Kedili Mutfaklar

Cuma, Temmuz 24, 2009

Papara kebabı

Tencerelerimizin dibini iyice sızmalayalım. Lezzetine önem verdiğimiz ekmek/pide gibi bayatlamış malzemeyi sızma üstü tek sıra dizelim. Dolaplarımızın yeşillikler kısmında bulunan taze soğandı, maydanozduyu filan doğrayalım. Bol da sarmısak ufalayalım, tencereye sokalım.

Sulandırılmış acı mı acı biber salçası ile ıslatalım. Tuz katalım.

Kıymayı kıyma gibi, hiç katışıksız yerleştirelim bu malzeme üzerine. Sıkmadan, sıkıştırmadan şöyle havalı havalı. Yeniden tuzlayalım ve de salçalı sudan dolaştıralım.

Madem yemek kışlık havasında, kıştan kalma son domates kurularını da değerlendirmeye alalım bakalım.

Bulursak et suyu bulmazsak su ama sıcak sıcak, kata kata kısık ateşte ve kapaklayarak pişirelim.
Papara kebabımızı afiyetle yiyelim.

Yoğurt kullanımında bir sakınca görmeyelim. Bir mahsuru yoksa sarmısaklayıp da yiyelim.

Aaaay bu ne sinir bir anlatım tarzı böyle!

Sakın bir daha bu minvalde yazı yazmayalım.



Önemli not:

Papara kebabı aslında PIRAL marka,, Made in Italy, sırlı toprak tenceremi takdimime bahanedir. Kendisinden pek memnun kalınmıştır. Fikirlerinize arzedilir. Google, marka konusunda bilgilidir, başvurulabilinir.

İşi reklam gibisinden algılayıp papara kebabımı yabana atanlar şimdiden şiddetle kınanır.

7 Comments:

  • Bayılırım paparaya :)

    Benim yaptığım fakir işiydi ama Annoya seninki ziyafet sofrasına yakışır cinsten :)

    Yeni yaşın tekrar ve tekrar kutlu olsun :)

    By Blogger ruhdagı, at 24 Temmuz 2009 13:08  

  • senin hicbir tarifin yabana atilamaz gonullerimizin 2 michelin yildizli annoyasi!

    By Blogger Nes london-ist, at 24 Temmuz 2009 13:48  

  • Ben de bayılıyorum Ruh'çuğum, adabıyla değil ama keyfimle yapıyorum uygun malzeme rastgelince. Zaten fakir işidir aslı, biraz et suyu denk getirdiğinde zenginleşir! Yeni yaş mevzuu hayli yaş ama n'etcen ;)
    ----------
    Sen çok yaşa Neslosh, gevrek gevrek kahkahalarımla çınlatıyorum kulaklarını şu Michelin meselesinde. Üçleriz inşallah!

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Temmuz 2009 15:27  

  • cık bu yemek benim tarzım değil, ben ekmeği kestim.

    oya sen çok yaşa! 4 gündür sanırım senin omletten yapıyorum! iki biber, bir domates, sarımsak bolca, nane olmadı fesleğen, tuz, kaşar peynir ( o bitince beyazla yaptım bu öğlen) kırmızı et biber bir tane, üstüne iki yumurta olala ekmeksiz yiyorum valla, süper oluyor neyse bugün yumurtalar bitti de akşama başka bişi yaparım

    By Blogger Handan, at 24 Temmuz 2009 15:35  

  • ooo hem bu tarifi hem de anlatimini cok sevdim ben. Ekmekler bayatlasin da hele bakalim...

    By Blogger Açalya, at 25 Temmuz 2009 11:04  

  • Handan'cığım, afiyet olsun da, bu sıcakta o kadar yumurta, her gün her gün :( Kurdeşen filan dökmedin değil mi? Ben ekmeği kessem de biçsem de faydasız. Bazı hiç almam ama aldım mı da çok sevdiğim ekmekçilerden en güzel tatları alırım. Üstü, arası, kızarmışı, tavadası falan, yerim yani...
    ----------
    Afiyet olsun Açalya. Fazla zaman istemeyen, doyurucu ve lezzetli bir yemek... Tenceresiyle sofraya gelişi de hoş oluyor. Her tencere yakışmaz sofra adabına, bozar malûm.

    By Blogger Oya Kayacan, at 25 Temmuz 2009 11:54  

  • ahahahahha günaydın, yok oya cım bişiycikler dökmedim vallaha. ekmeği severim kızarmışına bayılırım sızmayla naneyle bir dilim domates ve çıtır biberli tulum peynirli tostta biterim. bu ara kestim bir kaç kilo fazlam var;)

    By Blogger Handan, at 25 Temmuz 2009 13:32  

Yorum Gönder

<< Home