Kedili Mutfaklar

Salı, Haziran 17, 2008

Lucy iş hayatında

Ulus'a taşınmak hayatımı çok etkiledi. Bahçeliden bahçesiz konuma geçiş üstüne derin düşüncelere dalıp yaşam felsefemi reorganize etmeye çalışıyorum.

Şehirliler biraz mazo tipler. Sabah kalkıp koşuşmaya başlıyor ama akşama kadar yetişemiyorlar. Yollarda Trafik diye biri var, bunlar kapıdan çıkar çıkmaz saldırıyor. En kötüsü oymuş şehirdeki arkadaşların. Geceleri yorgun argın, oflaya puflaya uyuyup ertesi sabah yine koşmaya başlıyorlar. E madem yoruluyorlar ne koşup duruyorlar anlamıyorum.


Bana buldukları iş evimin hemen yanında. Trafik çilem yok, rahatım. Eskisi gibi koşuşamıyorum. Bahçemi kazıp çimlerin canına okuyamıyorum. Yan bahçelerdeki arkadaşlarıma havlayamıyorum. Aile efradı baktı ki biraz boş kalıyorum, Babaannem Hülya ve Annoya'mın bürosunda işe koydular beni. Her gün getirilmesem bile sık sık geliyorum. Annoya'm ağzıma bir kuçu oyuncak veriyor, odalar arasında onu götürüp getiriyorum. Oyuncak sıkınca kağıt gezdirme görevine talip oluyorum.

Şimdilik ayak işi yapar gibi görünsem de vaziyetleri esasından kapıp ilerlemeye niyetim var.

Zaten aile iş yerimiz burası.

İlerlemesem şaşarım.

12 Comments:

  • Lucy' cim,

    Annoya iyi patrondur. Henüz bir yılı dolmadı demez seni tatile yollar.

    Aycan ile Nurci' yi de ikna edersen gel bizde bir tatil yap. İster Öpücük, Yepyep ve Kaya ile oyna, istersen Aşil, Pıtrak ve Ateşle..

    Gelirken Annoya' yı da paçasından çekelesen ne iyi olur...

    Düğme burnundan öpüyorum.

    By Blogger Çiğdem, at 19 Haziran 2008 08:46  

  • Ben yerim o cici personelinizi Oyacan'cım...
    O nasıl bir mazlum bakış o öyle....
    Güzel kuşum...
    Bu hayvancıklar neden böyle sevimliler yaw...
    Mine

    By Anonymous Adsız, at 19 Haziran 2008 20:26  

  • Şeker şey..
    Ofis ortaminda boyle tatlı bir eleman olunca iş falan yapılmaz ki:)) İnsan hep onunla oynamak ister.
    Bu aradaaaaa;
    Ofis deyince aklima geldi,
    Oyacan'ım ofistede yemek yapıyor musun?

    By Anonymous Adsız, at 20 Haziran 2008 09:37  

  • Böyle ofisboy bende istiyorum:)hic olmazsa iş verince müdüre iş uzatmışsın gibi bakmaz:)

    By Blogger NiNo, at 20 Haziran 2008 12:40  

  • Çiğdem Ablam, ben Nurci ve Aycan'la Sakız Adası'na gideceğim diye duyuyorum ama henüz bavulumu yapmaya başlamadım. Ne güzel yawwwooow, sizin oraları dört ayaklı arkadaş dolu. Kedilerle aram iyi değil gerçi, Annoya'm çok kızıyor bana. Davetine teşekkür ederiz. Annoya'mın paçasını çok seviyorum zaten. Ben de hepinizi öpüyorum.
    ----------
    Sendeki personel bolluğunu kıskandım Mine'si. Bana kalsa daha çok dolar burası ama Ablam Hülya sağolsun, ancak alışıyor da!
    ----------
    Oynamasak da o oynatıyor Nüket'çiğim. Yook canııım ne yemeği, bürodakiler anlı şanlı etli butlu yemek yemekten hoşlanıyorlar. Benim yemeklerime dönüp bakmazlar bile! Hülya ve ben dersen peynir galeta üstüne çalışıyoruz.
    ----------
    Sen gel burada bir Cafe Nino aç bize en iyisi. Lucy de yamak olarak çalışır, servise yardım eder filan.

