Kedili Mutfaklar

Perşembe, Haziran 07, 2007

Kimsecik & Gülücük


Bu evde öyküsü olmayan ne var ki? Hiç bir şey. Şu kucak kucağa yattığım uyuz maymun Annoya'mın Gülücük'ü. Gülücük çok yaşlı. Uyuzluğu derseniz otuz yıldır senede iki kere çamaşır makinesine girip haldır haldır çalkalanmaktan kaynaklanıyormuş. Kirli maymun istemiyor evde Annoya'm çünkü.

Şimdi bu Gülücük'ün Annoya'ma yamanması şöyle olmuş. Bizimki yine bir aşk acısı çekiyormuş. Hem aşk acısı çekiyor, hem de Roma sokaklarında aylak aylak dolaşıyormuş. Oyuncakçı dükkanı görmüş durmuş tabii. Hep yapar bunu, bayılır oyuncakçılara. O küçükken oyuncak moyuncak yokmuş ya, iki yapma bez bebek ve neden sonra bir taş bebeğe kavuşma hikayesi var, o da Beyrut'tan alınmışmış. İşte Roma'nın oralarda salya sümük dolaşıyor, oyuncakçı dükkanını görüyor, bakıyor vitrin camından ki, bu maymun da orada oturmuş ona bakıyor.

Ben Annoya'mın yalancısıyım, der ki, "Görür görmez kahkahalarla gülmeye başladım. Adını Gülücük koydum. Girdim dükkana sarıldım Gülücük'e, birlikte çıktık dışarı."

Sonra bunlar galiba aşık oluyorlar birbirlerine, artık peluş maymun ne kadar aşık olabiliyorsa, Annoya'm o bir içim su adamdan sonra bunda ne buluyorsa, bilmem o kadarını. Bildiğim halâ Gülücük'e bakınca koyverir kahkahayı Annoya'm, Gülücük bir tuhaf olur, utanır başını eğer.

Ben ve oğlum Cancan Gülücük'ü kıskanmayız. İşte bu seri fotoğraflarımda da, Annoya'mın yatağının ortasında yatan Gülücük'ü kafam ve patilerimle ite kaka yastıklı tarafa yaslıyorum. Ben de yanına girip yatıyorum.

Gördüğünüz mavi işli yorganbaşı Eniştemiz İnal'ın bebekliğindeki yatak takımlarından. Eniştemizin annesi Berşan Teyze'mizi kaybettiğimiz zaman Annoya'mızın sahiplendiği hatıra eşyalardan sadece biri. Şimdi üstünde biz yatıyoruz. Çünkü yastıkların üzerinde yatmayı seviyoruz. Tüylerimiz örtüde kalsın diye yapıyormuş bunu Annoya, ağzına burnuna gelmesinmiş.

Bu evde öyküsü olmayan ne var ki?

Bu kadından da roman olur.

7 Comments:

  • Bu günlerde böyle Romanlara cok ihtiyacimiz var.
    Pembe duygular desek olurmu.
    Saygilar.

    By Blogger ERDIL, at 7 Haziran 2007 13:38  

  • Hem de ne güzel okunur :-)

    By Blogger Çiğdem, at 7 Haziran 2007 14:37  

  • Pembe? Nasıl yani? Olur mu? Her renk ve skalaları... Sevgiler sevgili Erdil Bey, benden de...
    ----------
    Yorulunur canım Çiğdem'ciğim, çok yorulunur okurken...

    By Blogger Oya Kayacan, at 7 Haziran 2007 15:03  

  • Ah Oya' cığım,

    Yaşarken, anlatırken daha çok yorulunur. Yoksa okuyan billahi keyfini sürer :-)

    Kimsecik' e, Cancan' a, Gülücük' e kocaman birer öpücük. Kucaklamayı Gülücük' e ısmarladım bu defa :-)

    By Blogger Çiğdem, at 7 Haziran 2007 15:37  

  • Oyacan,
    Özlemişim o serseri Kimsecik kızı yaw...İyi oldu gördüm yavrumu..
    Maşallahı var ipeğimin...

    By Anonymous Adsız, at 7 Haziran 2007 22:57  

  • Öykü çok güzel. Yorganbaşı da ne kadar zarif.

    By Blogger cenebaz, at 8 Haziran 2007 09:13  

  • Doğru söylüyorsun Çiğdem. Asıl hamallık yazmaktır. Anlatmak zaten doğru değildir bence çünkü uzun ve yoğun yaşamlar çok su kaldırır anlatırken. Yani ucunu bucağını şaşırır, kıvırtmaya başlarsın ister istemez. Neyseeeee, biz de hepimiz seni kucak kucak yapar öperiz...
    ----------
    Çağırıyoruz gelmiyorsun Mine Teyze. Ben de seni özledim tabii. Evet tü tüüü tüüüüü maşallah kızıma.
    ----------
    Sen de çok zarifsin Çenebaz.

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Haziran 2007 12:34  

Yorum Gönder

<< Home