Orospu usulü spaghetti
yeşil domatesli
O bir sokağın dilberi... O bir kaldırım yosması... O bir şıllık ve dahi aşifte... Elleri dert görmesin, bu da O'nun makarnası. Spaghetti alla puttanesca, çevirelim Türkçe yapalım, adlı adınca 'orospu usulü spaghetti'.
Adı doğrultusunda alelacele bir makarna olması gerekiyor. Kadının bacaklarını açıp kapamaktan artan vakti dar ya. İki ara bir dere karnını da doyuracak, e ne yapsın? "Allora hazırlama süresi yirmi dakikayı geçmeyecek," der İtalyanlar. "On dakikada yer on dakikada da hazmederse, kırk dakika uzuuun bir zaman kaybı zaten." Kadın bu vakti evinde yavuklusu/belalısı ile geçiriyor. Hazmetme süresine dahil onun da gönlü hoş edildi mi aynen sokaklara dökülüyor, dakika kırkbir ;) ** Vakit nakittir.
O bir sokağın dilberi... O bir kaldırım yosması... O bir şıllık ve dahi aşifte... Elleri dert görmesin, bu da O'nun makarnası. Spaghetti alla puttanesca, çevirelim Türkçe yapalım, adlı adınca 'orospu usulü spaghetti'.
Adı doğrultusunda alelacele bir makarna olması gerekiyor. Kadının bacaklarını açıp kapamaktan artan vakti dar ya. İki ara bir dere karnını da doyuracak, e ne yapsın? "Allora hazırlama süresi yirmi dakikayı geçmeyecek," der İtalyanlar. "On dakikada yer on dakikada da hazmederse, kırk dakika uzuuun bir zaman kaybı zaten." Kadın bu vakti evinde yavuklusu/belalısı ile geçiriyor. Hazmetme süresine dahil onun da gönlü hoş edildi mi aynen sokaklara dökülüyor, dakika kırkbir ;) ** Vakit nakittir.
Hani böyle böyle der ya bu İtalyanlar, bir yandan da tarifini verirken orospu makarnasının nedense hep aile büyüklerinden bahsederler! Yok Nonna Maria'nınki, yok Zia Roberta'nınki gibi. Ben de anlamadım vallahi.
Neyse canım, bu da Annoya'dan pasta all'acciuge* olsun bakalım.
Spaghetti kaynamış tuzlu ve azıcık sızmalı suyun orta yerine demet gibi diklemesine bırakılır. Suyun içinde kalan kısımları yayılmaya başlayınca, suyun üstünde ve tencerenin dışında kalanları hafif darbelerle suya iteriz. Acilen bir iki döndürürüz sonra kaşık yordamıyla, ki yapışma halleri olmasın.
Kullandığım linguine al dente yumuşama durumuna geledursun, biz sosu hazırlayalım. Acele edelim, hattâ bir telaş bir telaş; iş var torbada...
Bir derin tava veya sos tenceresine sızmayı gezdirdik şöyle bir. İçine üç dört diş patlatılmış sarmısak, acayip acı biber ister kuru ister yaş. Acının acısı kuru arnavut veya süs biberleri benim seçimim. Acının iyice gözünü çıkarmak istiyorsam biberleri çekirdekleriyle, yoksa çekirdeksiz kullanıyorum.
Sarmısaklar altın sarısı olunca yanlarına keyfe kadar ançuez, iki üç yemek kaşığı kapari, çekirdeksiz kara zeytinler ve iri iri dövülmüş ceviz giriyor. Benim elim boldur. Sınırlı kullanımda 4-5 ançuez, 10-15 zeytin, iki yemek kaşığı kapari yeter. (Cevizi bugünlük kullanmıyorum, günlük istihkakımı sabah tüketmiştim!)
Malzeme birkaç dakika sarmısaklı biberli yağda döndürülür. Domatesli yapmak veya yapmamak o gün canımın keyfine bakar. Yapılacaksa eğer, bu sos için domateslerin kabuksuz ve çekirdeksiz halleri tercihimdir. Zaten az pişecek bir sos olduğundan böylesini uygun görürüm.
Ve deeee işte flaş olmaya neden olacak durum. Bu sefer domatesi yeşil olacak.
