Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Haziran 23, 2007

Fındık sofrası

Bağlarbaşı'nı tepeden Beylerbeyi sahiline bağlayan yokuşun altına doğru Rizeli bir mobilyacı var. Kapı önünde bahçe mobilyaları sergiler, mağaza içinde değişik zevk ve ihtiyaçlara göre ev mobilyaları da bulunur. Biraz ters ama dürüst bir adamdır. Malının kalitesini anlatır. "Bu tikin iyisi çünkü ağacın ortası," der. Orta kalite iyinin yanlarından, düşük kaliteli tik derseniz ağacın dışa en yakın bölümünden çıkarmış. İyisi ağır, kalite düştükçe hafiflermiş tikler.

İki rejisör koltuğu alıp, her yerde 35, 40, 50 YTL'ye de bulundukları halde 100'er liradan nakit öderken (yoksa 115!), kenarına oturup soğuk su bardağımı üzerine koyduğum sehpa dikkatimi çekti. Sonra da hikayesini dinledim.


(Eski zamanlarda, mesela 100 yıl öncesine kadar, Karadeniz'de bu güzelim sofralar yapılırmış.)

Bahçelere açılan derin çukurlara fındık atılarak üzerine toprak örtülüyor. Fındık filizlendikçe biraz daha toprak, uzayıp büyüdükçe biraz daha... Fındıklar birbirlerine sarılıp kenetlenerek gelişiyor,büyüyor, ağaçlaşıyor.. Artık kaç yıl sürüyorsa bu iş. Derken eski çukurun etrafını kazarak çıkarıyorlar ortaya, oluşan fındık odununu. Dilimliyor ve sofra yapıyorlar..., mış o zamanlar, artık yokmuş, kaybolmuş bir zenaatmiş.

Sofranın küçük bir bölümü tamir görüp orijinalliğini kaybetmiş olsa da, bayıldım ben ona.

"Ailemindi, korumaya aldım," dedi Rizeli. Sormadım artık satar mı, satmaz mıııı?

2 Comments:

  • Oyacan,
    Ömrümün yeteceğini bilsem şunu yapmaya çalışırdım daaaaaaaaa...

    By Anonymous Adsız, at 24 Haziran 2007 12:51  

  • Mine'si, babacığın rahatsızlanmasına çok az kalana kadar bahçede ağaç dikerek gelecek nesillere yönelik hazırlığını sürdürüyordu. Sen de onu örnek al. Bakarsın günün birinde oturmuş bu sofranın başına kadeh kaldırıyoruz. Bahçe var, kazma kürek var, fındık var... E daaa n'ossun?

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Haziran 2007 13:49  

Yorum Gönder

<< Home