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Haziran 2008 13:56  

  • Senin pişirdiklerinden daha anlı şanlı yemeği nerede bulacaklarmiş şaşarım Oyacanım.. Ben hemen istifa edip gelirim eleman açığı varsa:)))

    By Anonymous Adsız, at 20 Haziran 2008 21:44  

  • en azından dusuk ucretli bir yardımcı baksana melül melül bakıyor:)

    By Blogger zarpandit, at 22 Haziran 2008 19:55  

  • Ah o masanın altındaki surata bayıldım, bayıldım... Mis kokulu şey!

    By Blogger Fifi Croissant, at 22 Haziran 2008 22:10  

  • Yok valla açık maçık. Olunca söylerim e mi Nüket'çiğim!!!
    ----------
    Hangi düşük ücret, ne melülü 8~} Keyfi gıcır, kazancı da iyi bizim kızımızın maşallah Gökçe ablası.
    ----------
    Yersin onu Magissa, yeeersin...

    By Blogger Oya Kayacan, at 23 Haziran 2008 14:24  

  • Lucy akıllı ol, yayıl bir köşeye yat! Senin yüzünü yumuşak ve sevimli gördüler diye hemen çalıştırmaya başlamışlar anlaşılan :) Bana da bir kere top atmışlardı, 'Getir Colin!' dediler, gittim getirdim ben de. Bir alkış bir nümayiş, nasıl sevindiler bir görsen! Az yap ki, kıymeti olsun, hep ben mi vericem sana bu akılları akıllım? :))

    Hadi selam ederim, yorma kendini, aynen dediğim gibi!
    Colin Kazım.

    By Blogger Margot, at 23 Haziran 2008 16:23  

  • Lucy'im,

    Sen aralarda bana da yardıma gelsene:)) Gerçi Paşa Bey ne der bu konuya bilemiyorum ama, en azından her daim miss gibi pandispanya ve ganaj emrine amade:)) Yok beğenmem dersen sana şöyle kocaman bir kemik ayarlamayı da bilirim:))Sen Rapu'ya güven...

    By Blogger DİDEM ÖZCAN, at 23 Haziran 2008 19:38  

  • Sevgili Colinka'cığım, siz kediler bir başkasınız. Bütün gün ye yat yalan kaşın filan keyfiniz yerinde. Bir iş görmeye gelince de arazi oluyorsunuz. AAIOOlp
    ıo9... Heh heeee, laptopun üzerinden Cancan geçti de. Görüyorsun ne kadar akıllısınız üstelik. Hiç aleyhinizde konuşmaya gelmiyor, şikayete mahal vermeden hemmen itiraz. Neyse dediklerine kulak kabarttım sevgili Colinka. Yeni haberlerimde anlatırım gelişmeleri.
    ----------
    Rapuuuu'cuğum ne şeker iki ayaklısın sen; yawowwww pandispanya ne, ganaj ne? Bunları bana hiç öğretmediler bile. Kuru mamamı yiyorum ben. Sofradan, "bana göre" dedikleri bazı gıdalardan faydalanıyorum. Büroda pizzzzzzaaaa yedim, beğendim, bazı da küçük peynirler veriyor Annoya'm, tadımlık. Kemiklerim oyuncak kemirmelik olanlardan. Geçenlerde köpekliğim tuttu pirzola kemiği yedim de başıma yine vet amca işi çıktı, baacağıma iğne takıp su bile verdiler. Paşa'yı uzaktan öperim. Mırmırları yanıma pek yaklaştırmıyorum, havlıyorum, korkutuyorum, kaçırıyorum... Daha kuzenim Cancan'ı bile göstermediler bana. Öptüm seni, başbaş. Wowwwasmaladık yani.

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Haziran 2008 09:37  

Yorum Gönder

<< Home