sevmez ki... Sevmeyen varsa bi sorunu vardır kesin... Tedavi gerek...
    Ama bu aslında Annoya yazısı olmayan yani onlar atarfından Annoya'nın beyni ve de elleri gasp edilerek yazdırılmış yazaılara bayılıyorum ben... Şu hayvanlar müthiş taratıklar... İnsanoğlunu böyle güzel kullanıyorlar aslında... Elaltından yazarlık bile yapıyorlar... İyi ki varsınız çocuklar:)

    By Blogger Şirin, at 19 Temmuz 2007 10:33  

  • nerdeler bu Cancan ve Kimsecik dememe kalmadan çıkmışlar ortaya yavrucaklar....
    Hepsine maşallah diyorum Oyacan...
    Beybi,Cezmi ve Susam ellerinden öperler kardeş..

    By Anonymous Adsız, at 19 Temmuz 2007 10:45  

  • Şirin'ciğim, utanmakla şımarmak arasında kalakaldım. Yazarlık olsa sadece bana yaptırdıkları bu veletlerin, dediğin gibi o köleliklerimden bir tanesi.
    ----------
    Mine'si, senin ev ve bahçe fertlerine, bizim evden/evdekilerden/sokak ve bahçeden sevgiler.

    By Blogger Oya Kayacan, at 19 Temmuz 2007 23:42  

Yorum Gönder

<< Home