Kedili Mutfaklar

Perşembe, Aralık 08, 2011

Çinekop kağıtta buharlandı



Porselen derin mevzu. Çin porseleninden ilk  kalıntılar Cilalıtaş devrinden, fırınların ilk belirtileri  İ.Ö. 200'e dayanıyormuş.  Çinlilerin kemik külü kullanarak elde ettikleri bone china'yı, Avrupalılar quartz kullanarak sağlamış.  Işığı geçiren ince mi ince ve sağlam malzemeler çıkmış ortaya. 

Akşam içinde çinekop yediğim kayık tabağım, Eniştem İnal'ın annesi Berşan Teyze'den kalma. Çekoslovak malı.  Neresinden baksanız 70 yıllık, ha gayret antikalaşmaya doğru gidiyor.    Damgalı falan tabii.  "Al işte tarih üstü çinekop servisi böyle böyle...," dedirttiriyor insana.

Şimdilerde Çin malı üç otuz paralık tabaklara bone china deyip at izini it izine bulaştıran satıcılar ve maalesef alıcıları var.  Güler misin ağlar mısın?


Izgarasını taze yemiştik, çinekoplarım kağıtta olsun bu sefer.  Balıkların her haline yakışan o güzel taze bitki karışımıma bulansınlar iyice.  Neler miydi onlar?  Mutfak penceremin önü bitkileriydi; biberiyeydi, kekikti, adaçayıydı, defneydi.  Bunlar bir kaseye ufalandı, sarmısağı ezildi, sızması tuzu biberi, az limon suyu da eklendi.  Parmaklarla iyice karıştı, ellerle çinekoplara bulandı bir güzel.

Eller eller eller...  Aaah rahmetli Yıldırım Gürses ve O şarkı gelivermesin mi akıla?  Terennümün ötesine geçilip başlanmasın mı şakımaya. 

Sonrasını sorun peki.  "Ya sonra?" deyin.

Acilen sızmadan arındırılan eller.  Çarçabuk hazırlanan rakılar.  Ooooh be dünya varmışlar...  Ölmüşlerimizin canına değsinler...  Berşan Teyzeeee huuuuular...

----------

Ha işte, balıkları zarfladıktı yağlı kağıtla.  Tavada bir parmak su kaynatılıp içine bırakıldılar. Tavanın da üstü sıkıca kapatıldıydı.

Üç beş dakika, fazla değil aman sakın. 

Yoksa erir gider balıklar, rakı kadehleri ellerde kalakalırsınız.

37 Comments:

  • Afiyet şeker olsun, canım rakı çekti akşam vakti, :)

    By Blogger Boncukçu, at 8 Aralık 2011 17:18  

  • Aafiyet şeker olsuunn.

    By Blogger Nenoni, at 8 Aralık 2011 19:25  

  • Ayyayyaaay, balık dedim mi düşer benim Karadenizliler ;)
    - Koy rakını Boncukçu, tam zamanı şimdi :)
    - Eywallaaaah Nenoni :)

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Aralık 2011 19:30  

  • iyi ama çinekop yavru lüfer değil miydi?

    By Anonymous Adsız, at 8 Aralık 2011 19:43  

  • Boyuna posuna göre, defne yaprağı, çinekop,sarıkanat,lüfer,kofana...
    Tamam mı ADSIZ?

    By Blogger Oya Kayacan, at 8 Aralık 2011 20:03  

  • Peki ya balıkların yenmekten mutlu olurcasına güler gibi durması?:)

    By Anonymous Adsız, at 8 Aralık 2011 20:14  

  • evet boyuna göre. çinekop lüferin küçüğü yani üreme yeteneğine gelemeyeni. çinekop yiyelim ki ileride denizlerimizde lüfer ailesinin hiç bir ferdi kalmasın. senegalden barbun çiftlikten levreğe mahkum kalalım.

    By Blogger hirondelle, at 8 Aralık 2011 22:01  

  • Ne de olsa Annoya pişirdi, değil mi ama Gasilhane?
    ----------
    Şimdilik, bloglarımıza lüfer ailesinin fotoğraflarını koyarken, cetvelle ölçüm yapar halde görüntüleme mecburiyeti getiren bir yasa yok. Bu yüzdendir ki kendimizi kaç santim yediğimizi ispatlamak durumunda hissetmiyoruz. Ha o yasa da çıkarsa, ona da saygı gösterir, işte balık işte cetvel şekillerinde uygulamalar yaparız.

