Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Ağustos 30, 2008

Orhan Ağbiii...

Birlikte yeni bir hayata başlamak istediğim adamın yaşantısıyla benimki uygun değildi. Beni vermediler. Kıyametlere sahne olduk evcek.

“O” girdi araya, hattâ merkezine geçti başlanacak olan bu yeni yaşamın.

“O” benim Orhan Ağbiii’mdi. O zamanlar sahip olmadığımız pek çok şeyin yokluğunu bize hissettirmedi. Evi, kalbi, sofrası hep açıktı bize. Karısı Zeynep en iyi dostum oldu. Kucağımda Mahir ve Aslı çocuklarımdı sanki.

Birlikte geçen güzel günlerimizi keyiflerimizi hiç unutmadım Orhan Ağbiii.

Pansuman

Kal rahmetle...

http://kedilimutfaklar.blogspot.com/search?q=y%C4%B1lmaz+g%C3%BCney

Anılarda kalanların bir kısmı bu yazımda...

11 Comments:

  • muhteşemsiniz..sizi,tanımayı çok isterdim..sağlıkla,sevgiyle kalınız
    eylül

    By Anonymous Adsız, at 30 Ağustos 2008 19:25  

  • Oya abla bu yazina link verdigin yazini okuyunca ben de oya abla da kimbilir daha ne hikayeler vardir dedim. Annem Orhan Gunsiray'i severdi ben de oglunu. Oturup eski Turk filmlerini seyrederdik. Orhan Gunsiray ciktiginda bak o Amerika'da da oyunculuk yapti diye eklerdi annem. Bizim tanisikligimiz televizyon ekranlarinda kalmis senin ki ise gercekmis.

    By Blogger ycurl, at 30 Ağustos 2008 19:39  

  • Başın sağolsun Annoyacağım =(
    Bende bir İstanbul beyefdisini kaybetmiş olmamızın acıcısnı yaşadım O'nun gidişinle. İstanbul vardı Orhan Günşiray'da... Tüm bıçkınlığınla, asaletiyle, serkeşliğiyle topyekün bir İstanbul vardı onda... Ve artık yok... Tanrı tüm sevenlerine sabır versin!

    By Blogger Şirin, at 31 Ağustos 2008 00:30  

  • Sevgiler Eylül'cüğüm... Her şey bir an meselesi. Olur olur ;~}
    ----------
    Curly'ciğim, o devirde Orhan Günşiray'a bayılmayan kadın yoktu pek. Eski filmlere halâ büyük keyifle bakarım. Üç beş jöndüler zaten, hepsi birbirinden yakışıklı. Bir Göksel Arsoy'u beğenmedim hiç, patates adam derdik ona!!! Şimdi çok yakışıklı oyuncular çıkıyor ortaya..., daaa hiç birinde eskilerin yeteneği yok. Oyuncu olarak yetiştiriliyorlar, koçlarla falan işin üstüne gidiyorlar ama oynuyorlar sadece. Bizimkiler (!)yaşarlardı.
    ----------
    Şirin'im sen sağol... Şimdi bir daha eksildik işte, o dediğin gibi topyekûn İstanbul'umuzdan, İstanbulluluğumuzdan....

    By Blogger Oya Kayacan, at 31 Ağustos 2008 12:43  

  • Güzel insanların gidişi daha bir acıtıyor yüreğimi. Anılarda yaşatıyoruz herbirini. Orhan Günşiray'da anılarımızda artık. Senin anılarında dolu dolu, bende ise filmlerde izlediğim kadar...
    Bu paylaşımlarını öyle seviyorum ki Oyacan'ım. Her yeni yazın bana birşeyler katıyor. Yürekten teşekkürler sana...

    By Anonymous Adsız, at 31 Ağustos 2008 22:28  

  • Senin sözün aklımdan hiç çıkmıyor 'sabrınız acınız kadar büyük olsun'
    Sevgiyle kal

    By Blogger Boncukçu, at 31 Ağustos 2008 22:57  

  • Zaten esas mezarlıklar yüreklerimiz Nüket. Ölülerimiz yüreklerimizde yatıyorsa/yaşıyorsa eğer, değmiş birlikte geçen zamanımıza demektir.
    ----------
    Yok başka çaresi Boncukçu. O büyük sabırla ancak, onarıyoruz gidenlerin dünyadaki boşlukları.

    By Blogger Oya Kayacan, at 1 Eylül 2008 11:21  

  • Türk sinemasının başı sağolsun.Duyunca "AYY!"demişim bir.Eski siyah beyaz filmlerden tanıyorum.

    By Blogger Nenoni, at 1 Eylül 2008 12:09  

  • Başın sağolsun Oya'cığım,
    Biri yazmıştı Orhan Günşıray için,"O kadar yakışıklı idi ki yüzüne bakamazdınız" diye. Sanırım bu ışık; saf yüreklilik, efendilik,insanlara saygı ve sevgi ile de beslendiği için böyleydi. O dönemin oyuncuları genellikle bu özelliklere de sahiptiler. Şimdiki yakışıklılar gibi paparazzi odağı olmak gibi bir dertleri yoktu. Sadece yaptıkları işleri ve dürüst yaşantıları ile anılırlardı.
    Ah, eski İstanbul nerelere gittin sen?
    Anılarını da ne güzel anlatıyorsun. Ne güzel dolu dolu bir yaşamın olmuş. Evet Gülriz Sururi'nin iki kitabını da okudum. Gençlik yıllarımı ve tiyatro tutkumu anımsama adına. Ama işin gerçek yüzünü sen biliyorsun tabii.
    Sevgiyle kal Oya'cığım.

    By Blogger ulku, at 2 Eylül 2008 11:02  

  • Türk Sineması Orhan Günşiray'ı çoktan unutmuştu Nenoni. 60'lı ve 70'li yılların, Türk sinemasına en çok getirisi olan adamıydı oysa.
    ----------
    Ülkü'cüğüm şansım veya şanssızlığımdır, hayatımın politika dışında diyelim, Türkiye'ye 'damgasını vuran' hemen herkesle kesişmiş olması. Neyse, iyi ki yaşlandıkça fazla çeneme vurmadı ;>}

    By Blogger Oya Kayacan, at 2 Eylül 2008 14:26  

  • Evet allah rahmet etsin...Ne güzel yazmışsın oyacığım ellerin dert görmesin..sevgilerimle..

    By Blogger daimamutfak, at 2 Eylül 2008 17:21  

Yorum Gönder

<< Home