İnek, köpek, yemek, çiçek, iyi ki doğdum...
Villalı köyün yerleşikleri komik inek enstantaneleri anlatıyor. Hani büyükbaş hayvan kovmak için kolları kaldırabildiğince havaya kaldırıp iki yana sallaya sallaya "HOOOOOO HOOOOO," diye büyük büyük harflerle bağırılır ya... Şimdi sabah akşam şöyle şöyle manzaralar oluyormuş mesela. Adam giyinmiş kuşanmış pırıl pırıl kolalı ütülü, kravat bağlanmış, saçlar uygun taranmış, çıkacak ki tam kapıdan bahçesi inek kuşatmasında. Haydi kollar havaya, "HOOOOOO," başlıyor inekleri kovalamaya.
Anlatması bile komik yani. İneklerin bu hallere aldırdığını zannediyorsanız da yanılıyorsunuz bence. Görmüşlüğüm çok köylük yerlerde bu manzaraları. İnekler için için gülüyor sanki.
Paşa bir süreliğine üvey anne ve baba elinde ancak kendi evinde bakılıyor. Açmalıyım bu konuyu. Yeğenlerim, erkek yeğen Aycan ve gelin Nurci, evlerinde değişiklikler yapacaklar. Bu arada Zekeriyaköy'deki evin kiracısı, ki onlar Paşa'nın öz anne babası, çıkıyor. Bir başka Zekeriyaköy evine taşınıyor ve fakat üç aylığına da seyahate gidiyor. Yeğenler üç ay geçirmek ve tamirat işlerini evlerinin dışından denetlemek üzere Zekeriyaköy'e konuşlanıyor. Paşa, yeni evde bahçıvan denetiminde kalacağına, eski evde benim yeğenlerin sevgisiyle yaşamayı seçiyor. Tabii üç ay için.Geçici öksüz Paşa çok memnun, paşa paşa yaşayıp gidiyor. Oyuncaklarını gömüp her gün yeni oyuncak aldırtıyor kendine. Topu ve halkasıysa hep ortalıkta. Onlarsız olamıyor. Fırlat, havada kapsın, yaşasın yaşasın işte eğlenen köpek bu.
İşte sonunda Aycan mangala kibriti çakıyor. Şimdinin kömürleri de tuhaf, paketiyle tutuşturuyor ve bir kenara çekilip bekliyorsun. Salla yelpaze yelle, nefes nefese üfle püfle, boru tak tüttür, gaz dök harlasın, çıra sok parlasın... Ne günlerdi, ne de keyifli aslında. Mangal yaktığını anlardı insan a canım. Artık sıcağı hariç var mı yok mu belli etmiyor kendini mangallar. Ha bir de ateşin tadı tabii. Var mı bayılmayan?Kanserojen mi? Do re miiiii? Fa sol la siiiiiii...*
Önce mısırlar çıkıyor ateş üstüne. Eniştem İnal açlığa hiç tahammüllü değildir, mangala müdahale eden el dolayısıyla olayı çabuklaştırmak amacıyla ona ait. Bir iki ısırık mısırdan sonra yerinden kalkacağını zannederseniz yanılırsınız. Gelsin servis gitsin servis, kurulup oturacak birazdan.
Tabağımın ilk hali. Sonrasını fotoğraflamadım. "Boşal da semerini ye," filan gibi tabirleri bile uygun görebilirler bazıları insana. Ayıp ayıp.
En sonunda kutladık işte. Işıklar söndü bir ara. Aaaaa, bir de baktım ki Nurci mumları yakmış, "Happy birthday to Oya," diye de nağmeler duyuyorum. İçimden, "Mustafa Mıstık arabaya kıstık, bir mum yaktı derdine baktı," tekerlemesini söylüyorum usul usul. Neden söylerdik biz bu tekerleme şarkıyı eskiden hiç hatırlamıyorum. Oooof çok mu yaşlandım, bunadım mı acaba? Oram buram da ağrıyor zaten. Neyse bir yıl süreyle üzülecek bir mevzu kalmadı. Bastık yaşa bitirdik işi."HOOOOOOOO," diyen de yok. Seneye yeniden bakarız duruma.
