Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Eylül 29, 2010

Kurunun suyu da kendi gibi nimetten

Haşlama suyunda pişen pilaki


Geçtiğimiz haftalardaydı, akşamın hava havadisleri ertesi gün için dereceyi -10 indirmişti. Klima ortamı +21'de oturduğum yerden fırlayıp doğru mutfağa koşmuştum. Geçmiş mevsimin son kiloluk paketi ispir* ıslatıldı. Gönlüm rahat, gerisin geriye +21'e, ertesi günü beklemeye. Sucuklu yapacağım, kaşıkladıkça acı biberli sucuğun teri basacak kafamdan aşağı aynı kış gibi. Yeni güne uyandık ki ispirciklerim şişmiş, hazırol pişmeye, hava derseniz yazdan kalma. Tam yol kışlık niyetler oldu mu size pilakiye tornistan.

Haşlanan fasulyeler üçe bölündü, iki paketi dondurucuya. Bir süredir fasulyeleri haşladığım suyu da dökmüyorum. Gaz yaparmış filan palavrasına inanmayın. Fasulyeler haşlanmaya başladığında çıkan köpüklerdir gazın müsebbibi, onları zaten toplayıp atıyoruz ya. Suyuna da istediğimizi pişiriyoruz. Proteini, kalsiyumu, demiri memiri akıp gitmiyor bu durumda. Eşeğin hoşaf meselesinde suyunu içip tanesini bırakması boş mesel değil bence.

Havuçsuz patatessiz, bol soğanlı istiyorum pilakimi. Zırt pırt methettiğim Çanakkale'nin kırmızı çarlisinden ve italyan tipli domateslerinden faydalanacağım. Az bal, bir acı arnavut, tuz kırtlaması, bir de çok yakıştırdığım kereviz sap ve yaprakları girdi miydi tencereye, hani o atmadığım suyuyla da pişti miydi..., yesinleeeer.



Sucuklu fasulye kokularının beklentisindeki Cancan'ım şaşkın. "İstanbul’un havası da karısı da oynaktır bitanem Cancan'ım," diye anlatıyorum ona, "ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Gitmezdi bu havada, değil mi ama acılı sucuklu mucuklu; yanardık vallaaaa. Artık haftaya."

Fasulye suyuna tarhana çorbası



Arttı benim fasulye nimetinin suyundan. İçinde kırıntı fasulyeler filan da kalmıştı baktım, mükemmel. Buzdolabında sakladığım tarhanamdan bastım içine, önce şişirdim sonra evire çevire pişirdim.

Üfleye püfleye yedim. Sıcağa rağmen pek memnun kaldım üstelik. Kuru fasulye de gidermiş yani sucuklu sucuklu.
Tarhana+ lezzetteydi. Yerken beyaz peynir karıştırırım bazı tarhana çorbalarıma, onu da/onu bile yapmadım.



Şurada da eğlenin bakalım biraz.

Fazıl Say'a çaktırmadan, yandan Halime'm yandan...

Şu yan yan basmam yok mu ön ayaklarımı, bayılıyor Annoya'm.
* sadece ve sadece Erzurum'un İspir ilçesindeki bazı dere kenarlarında yetişirmiş

11 Comments:

  • gidip gelip bakıyorum en üstteki fotografa
    tarhana ilgimi çekmez ama kuru ah kuru1

    By Blogger Handan, at 29 Eylül 2010 10:37  

  • Sevgili Annoya,
    Dün alışveriş yaparken bir paket kurutulmuş domates aldım. Bir zamanlar şu kokoş kahvelerden birinde kurumuş domates ve fesleğenle bir kaşarlı tost yemiş idim. Ne zamandır aklımda onu yapacağım. Neyse benim kuruları bastım zeytinyağına, kapadım cam kavanozun kapağını... Sabah yaptım tostu. Sanki bunda birşeyler eksik? Yamyam zaten isminden anlaşılacağı üzere kuruları kuru kayısı gibi yeme yanlısı. Ben de bir bilene danışalım dedim. Kuru domatese nasıl muamele edelim?
    Öperim :)