    Lüfer mevsimi bir iki aya kadar biter. Hatta Ocak'la birlikte yağsız, yani tatsız tuzsuz olur. Şimdi yediniz yediniz, yoksa seneye kadar hasret kalacaksınız. Benden söylemesi Hirondelle.

    By Blogger Oya Kayacan, at 9 Aralık 2011 07:33  

  • Oya hanım,

    elbette bir yasası yok blogunuza kaç santimlik balık koyacağınızın, hatta ciddi mücadeleler neticesi kazandığımız "lüferi 20 cm altı avlama ve satma yasağı"na rağmen süpermarketlerin bile 16 cm çinekop sattığı ülkemizde.. yasanın zaten hükmü de yok!

    biz bu mevsimin hesabında olmayanlar daha onlarca mevsim gerekiyorsa nefsimizi tutup yavru lüfere dokunmama kararı alanlar, bu dünyayı çocuklarından emanet aldığını bilmenin sorumluluğu ile hareket etmeyi seçtik. yemeyelim, ölmeyiz. ama biz bebesini yedikçe soyu kuruyan bir balık bu, lüfer.

    hürmetlerimle,
    D.

    By Blogger Defne Koryurek, at 9 Aralık 2011 08:29  

  • oya, afiyet olsun.


    defne koryürek; lüfer kampanyanız pek ''naif'' bir kampanya. küçük balık da kalmadı denizlerde ya neyse.

    By Blogger Handan, at 9 Aralık 2011 09:29  

  • Bazı insanlar vardır ki, karşısındakinin ne söylediğini hiç kaale almayıp sadece kendi ezberlerini tekrar ederler. Can sıkarlar. Okuyun anlayın bir Defne Hanım, ne diyormuşum bakalım???

    By Blogger Oya Kayacan, at 9 Aralık 2011 09:32  

  • can sıkan bazı insanlardan olduğumu duymak yeter bana Oya hanım.. çekilmektir dolayısıyla yakışan. muhabbet olmaz bundan öteye zira. mutabakat, hele hiç.

    hürmetler,
    D.

    By Blogger Defne Koryurek, at 9 Aralık 2011 09:37  

  • oya hanım,balığa çinekop dediğiniz zaman zaten ölçmeye biçmeye gerek yok ki..çinekop diye satın aldığınız balık 20 cmin altında oluyor. 20 cm i geçtiğinde lüfer, balıkçı onu lüfer diye ve tane ile satıyor artık..ve altın değerinde..
    ayrıca, okuyun ne dediğimi anlayın dediğiniz yeri işaret eder misiniz lütfen! ben de okuyup anlamak istiyorum ne diyormuşsunuz.

    By Anonymous mehtap, at 9 Aralık 2011 09:47  

  • oya?

    By Blogger Handan, at 9 Aralık 2011 09:50  

  • Oya hanım yuh yani, haftalardır bebek lüferler konusunda, çinekoplar konusunda o kadar yayın yapılıyor, çinekoplar, defne yaprakları avlandıkça kuruyan lüfer soyundan bahsediliyor, siz de burada çinekop tarifi veriyorsunuz. Bu çalışmalar biz lüfer yiyelim diye değil çocuklarımızda lüfer yiyebilsin diye yapılıyor. Belki bu açıdan düşünürseniz jeton düşer ama bilemedim genede?

    By Blogger Koko Cambo, at 9 Aralık 2011 10:16  

  • Oya Hanım,

    Şaşkınlık içindeyim. Göz göre göre, henüz 1 kere olsun yavrulamasına fırsat tanınmamış, soyunu sürdürmesine izin verilmemiş, kaybettiğimiz binlerce türe 1 tane daha eklense ne olur mu demek istediniz?
    Mehtap Mertdoğan

    By Anonymous Adsız, at 9 Aralık 2011 10:38  

  • siz de haklısınız oya hanım; sıkıldınız baskıdan tüm insanlık gibi... hazır fırsat da varken -blog- özgürleşelim... evet muhteşem bir duygudur özgürlük fakat keyfiyet maalesef başkasının ayağına basmak ve özür dilememektir... farkında olmaz insan... çünkü içselleşmiş, kültürüne dönüşmüştür... diyeceğim şu ki bize emaneten verilen dünyayı geri vereceğiz çocuklarımıza... bu size ne ifade eder bilemem, zira yasalar insanların beyninde ve yüreğindedir... maalesef afiyet olsun diyemiyorum... çünkü geleceğinizi bugünden yediniz... neva

    By Blogger neva kip, at 9 Aralık 2011 12:12  

  • Defne hnm. Merhaba ben lufer çinekop kampanyasina değinmeden tavrinizla ilgili ufak bir uyarida bulunmak isterim..

