Yer gök Eylül
Gecelerin ürpertisinden midir ne, Cancan'ın soğuk burnu ve kendi soğuk ayaklarımla muhatap oluyorum artık sabahların erken saatlerinde. Sonra gün ısınıyor.
Rağmen içim ferah. Gelmekte olan serin havalar ilacımdır, alır deliliklerimi. Yağmur fanatizmi, yağmur romantizmi, yağmur terapisi derken, yağmur üstüme üstüme varsın yağsın küçükhanım, ben yağmurdan yaştan değil aşkından sırılsıklamım, günlerine kayarım. Üstüne de balık günlerini koyacak olursak, al keyfim gel keyfim...; desem de tam değilim.
Sardalya'yla yaptık Eylül açılışını. Açılışlar mutluluktur ama bende gırla hüzün.
Büyükşehir yönetimi marifetiyle artık yerinde olmayan, dönülmez dertlerin pençesinde olan ve bir de üstelik göçüp giden balıkçılarımın yasında geçecek bu yıl da. Kimseler dolduramıyor yerlerini, Şişman'ın, İsmail'in, Azer'in... Yahu bu adamlar bana bir kere olsun balığın başını koparıp da verdiler miydi? Balık baştan kokar ama lezzetinin hası da başındadır'ı, ben mi onlardan öğrendim yoksa onlar mı benden. Balıkçı uyarmaktan hâl oluyorum vallahi. "Koparma kafaları, kasap mısın nesin yaaaa..."
Kafam karışık her balık mevsiminin başında olduğu gibi. Adaptasyon, konsantrasyon ve varyasyon kabiliyetlerim yüksek neyse ki, Fransız kalmıyorum sardalyalarıma.
Vira bismillah, tepsiye sızma gezdir. Yıkayıp kaynar suya attığın salamura yaprakları süz ve kenarlarını dışarı sarkıta sarkıta diz tepsiye. Üstüne balıklar, kimi sırt sırta kimi de göz göze. Onların üstüne limon dilimleri..., ezilmiş kesilmiş sarmısak dişleri..., taze kekik yaprakları..., kuru süs bibercikleri..., deniz tuzu..., karabiber çekmesi. Bir kat daha yaprak döşe ve börek kapar gibi ört kenardan sarkan yaprakları balıkların üstüne. Sızma gezdir.
Kızgın fırında örtülü on dakika, yaprakları kenara çekerek bir beş dakika daha...
Yaprak yemenin her halini severim. Bunlar da kıtır kıtır pek lezzetli oldular.
Sardalyalara laf edeni zaten döverim ;)
Hadi rastgele bakalım.
İçelim a dostlar sermest olalım.
12 Comments:
bu aralar pek sık duyuyorum yaprakta sardalya. şimdi burada da görünce yapmak şart oldu. pazar günü mutlaka balık yapılır bizim sülalede ama böylesini yemediydim. hadi bakalım becerebilecek miyim :)
By nalan, at 5 Eylül 2009 21:00
Sevgili Nalan, pek alâ sardalya yaprakta olanıdır. Aslı kömür ateşinde olsa da, fırında da mükemmel tat veriyor. Yarın Pazar, sana rastgele, sülale'ye de sevgiler.
By Oya Kayacan, at 5 Eylül 2009 22:06
Bu gönül sevda pınarı, suyu sebildir a canım... Her gelen bir yudum aldı, sen hepsini iç sultanım...
Yakışır be Oya' cım... Sağlığına...
By Çiğdem, at 5 Eylül 2009 23:19
sardalye,Çanakkalenin özel yemeği..
en güzeli burada..gelsenizdeeee
ben,size mangalda yapsammm?eylül
By Adsız, at 6 Eylül 2009 00:03
Eski şarkılarla ne güzel konuşuluyor değil mi Çiğdem? Şimdikiler kavga gürültü gibi!
----------
Eylül'cüğüm sağol, yapacağın zaman hatırlat ;)
By Oya Kayacan, at 6 Eylül 2009 09:44
"Yer gok eylul" cumlesine bayildim.. Cok iyi bildigim bir "mevsim halidir"
Sardalyaya laf edeni doverim diyorsunuz ya.. Yardim gerekirse cagirin, hemen geleyim ben de el vereyim.. Hele de boyle yapraklilarini..
By Mehtap Pasin Gualano, at 6 Eylül 2009 11:38
Aklıma balık geldikçe Anzio'ya vururdum kendimi. Tunç vardı orada, İzmir'de dalyanları olan bir ailenin ferdi; Anzio'da balıkçılık yapıyordu. Arkadaş olduk. Türkiye'den ne balık istersem iki gün sonra emrime amadeydi. O zamanın imkanlarıyla büyük lükstü tabii.
Mehtap'çığım sağol, dört koldan dayak fikri hoşuma gitti. Eylül Roma'ya da çok hoşluklar katar. Keyfini çıkar.
By Oya Kayacan, at 6 Eylül 2009 12:10
Sevgili Oya Can balık sezonu açıldıya senden yine harika tarifler gelecek demektir bu. İşte örneği eskiye özlem ise çok başka, bilirim. Selamlar...
By Pirate/Korsan, at 6 Eylül 2009 16:35
bayramdan sonraki hafta,uygunmu size?eylül
By Adsız, at 6 Eylül 2009 20:33
şu küçük balıklarla hiç uğraşamıyorum:( üzülüyorum.. alıştım büyük balıkları hemen fırına atmaya:)
eline sağlık. nefiz görünüyor.
By denizanasi, at 7 Eylül 2009 01:17
nefis görünüyor
By tadım tuzum, at 7 Eylül 2009 06:35
Öyle umalım öyle olsun bakalım Kedili. Balık yemek gibisi var mı?
----------
Eylül'cüğüm *!* Sen bunu hep yapıyorsun, sağol, keşke yol düşse oralara :) Sevgimle...
---------
Hepsinin yeri ayrı Deniz Anası. Temizleyip veriyorlar zaten, yıka at yine fırına... Kılçıkları da öldürmez yutsan bile, yumuşacıktır!
----------
Hayırlı olsun blogun, yazmaya başlarsan haber ver Tadım Tuzum...
By Oya Kayacan, at 7 Eylül 2009 09:02
Yorum Gönder
<< Home