Al dente olmaya yüz tutmuş spaghetti süzülüp sos tenceresine aktarılır. İki dakika da orada çevrilip bulur kıvamını. İncecikten maydanozu da doğranır üstüne.
Valla kim yapmışsa, adı neymişse, kimle kim yemişse...
Söyleyecek söz bulamıyorum.
* pasta all'acciuge 'yi böyle de yaptıktı, namusu müseccem olanlar orospu makarnası demezler...;)
** Ayrıca ne demiş Giuseppe Garibaldi, "It will be maccheroni, I swear to you, that will unite Italy."
16 Comments:
Ben de 'namusu meseccem' lerden olduğumdan; benim bile yapabileceğim çabuk yapılanlar listesine aldım:))
Bakalım daha neler çıkacak yeşil domateslerden..
Şapka çıkartıyorum Oya Can.
By Ece, at 10 Temmuz 2010 18:20
Bu bloga "hamsi turşusu"aramasıyla ulaşmıştım. Ogün bugündür okuyorum ve bu blogdan babam çıksa yerim gibi geliyor. Sevgiler Oya hanım.
By hüznün tadı, at 10 Temmuz 2010 20:00
Ece'ciğim, devreye yeni bir lezzet girince ben de şaşırıyorum daha daha neler yapsam diye. Bu yeşil domates acayip bir malzeme. Ne yapsan oluyor ;)
Sen o kötü yeşilliğin yerine roka koy olur mu!!!
----------
Kendimi engin denizler gibi hissettim Hüznün Tadı :) Sevgiler
By Oya Kayacan, at 10 Temmuz 2010 21:03
eline sağlık, tam bir mutfak tembeli olduğum halde, yazılarını her okuyuşumda gaza gelip yemek yapmaya koyuluyorum:)
By Boncukçu, at 10 Temmuz 2010 22:04
namus meselesi dert edilmeden gönül rahatlığıyla sevilebilir gözüküyor.
elinize sağlık
By babişe yemekler, at 11 Temmuz 2010 06:28
Reçel de olur mu yeşil domteslerden Oya?
" Neden olmasın " dediğini duydum bile. Kırmızısından pek güzel oluyorsa, yeşilinden neden olmasın?
Biz de kızartmasını ve yemeğini yaptık ve yedik. Pek bereketliydi. Makarnaya da özendik şimdi. Ne yapacağız?
By munevver, at 11 Temmuz 2010 08:07
Makarna ile alakalı değil ama başlığı okuyunca yazmadan edemedim. Bizde de içi kavrulmadan yapılmış zeytinyağlı dolmaya "küçük orospu dolması" denir, hani içini kavurmaya zaman bulamamış cinsinden:)))
Makarnanın her cinsine bayılırım. Bu da muhteşem görünüyor.Ellerinize sağlık.
By cenebaz, at 11 Temmuz 2010 09:26
yemek kültürü,
başka birşey,
onu adlandırmak da bambaşka...
sayende neler öğrendim ben,
sevgiyle.
By carpediem, at 11 Temmuz 2010 10:13
Çok şekersin Boncukçu... Demek ki içinde bir yerde aslında bir mutfak aslanı yatıyor da kükremek için bekliyor!
----------
Yemeğin namusu tam da bu devrin tartışılacak bir mevzuu olabilir. Devlet adamları dahi karışabilir konuya,olay meclise taşınabilir. Namussuz ve namuslu yemekler ve hattâ servis yapıldıkları mekanlar ayrılabilir... Olur mu olur babişe yemekler ;)
----------
Cevap aynen öyle Münevver, aklımda yapmak istiyorum doğrusu. Aslında ekşi-tatlı-acı reçelimsi sos fikri de çok yatıyor aklıma, ızgara et sebze balık faslıyla çok yakışır. Yeşil ve kırmızı sert domatesleri birlikte kullanmak ama piştikten sonra her ikisinin renk ayırımını yapabilmek istiyorum. Hadi bir de sarı çan biber atalım içine tam cümbüş...
Sende pişenlerin haberi geldi. Afiyet olsun.
Yeşil domatesler artık pazara da çıkarlar, alır denerim bol bol. Mine'sine bostan talanımı sürdürürsem onlara kızarmış domates kalmayacak ;))
----------
Bu adı daha güzel doğrusu. Biz içine taze yeşil otlar filan koyup yaz sarması/dolması diye geçiştiriyoruz çiğden içli dolmaların adını. Bundan böyle o da adlı adınca çağrıla ;) Sağol Çenebaz.