    Oya Kayacan yani nam-i diğer annoyam, bugune kadarki tum blog kampanyalarinda, etkinliklerde, ozellikle sokak hayvanlarina olan hassasiyetiyle bilinir, luferde nesli tukenen bir hayvansa hayvanseverlikte Oya hanim kesinlikle hepimizden bir adim one geçecektir.. Eger bu kampanyada yer almak istemediyse ve çinekop tuketmeyi tercih ettiyse mutlaka kafasina yatmayan bir şeyler vardir.. Bu yuzden kimseyi suclayacak ve mutabakata varamadiniz diye afişe edecek yetkinizin olmadiğini duşunuyorum..

    Afise etmekten kastim burada muhabbetinizi bitireceğinizi soyledikten sonra "fikir sahibi damaklar" sayfanizda bloğu ve tarifi afise etmenizdir.. Buradaki cekiliyorum aaletinize hic ama hic yakistirmadigimi belirtmek isterim..

    Diger lufer savaşcisi arkadaslara seslenmek isterim.. Kesinlikle haki bir davanin savunuculari olabilirsiniz ama buradaki sanalligin arkasina gizlenerek yuh size yemeyin olmezsiniz gibi kullandiginiz kelimelerin cirkinligi hakli davamiza hos olmayan golgeler dusuruyor..

    Uzgunum ki yemek icmek bir kultur isidir.. Maymun beyni, kedi eti yiyen çinliler icin hayvan haklari dernekleri yasa cikaramiyorsa Handan haniminda soyledigi gibi oncelik denizlerimizde nesli tukenen "balik" olmali iken lufere yogunlasmak cok naif ve bence elit kaliyor.. Lufer benim cocuklugumdan beri hep pahalli balik kategorisine girer ama cinekop tum aile kiloyla alinip yenebilecek bir baliktir.. Alt gelirli insanlarin yogunlukta oldugu ulkemizde bu kampanyanin nisantasindan oteye cikamamasinin nedeni belkide budur.. Zira bircok insan firinlardan bir gun onceden kalan ekmekleri yerken, o bebekler cinekop yasagi yuzunden omega3- omega6 dan mahrum kalacaklarsa bence tekir gibi cinekop gibi baliklar varsin tuketilsin..

    Dedelerim tabak buyuklugundeki mideyeleri anlatirken bende nerde simdi onlar demiyor degilim, ama bu davayi savunurken lutfen hal ve hareketlerimize dikkat edelim sivil toplum orgutu olmanin yani gonulluluk esasina dayanan bir davada 3. Taraflari kendimizden soğutmayalim..

    2 ust paragrafta soylediklerim kendi fikirlerimdir.. Katilirsiniz yada katilmazsiniz.. Bu asil soylemek istedigim kisilik haklarina yaptiginiz uygunsuz tavirlarin haksizligini degirtirmez

    Saygilarimla

    By Anonymous Asli Hurriyet, at 9 Aralık 2011 13:11  

  • Oooooy oooyy ooyy ! Yılbaşına kızım gelecek yurtdışından,işte bu menü süper gider yılbaşı arefesinde.Elllerinize sağlık muhteşem.

    By Anonymous Adsız, at 9 Aralık 2011 13:35  

  • yorumumu kısa kesmiştim oya sıkılmasın diye, yazmadığım kısmı da ekleyeyim.

    bu lüfer kampanyasını baştan beri ''naif'' buldum, çok havalı bir balık lüfer, kimse biten küçük balıklardan bahsetmiyor, varsa yoksa boğaz&lüfer, ayrıca bu kampanya defne koryürek'in blogu için iyi bir reklam aracı olmasına da dikkat çekmek istiyorum. defne koryürek ntv de, defne koryürek gazetede, olay ne? lüfer. vallaha süper fikir, istediği kadar kaymağını yesin bunun ama lütfen çinekop yiyen insanlara çemkirmesin. oya yorumu yayınlamaz belki ben kopyasını alayım da bloguma yazayım bari.

