Kedili Mutfaklar

Perşembe, Eylül 16, 2010

Biber son turfanda


"Koskoca Anadolu'muzun bu kadar zengin bir yemek kültürü olacak da biber aşı diye bir yemek olmayacak mı?" dedim kendi kendime ve de bakındım tabii hemen Google bilirkişisine. Olmaz mııııı?



Bahçenin son biberleri veya sonun eli kulağındaları. Eski tabirle 'son turfanda'. Babam Nuri'nin elleri kolları kesekağıtları ile dolu akşam dönüşleri vardı eve. Küçük bir kesekağıdında, "Selma bunlar turfanda," dediği çıtırdacık biberleriyle Mayıs ortaları keyfinde..., ya da yazın bittiğini haber veren son turfandaların akşam sofrasına katacakları lezzet pırıltısı gözlerinde babam.


Biberlerimi topladığım bahçe Mine'si Bahçeleri. Eve gelene kadar aklımda aşına benzer bir sulu yemek var. Mutfağa girince hooop kafada başka bir numara. Pişirme kağıdı ile fırın tepsisini kapla önce. Sonra biberleri ser üzerine, sızma, deniztuzu ve biberleri kırtkırtla, bir koca avuç Şirince kekiği at; iyice harmanla avuçlarınla. Ver fırına.


Kokusu çıktığında, çok hafiften kızarmaya başladığını görecek kadar rengi döndüğünde fırınlama işi bitmiştir. Alıp tepsiyi dışarı, o sıcacık haliyle bol sarmısak eziyorum içine, vişne sirkesi koyuyorum veya her ne sirkesi varsa sizin evde siz o sirkeyi kullanıyorsunuz.


Ben bu biberleri her haliyle yemeyi sevdim. Kekikli sızmada olağanüstü lezzetli olmuşlar. Kızarmış ekmek veya kraker üzerinde az krem peynir, yine o bildik bahçenin mevsim sonu fesleğenleriyle yaptığım enfes pestomla sunumu müthiş. Izgaraların yanında, makarnaların üstünde, salataların içinde, yoğurtla karışıp...; rakıya dost, votkaya sevdalı, biraya yoldaş...

Az gaz verelim bakalım, appeteaser olsun benim biberlerimin gastronomik değeri.

Appetizer yemekle atıştırılan iştah açıcı. Appeteaser hem iştah açsın hem de arkadan daha neler neler, ne doyumsuz lezzetler gelebileceğine dair bir işaret fişeği mahiyetinde olsun.

Afiyet acı olsun.

4 Comments:

  • Sevgili Oya Hanımcığım, ne güzel yapmış, ne güzel anlatmışsınız (her zamanki gibi) Ayıla bayıla baktım, son fotoğraf bitirdi zaten, açkıltan kıvranıyormuş hissindeyim:))

    By Blogger bilge ve annesi, at 16 Eylül 2010 15:06  

  • dün koşa koşa geldim eve! bir kavanoz közlenmiş patlıcan açtım, mutfak tezgahına iki kayık tabak koyup ikiye böldüm patlıcanı, birine sarımsaklı yoğurt-pencereden fesleğen:))) tuz vs ekledim diğerine közlenmiş biber doğradım iki tane bir beyaz soğanı ekledim doğrayıp tuz sirke vs derken bir yandan yoğurtluyu kaşıklıyordum

    By Blogger Handan, at 16 Eylül 2010 20:23  

  • Annoyacim,
    gece gece insanin istahi kabartilir mi böyle yahu :)
    ah vaktim olsa,senin tariflerini siraya koyup hepsini yapacagim da,Derin oglan emeklerken fazla vakit geciremiyorum mutfakta.
    gecenlerde,yesil domates yemegini yaptim senin,hani su bulgurlu olani.herkes parmaklarini yedi :)

    By Blogger Isil Simsek, at 16 Eylül 2010 21:55  

  • Sevda'cığım, bir de ben hissetsem o açlıktan kıvranır halleri ;) Tezgahlar biber dolu, bu biberlere sahip olmak onbeş dakika! Hadi ama...
    ----------
    Ben şimdi bu kavanozdan çıkan patlıcana bibere falan ne desem ki Handan'cığım? E haydi neyse, pencereden fesleğene 3 puan ;))
    ----------
    Yemeklerim çok kolay Işıl'cığım, yine de mutfak oyalayıcı bir yer. Haklısın bebekle işler zor ;)ama o Derin oğlan olsun ben aç oturmaya bile razıyım, onu yemek yeter! Yeşil domatesler afiyetle yenmiş, sevindim.

    By Blogger Oya Kayacan, at 17 Eylül 2010 08:52  

Yorum Gönder

<< Home