Zekeriyaköy anısı lavanta ve ortanca demetim karşımda duruyor. Nasıl da bu mevsim gibi, nasıl da, "İyi ki doğmuşum," gibi kokuyorlar bilemezsiniz.
Memnunum yani.
* si, siiiii sizce de evet anlamı mı taşıyor? Okuyunuz...
http://www.forumex.net/saglik/2599-mangal-keyfi-kanser-yapiyor.html
19 Comments:
iyi ki doğmuşsun,nice nice yıllara!
By Isil Simsek, at 6 Temmuz 2007 13:13
Her ne kadar da artik "Dogum günü kutlamalarindan"hoslanmiyorsak da.Iyi ki bir Oya kardesi tanimisik.Valla yavas yavas merak etmeye baslamisdim.Gidip geliyorum Yaprak üstü kurbaga.Insan birazcik cit der.Biliyorsun ki kardas Genclerbirligin den Eskisehir spora transfer olduk !...
Pasaya bayildim onun siyahi da bende var kizin bahcesinde duruyor.
Bundan sonra o dedigin bize viz gelir biz Cernobil li caylarla asilandik.
Tekarar Dogum günün kutlu olsun Oya kardesim.
Saygilarla.
By ERDIL, at 6 Temmuz 2007 13:36
Oyacan yaw,
Bu Lavantalar çok iri kıyım..
Onlardan ne güzel buket yapılırdı be kardaş...Tazeykene tabiiiiiii...
By Adsız, at 6 Temmuz 2007 17:03
Teşekkürler Işıl'cığım...
----------
Yaprak üstü kurbağa iyi fotoğraf ama Erdil Bey, değil mi! Kutlamalarınıza da çok teşekkür ederim.
----------
Ben de öyle dedim Mine'si 8~} Zekeriyaköy'de lavantalar çok uzun boylu ve iri. Çok güzel olurdu o kurdeleli buketlerden.
By Oya Kayacan, at 6 Temmuz 2007 17:54
Iyi ki dogdun Oya!
By YesilErik, at 6 Temmuz 2007 21:49
İyi kii doğduuuunnn...
By Devletsah, at 6 Temmuz 2007 23:27
Yeşil Erik ve Devletşah'a teşekkür eder, yanaklarından sevgiyle öperim.
By Oya Kayacan, at 7 Temmuz 2007 09:07
sağlıklı,mutlu uzun yıllarınız olsun.eylül
By Adsız, at 7 Temmuz 2007 11:44
İyiki doğmuşsun.Mutlu huzurlu sağlıklı sevdiklerin ile bir arada olduğun uzun bi ömür dilerim... Bahçeli bir evim olursa eğer bir gün paşadan alıcam inşallah:) hoş babama çocukluktan sözüm var kendi evimi hayvanat bahçesine çevirmezsem ne olayım diye ama şimdi bi paşa yeter bana:))))
By Ocean, at 8 Temmuz 2007 04:07
Ah Ocean ah, benimle yaşamayı isteyen her hayvanı yanımda isterdim ben de. Ancak bunların hiyerarşik durumları, bu hep birlikte yaşama işini hayli zorluyor. Benim anne kedim Kimsecik eve kesinlikle başka hayvan sokmuyor mesela. Kendi doğurduğu Cancn oğluna laf etmedi allahtan! Kocaman çiftliklerde yaşayan dostlarımın halleri de bir alem... Sabah köpekleri bağla, inekleri çıkar gezsinler. Köpekler gezerken kedileri sakla. Atların sevdiği ve sevmediği köpeklerle halleri. Civcivleri döven kediler. Teller, kapılar, zincirler. Bu da zor be canım. Bir paşa birkaç kediş filan yeter.
Yeni yaşım için iyi dileklerine çok sevindim. AMİİİN.