    By Blogger Handan, at 9 Aralık 2011 13:55  

  • Aslı hanım,

    konuya ilişkin değerlendirmemi öncelikle bu bloğa ve Oya hanıma ilettim. bir muhabbet ve bir mutabakat fırsatı yakalamayı denedim.

    ancak unutmamak gerek, bloglar yeni medyanın parçası. yani bir makale yazarı, bir köşe sahibi gibi fikrimizi kamuya sunduğumuz alanlar bunlar. beraberinde eleştiri ve takdir gelir, gelecektir... okuyucu ya da takipçilerin sizi işaret etme hakkı da haliyle doğuyor. nasıl Mehveş Evin'in bir köşe yazısını taşıyoruz sayfaya, Fatih Çekirge'yi eleştiriyor ve Müge Anlı'ya isyan edebiliyoruz.. Oya Kayacan'ı da taşımamız normal.

    konuyu kişisel kefalet ya da asaletten öte bir yerde değerlendirebilmek umuduyla sundum fikirlerimi.

    hürmetlerimle,
    D.

    By Blogger Defne Koryurek, at 9 Aralık 2011 13:58  

  • Ben olsam bu kadar tepkiden sonra o güzelim porselen tabaklara büyük balıklar koyup bu çinekopları da buradan kaldırırdım...Lütfen balıklarımızı koruyalım büyütelim torunlarımız da yiyebilsinler....Saygılar...

    By Blogger Unknown, at 9 Aralık 2011 14:34  

  • :))) ahahahah tabii ki defne koryürek'in benim yorumuma yanıt vermesini beklemiyorum. ben kiimmm defne koryürek kim. bunu kesin yayınlamaz oya! defne koryürek'in blog takipçilerine nasıl davrandığını, o grupta yer alıp da başka bir fikri uygulamaya koyanları '' benim blogumu/burayı kullanmadınız!!! değil mi?'' diye ısrar kıyamet fırçaladığını da biliyorum. tabii bunlar kişisel konuşmalar olduğundan bloga taşımıyorum, çinekop yemeye de devam edeceğim, kurursa da kurusun soyu lüferim umurumda değil! evet sinirliyim, böyle üstbakış kampanyalardan da gına geldi artık.

    By Blogger Handan, at 9 Aralık 2011 14:43  

  • Oya hanımcım, şu porselene düzdüğünüz methiyenin onda birini lüfere dair diyeydiniz kopmazdı bu fırtına. Çinekop diye görünce vallahi ben de irkildim.

    Handan hanım, sizin besbelli bir geçmişiniz var Defne Koryürek'le ama lüferin suçu ne? İnsaftır, demeyin soyu kurusun falan. Ayrıca beğenin beğenmeyin seninki kaç santim deyip duruyor benim çocuklar. Farkındalık yarattı bu lüfer kampanyası.

    Mihriban SOYLU

    By Anonymous Adsız, at 9 Aralık 2011 15:27  

  • çok uzun oldu bu, mecburen;

    http://handannkaleminden-handan.blogspot.com/2011/12/lufer-uzerine-bir-beyaz-turk-kampanyas.html

    By Blogger Handan, at 9 Aralık 2011 15:28  

  • mihriban soylu; defne koryürek'i tanımıyorum. yanıldınız.

    By Blogger Handan, at 9 Aralık 2011 15:46  

  • çok ayıp,
    çok duyarsız,
    marifetmiş gibi yazmışsınız bir de. hiç utanmadınız mı, bu kadar insan deniz yaşamını korumak için mücadele verirken siz bir güya bir lezzetçi olarak hiç mi aklınıza gelmedi insanların duyarlılığı?
    çocuklarımız sizin gibiler yüzünden lüfer göremeyecekler

    By Blogger Bahadır, at 9 Aralık 2011 18:28  

  • Özellikle jetonlu metonlu konuşan terbiyesiz evladı hakkında bişey diycem, o çinekop yemese de dünyaya zarar. Hiçbirimiz yemeyelim, o yesin, adamın varlığı faul

