Kedili Mutfaklar

Pazartesi, Ocak 09, 2012

Başka hayatlar denesek


Vurulmuş Kadın, diye koşuştular sokakta.  Mahallenin yenisiydi.  Adını beyan etmemişti kimselere.  Köşebaşı bakkala bile gitmemişti hiç.  Bir Kedi otururdu hep pencerenin içinde.  Adam gelirken miyavlardı Kedi, dedi konu komşu, sırtını kamburlaştırır cama sürterdi. 

Kedi ve Adam dost demek ki.  Kedi, Adam'a daha mı yakındı Kadın'a olduğundan? Kedi Adam'ın belki aslında. Kedi ve Adam dost olunca, Adam Kadın'ın da dostu mu oluyor?

Ambülans ve polis aracı aynı anda dağıttılar sirenlerini mahalleye.  Mahalle cam açtı. Üst kattan bir komşu açtığı camdan kollarını açtı havaya, dövünür gibi yaptı.  Küçük çocuk, Adam koşarak gitti, diye ağlaşıyordu tam da polislere; polisler eve daldı.  Ambülans yükünü aldı çıktı yola, siren sirene.  Kedi pencerede kalakaldı.  Yine kamburlaştırdı sırtını ama cama sıvazlamadı, çocuğa yasladı.

Zamanın şimdisi durdu orada, ilerisi gerisi işlemeye başladı.


Kadın'ın dilinin ucuna gelmemiş olabilir miydi o sözler, tam da yeriydi, keşke söyleseydi. Çekip vuracağına dinleseydi ya Adam, Kadın'ın söylemek isteyipte söyleyemediklerini. Kediyi okşasaydı keşke duraksayıp. O sabaha uzayan gecenin kokularını bir daha nefeslenseydi. Henüz ellenmemiş gazetenin bir yerinde bir haber ararmış gibi yapsaydı. Hiç olmadı çocuğun gözlerine baksaydı.

Bir bakarım ki bitmiş.  Çevirdiğim her sayfasının ardından kısa bir mola alıp düşlere daldığım kitap bitmiş.  Neler neler geçilmiş yazılmadan? Nasıl da atlanmış hayat satır aralarında?


Her hayat başka yazılabilir, başka bitebilir.

2 Comments:

Yorum Gönder

<< Home