By Oya Kayacan, at 8 Temmuz 2007 11:13
Oya'cigim, yeni yasini en candan ve güzel dileklerimle kutlarim. Tesadüfen yorum kisimlarina bastim, biliyorsun eskiden blogger olmadigim icin sana yorum birakamazdim, ne iyi yapmissin artik yazabilirim yorumlarimi :)
Sevgilerimle
By Adsız, at 8 Temmuz 2007 22:15
Aaaa yengeç burcuymuş Oya' cım. Tabii ya! Evini sever, mutfağı sever, insanı, hayvanı, çiçeği, böceği sever.
Balık burcu Çiğdem de onu pek sever :-)
Oya' cım nice yıllanmalara. Tanrı sevdiklerini, sevenlerini eksik etmesin.
By Çiğdem, at 9 Temmuz 2007 09:40
oğum günün kutlu olsun Oya.Nice yıllara...
By Nenoni, at 9 Temmuz 2007 09:56
Aaaaa ben de seni hiç beklemiyordum Özgül'cüğüm, ne olmuşsa iyi olmuş, seni karşımda bulunca sevindim... Yaşşşşş meselesi için de çooook teşekkürler.
----------
E Çiğdem, yoksa çok mu belli oluyor yengeç olduğum? Bir de yengeç yürüyüşü benimsedim asıl bu yakınlarda, tam oldum hani! Yok canım ağrıdan falan değil, imaj yapıyorum 8~}
Evet yaaa, bu yengeç milletinin balıkla arasından su sızmaz. O kadar çalıştım zamanında, bir balık bulamadım kendime kocalık edecek!
Sağol varol iyi dileklerin için. Hep birlikte, uzaklarda olsak da...
By Oya Kayacan, at 9 Temmuz 2007 09:58
Nenoni'ciğim aynı anda yazıyormuşuz yorumlarımızı. Çok teşekkürler, hepimize sağlıklı yaşlanmalar inşallah.
By Oya Kayacan, at 9 Temmuz 2007 10:00
hah haaa ne çok güldüm oya hanım yine; öyle HOOOO HOOOOOOOOOOO hallerine sımsıkı ceketler içindeki beyefendilerin.
gerçekten, gerçekten iyi ki doğdunuz! bu dünya sizinle çok daha güzel. her şey gönlünüzce olsun.
sevgilerimle.
By endiseliperi, at 9 Temmuz 2007 11:21
Yanaklarından öpüyorum Endişeli Peri, ne kadar da sevgi istiyormuşum bu yaşgünüm vesilesiyle 8~}}
By Oya Kayacan, at 9 Temmuz 2007 14:02
Çok yoksul olurdu evren eğer bir parçasına Oya Can katılmamış olsaydı, hiç görmemiş olsam da sûretini fotoğraflar dışında, bilirim ahizenin öteki ucundan gelen o ''insan'' sesin derinliğini. Taaa buralara, Ankara'ya bile yetiştiriyor üstelik o sıcacık kimliğini, yalnızlık, çaresizlik hissettirmiyor adama ne iyi ki... ''İyi ki doğdun Oya'' demek mi lâzım yani şimdi, iyi de kâfî gelmez ki, benim için bu çok kifayetsiz bir kutlama şekli. İşbu sebepten; ''o olmasaydı herşey çok eksik kalırdı'' demeyi yeğlerim ben. Kedi çocuklarım, kirpim, maydonozlarım, nanelerim falan da olanca sesleri ve titreşimleri ile eşlik ederler bu dediğime, koro halde çığırışıyoruz işte evimizden, bahçemizden ''bene Annoya, beneee!'' Sevgimle, sevgimizle...
By Handan Demiralp, at 9 Temmuz 2007 23:31
Evde Han&dan heceleri duyulunca benimkiler ayaklanıyor hemen. Çünkü ben onlara Handan Abla öyküleri anlatıyorum zaman zaman. Kirpik de tanıdık artık, Umut en bildik dost sanki.
Gözlerime iki damla yaş soktun önce, sonra gerisi geldi. Bu güzel kutlamalarınız için sana da, otlarına da, seni ana bilen bütün çocuklara da, ne desem bilmem ki. Bene insieme, per sempre..., va bene?
By Oya Kayacan, at 10 Temmuz 2007 19:48
Yorum Gönder
<< Home