    By Anonymous Adsız, at 9 Aralık 2011 20:11  

  • Askolsun be Annoyam! Sen ki bu kadar pisileri seversin, bu kadar bortu bocegi dost bilirsin. O porselen tabaga lufer yakisirdi. Sen hic bebesi olmadan pisilerini kisirlastirir misin? En azindan bir kerecik ureme sansi tanirsin. Vardir bir bildigin, ona mukabelen yapmissindir bu isi ama bir zamanlar fikir sahibi bir damak olarak tanimistim ben seni. Uzdun beni :(

    By Blogger Berceste, at 9 Aralık 2011 23:26  

  • Kesinlikle rakının yanına en çok yakışandır çinekop, sarıkanat, lüfer...
    Lüfer kampanyasının gayet ciddi başlayarak ve hatta nişantaşının dışına bile çıkarak(!) uygulanmaya çalıştığına şahidim. gittiğim pazarda bile balıkçılar satmazdı. "dı" diyorum çünkü kasım ayı başı itibariyle zembereklerinden boşanırcasına çinekop satılmaya başladı. defalarca ve defalarca şikayetlere rağmen göz yumulduğuna, şikayet edilen mercinin bile lüfer olsaydı kasımın onuna kadar olurdu, bu saatten sonra lüfer olmaz dediğini bile işittim. iyi başlayan bir hareket birdenbire bir yerlerden işaret almışçasına resmen bitirildi.
    yazınızı eleştirmek bir yana Handan hn.ın yazdıkları ile birlikte toplumun genel halinin aynası olması dolayısıyla kutluyorum.
    Uskumru'yu artık sadece ithal olarak yiyebilen bizlere lüfer zaten haram...

    By Blogger efe bey, at 10 Aralık 2011 00:20  

  • ‎"İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar, Ama en büyük ilim, nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir." demiş ya Tolstoy; olup bitenleri okuyorum dünden beri; tansiyonum yükseliyor durmadan, böylesine çabuk galeyana gelip, öfkelenebilen, öncesini ötesini hiç düşünmeden, bilmeden ve sorgulamadan -üstelik de o hakkı nasılsa kendinde bulup- yargılayan ve mahkûm edebilen, bir de gelip, utanmazca cümlelerle bunu tebliğ edebilen; saygı sözcüğünü çoktan unutmuş görünen insanlara şaşırdıkça şaşırıyor, üzüldükçe de üzülüyorum bir yandan...
    Bekleyip bekleyip, zamanı da geldiğinde, çinekop yemişsin, afiyet şeker olsun Annoyam... Ama en güzeli, ruhundan taşan cümleler ile yine bir methiye güzelliğinde yazmışsın bu esnada olan biteni, çinekop olsam, sırf senin o çok özel tabağında, bu güzellikte anlatılıp, ebedî olabilmek pahasına gelirdim sofrana, emin ol.. ;)
    Greenpeace'in yıllardır sürdürmekte olduğu kampanyaya sen de, ben de, hepimiz destek olduk yürekten, olacağız da yine.. Ama ne gariptir, bu yaşıma değin, ben de tanışmadım örneğin lüferle, çinekop ise, babacığımın o zamanlarki oldukça kıt öğretmen maaşıyla soframızdan eksik etmediği bir besindi, sağolsun, var olsun... Ha bu sayede demek ki, lüfer yemeden de aklım fikrim yerinde olabildi, şükürler olsun.. ;) "Ekmek yiyemiyorlarsa pasta yesinler" diyen birilerinin, "amanin benim çocuklarım lüfer yesin de gerisi neylerse eylesin" diyip, durmadan kendi ismiyle özdeşleştirerek lanse ettiği nedense "sadece ve sadece lüfere yönelik" kampanyalarını, şimdi ben desteklesem ne olur, desteklemesem ne olur elbet... "Bebek" demişler de; "Oğlak kebabı", denmesi de acayip ürkütür meselâ beni hep, hatta ve hatta "kuzu" eti tabiri de... Daha da öteye geçip, "yemeyin zaten hayvanların hiçbirini kardeşim, ne hakkınız var insan nesli olarak diğer canlıları durmadan tüketmeye, yok etmeye, hatta sırf yok etmek için üretmeye!" desem, şimdi "benim çocuğum sizin yüzünüzden lüferden mahrum kaldı, vah da vah" diye kendini paralayan ve bana nedense tam da "bindirilmiş kıta" izlenimi veren arkadaşlar, kendi "lüfer" mağduriyetlerini nasıl izah edip, maruz gösterirler ki bana? Hangimiz, haklılığımızdan bunca emin olup da O'nun, Bu'nun, Ben'im hayatımı böylesine sorumsuzca, saygısızca eleştirme ve infaz etme hakkına sahibiz ki? Hangi hakla? Hangi ayrıcalıkla? Yaşam hakkı ise nedendir bunca sınırlandırılmışlık? Nedendir bunca ayrıştırılmış dokunulmazlık? Yanıtı yok bence bunların... Herkesin yaşam hakkı da, "kendiliğinden ve sevgiyle, her daim merhametle paylaşmak istediği özel" i de, düşüncesi, eylemi, çabası da kendine, ki bir zahmet saygı çerçevesinde...
    Dedim ya, afiyetler olsun Annoyam; tutulmuş, tezgâhlarda yerini almış balıkların çöplere yığılmasına "dahi" sebebiyet vermek, "caniliklerin" en büyüğü kanımca, bunca açlıkla, yoklukla mücadele eden "insan" var iken bu memlekette...
    Saygı, sevgi ve hürmetlerimle, tüm emeklerin ve varlığın için...