By Oya Kayacan, at 11 Temmuz 2010 10:17
Yaşam tarzları ve iklim şartları değişik mutfak çalışmaları gerektiriyor tabii. Üst üste bindirince yemek kültürleri gelişiyor. Neyse ki dünya küçüldü ;) Artık her tada her yerde ulaşmak, yapmak yemek mümkün. Sevgiler Dilara ve teşekkürler.
By Oya Kayacan, at 11 Temmuz 2010 11:37
yeşil domatesi anneannem kendi annesinden öğrendiği usulle yapar, delirerek yeriz: (o evinde bu işlerde kullandığı taşla yapsa da) havanla domatese sertçe vurup domatesin parçalanmasını sağlıyor ve sonra domatesleri yıkıyor.böylece çekirdekler gidiyor.iri iri doğruyor onları, soğanlı, bulgurlu, yeşil acı biberli ve kırmızı domatesli hafif dirice pişiriyor.üstüne de sarımsaklı yoğurt...akşehirde "galle gulle" deniyor bu yemeğe:)izmirdeki tüm komşularına öğretmiş.:)hazırlamak 5 dk, pişmesinden ne olacak ki zaten?
bu arada, az sonra orospu işi spagetti deneyeceğim, ançuezim olmasa da...
By asmira, at 11 Temmuz 2010 18:21
Asmira, verdiğin bu bilgi çok değerli gerçekten. İlk defa duyuyorum patlatılmış domatesin yıkanarak çekirdeklerinden arındırılmasını... Ayrıca dört kuşaktan bilgi verecek kadar mutfağı önemsemen çok mutlu etti beni. Bu yeşil domates furyasına Akşehir galle gullesini de alacağım mutlaka. Eğer yazarsan, annenin adını da yazımda geçirmek isterim. Teşekkürler ve çok sevgiler...
By Oya Kayacan, at 11 Temmuz 2010 18:38
asıl ben mutlu oldum. anneannemin adı reşide.onda daha ne marifetler var. :))bir de aklıma geldi, o adına "tembel mantısı" diyor, kelebek makarnayı sıvı yağda kavuruyor ama alacalı olacak şekilde tamamen değil.içine birazcık bulgur atıp pilav gibi suyunu çektirerek pişiriyor.gerisi yine sarımsaklı yoğurt,pulbiberli yağ...makarna ve bulgur...ilginç ve lezzeti gerçekten de mantıya çalan bir tat.
kendisine de tarifi uygulayıp yazarsanız mutlaka okuyacağım. sevgilerimle...
By asmira, at 11 Temmuz 2010 19:00
Reşide Hanım yoktan vareden tam bir ev kadını, selamlarımı söyle lütfen Asmira'cığım.
http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2007/01/mafaldine-da-dire-offf-be.html
Bir gün aklıma esmiş makarna kızartmıştım ben de ama fırında, sonra da şu yukarıdaki adresteki yemek olduydu...
By Oya Kayacan, at 12 Temmuz 2010 10:13
Oya Kayacan
Cesur satirlariniz beni taa avustralya'larda sarmaladi tayyipli bir Turkiye'yi degil Oya Kayacan'li bir Turkiyeyi ne kadar ozledigimi hatirlatti bana (su anda derin bir ic cektim! Oysa daha dun aksam esimle tayyipleri okuyup iyi ki burdayiz demistik! Ben Oya'li Turkiyeyi cokkkk ozledim yav :( )
Nuket
By Adsız, at 24 Temmuz 2010 02:47
Bırakıp bırakıp gittiniz sevgili Nüket, arkanıza bakmadınız. Biliyorum ekmek nerede vatan orası diye diye gözden çıkardı pek çoğunuz Türkiye'yi. Ailemde de var çoook, Amerikalı oldular artık çoktaaaan. Senede bir gelip Boğaz'da balık yemekle, Göcek'te tekne keyfi yapmakla sınırlı bir eski vatan sevgileri / toprakları var artık onların. Sen kadar dahi duyarlısı nerdeee?
Gelseniz çoğalırız Nüket'çiğim. Yanaklarınızdan öpüyorum.
By Oya Kayacan, at 24 Temmuz 2010 09:29
Yorum Gönder
<< Home