    By Blogger Margot, at 29 Eylül 2010 11:15  

  • ahhh canım benim yaaa,o yan basan patilerini yiyimm ben seninn..sevimli şey

    By Anonymous madrugador, at 29 Eylül 2010 11:43  

  • Ehh yakindir sucuklu pastirmali kurularin kaynamasi ocakalrda.
    Tarhanayada cok yakistiririm pismi kuryu ,borulceyi.
    Afiyet olsun efendim, tek uzuntum cancan in hayal kirkligna ugramasi oldu.
    Saygilar,
    Sefa

    By Blogger lezzet sefasi, at 29 Eylül 2010 14:33  

  • Oyy pek şirin o patiler, fotoyu görünce dedim pisiler ayaklanma mı başlattı yeniden:)

    By Blogger Boncukçu, at 29 Eylül 2010 15:05  

  • Mevsiminin eli kulağında artık Handan, kaynat dur ;)
    ----------
    Margot'cuğum, son yıllarda eski lezzetli kuru domatesleri bulamıyorum. Aldıklarım kayış gibi, istediğin kadar sızmalara yatırıp terbiyeler et bana mısın demiyor; çiğneyemiyorum, boğazımdan geçmiyor. Sonuç Tariş'in lezzetli bulduğum şu kavanozcuklarını alıyorum (Makro) veya on line ısmarlayıp getirtiyorum.

    http://www.ta-ze.com.tr/tr/en/products/detail/104.aspx

    Bizden sevgiler sizin tarafa...
    ----------
    Ye Madrugador ye. Ben de öyle seviyorum onu, ayacıklarını kulacıklarını yiye yiye...
    ----------
    Benim için ilk bu fasulye artı tarhana meselesi. İçinde kalan birkaçını bızzztladım suyunun içinde zaten. Cancan'ı merak etme Sefa'cığım, bugünlerde balık çılgınlıkları yaşıyor ve çok mutlu. Sucuklu fasulye sadece bir fantezi onun için ;))
    ----------
    Allah iyiliğini versin Boncukçu, hatırladın demek o ayaklanmayı. Şimdi baktım da tarihi 10 Ağustos, 2006, Vintage Biscuit'e dayanışma kampanyası... Minnoş da yokmuş daha o zaman da, sonradan destek vermiş:):)

    By Blogger Oya Kayacan, at 29 Eylül 2010 15:46  

  • abla, bizim evde de kuru fasulyenin kalaniyla yapilir tarhana. Du bakalim yazmis mi diye gozlerim ararken karsima cikinca fotusu gulumsedim.

    By Blogger fethiye, at 29 Eylül 2010 19:32  

  • Oyacan'cım,
    Bazan Beybi'm de böyle duruyor yaw.....

    By Blogger Unknown, at 30 Eylül 2010 09:32  

  • Annenin mutfak marifetlerini not al bence Yüksek Ökçeler. Zaman zaman uygular, daha da geliştirir, mükemmel sonuçlar elde edebilirsin. Turp rendeli tarhanayı mutlaka deneyeceğim. Turbu pişirerek kullanmaya da başladım yeni yeni. Tuhaf bir keyif ;)
    ----------
    "Fethiye'ciğim, ben neredeydim yahu şimdiye kadar?" diyecektim ama inanır mısın benim çocukluğumda ve hattâ yedi sekiz yıl öncemde bile tarhana kültürüm yoktu. Aile ve yakın çevremin mutfaklarında halâ kullanılmaz. Orada yokmuşum yani, yeni yetişiyorum ;)
    ----------
    Cancan diyor ki Mine'si, "Beybi'yle ikimizin resmini çıkarsınlar yan yana ;)"

    By Blogger Oya Kayacan, at 30 Eylül 2010 12:16  

  • cancanın da hastasıyım senin de:))
    öperim pek çok..patilerinizden öperim..:))

    By Blogger Feride Nizamettin, at 11 Ekim 2010 17:11  

  • Pisik'e tırmık atar miaawwwlarız biz de...

    By Blogger Oya Kayacan, at 11 Ekim 2010 19:14  

Yorum Gönder

<< Home