    By Blogger dgül, at 10 Aralık 2011 15:58  

  • Annoyam, affeyle, dedimdi iste Annoya zarar vermez bebesi olacak kediyi bile kisirlastirmaz diye... Bir onceki ve bir sonraki yaziyi okudugunuzda cinekop'un lufer oldugunu, Annoya'nin da bize goz kirptigini gorecekmisiz megerse :((

    Ama cinekopseverler, siz de Annoyam gibi lufer olana kadar bekleyin bu bebeleri olur mu? Yazik kiymayin onlara da savasarak birbirimize de!

    By Blogger Berceste, at 10 Aralık 2011 22:05  

  • Bu gün deniz kıyısına gittim. Haftada bir gitme şansına sahibim bu kasabada. Hayır İstanbul' da değilim... Çinekoplar denizden kucağımıza atlıyorlardı. Gerisin geri attık denize. Salak mısınız daha bebesiniz dedik. Göçüyorlar kuzeyden güneye. Sürüyle hem ne sürüyle. Ağ atmaya gerek yok küçücük koyda, olta bile lazım değil. Kepçe yetiyor. Karabataklara dedim ki "nato kafa nato mermer olmayın" yemeyin lan bizim çinekopları :) Güldüler kahkahalarla... Hayırlı olsun 19 cm lik çinekoplar Egeden aşağı kıvrıldılar. Lüfer olabilmeleri için kampanya başlatanlar sayenizde biz bu yıl yemedik yiyemedik, bir zahmet şimdi akdeniz havzasına derdinizi anlatın. Seneye kofanalar sizden herhalde. Ne de olsa çok emindiniz kendinizden.

    By Blogger Çiğdem, at 11 Aralık 2011 01:10  

  • Afiyet ,bal seker olsun .Yarasin...

    By Anonymous Adsız, at 11 Aralık 2011 09:01  

  • Sevgiler
    Sam

    By Anonymous Adsız, at 11 Aralık 2011 09:02  

  • HADİ BAKİM KIŞT KIŞT herkes kendi işine, beğenmeyen gelmesin, okumasın,kalabalık yapmasın, EVLİ EVİNE, KÖYLÜ KÖYÜNE, BEĞENMEYEN SIÇAN DELİĞİNE...

    By Blogger Defne Soysal, at 15 Aralık 2011 23:10  

  • merhaba))yorumların hepsini okumadım..başına şöyle bir baktım..insanlar;bilmeden,okumadan niye konuşurlar..hala anlayamadım!!!??laf olsun torba dolsun diyemi))aynen öyle olmuş bazı yorumlar))Oya Hanım;biraz tereciye tere satmak olmuş,size balık haklarını savunanların yazdıkları))sağlıkla

    By Anonymous Adsız, at 20 Aralık 2011 20:24  

Yorum Gönder

<< Home