Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Ekim 29, 2011

Balkabaklı cadı irmiği



Canım hem kabak tatlısı hem de irmik helvası istiyor.  Kabağa yarın kutlanacak Cadılar Bayramı vesilesiyle takıldım galiba. İrmik helvası istememse olağan değil.  Hele de kendim yapacağım da yiyeceğim..., ohoooo ölme eşeğim ölme.  Zaten doğrudan ölüme bağlıyor kafam bu helvayı.  Konu komşu kandil mandil özellikli getirdiğinde bile bir kuşkuyla bakıyorum, kaybolanımız mı var diye...

Kabağın tatlısı derseniz eğer, pek severim.  Doğru düzgününü yaptığım pek görülmese de, 'aklımı seveyim' usullerinde yaptıklarımın pek lezzetli oldukları aşikardır.   



Bu bir dilim kabak yarım kiloya yakın, rendeledim ve harlı ateşte, sulandırmadan kavurmaya başladım.  Fındık yağı kullanıyorum bu işi yaparken.  Ara ara şeker, tarçın ve muskat rendesi ekliyorum.  Lezzeti beni benden alana kadar. " Ooooh işte bu," dedirtene kadar.  Kabak kavurmasını tavanın bir kenarına alıp bir iki avuç çam fıstığı da boş kalan diğer kenarına koyun sonra.  O kenarı tutun ateşe, iki dakika da onlar kızarsın.

Fırına süreceğimiz tepsiyi hazırlıyoruz şimdi. Dibine yağ fırçalıyoruz. Yağın üzerine şeker döküyoruz, tavanın dibi görünmeyecek gibi, varsa kahverengisi olsun. Çam fıstıkları şekerin üstüne, kavrulmuş kabak rendemiz de onların üzerine; bastıra bastıra şöyle.


Bırakın şimdi fırın kabını bir kenara. Yapacak başka işimiz var.




Kabakların kavrulduğu tavada 50-60 gram kadar tereyağı eritip 250 gram irmik ilavesiyle kavuracağız şimdi.  Uzuun uzun kavuracağız, iyice koyultacağız irmiğin rengini.  Derkeeen, bir koca portakalın kabuğunu rendeleyip harmanlayın irmikle.

Yarım litre süt, aynı koca portakalın suyu ve iki iri mandalinanın suyunu ısıtın birlikte.  Çooof diye kavrulan irmiğe katın yarısından fazlasını.  İrmik şişsin. Keyfe kadar şeker katma zamanı geliyor irmiğin şişmesiyle birlikte.  Karıştırın şekerle güzelce, mis gibi koktuğundan emin olun ve de bu arada fırını ısıtalım bakalım.

Sooonracığıma, dibine kabak rendesini döşediğimiz fırın kabına irmiği de yaydık.  Kalan sıvı karışımı da döktük üzerine. Yani vallahi yapmak anlatmaktan daha kolay, verdik fırına; artık fırınınızın insafına teslim.

    


Fırında 170~180 derece arası kalış süresi sıvıyı iyice çektiği zamana göre ayarlanacak.  O zaman nasıl anlaşılıyor peki?  Tepsi kenarlarından kızarmalar başlıyor ve irmikte çatlamalar.  Çıkarıyoruz fırından ve acaba ne oldu, nasıl oldu diye meraklanarak hafifçe soğumasını beklemeye başlıyoruz.

Çevirip baktığımız an var ya, o andaki duruşu tadını belli ediyor zaten.

   


Yok böyle bir kabak şeysi.  Olmamıştır böyle bir irmik tatlısı. 

Madem bu kadar güzel, cadısı madısı bahane olsun yapışımıza.

Gönderelim gitsin mi bütüüün kaybolmuşlarımıza.

--------------

Açık Radyo'dan eski mi eski, bol kabaklı cadı bayramlı falan bir yazımı taşıdım buraya, okuyun eğlenirsiniz.

12 Comments:

  • Ellerine sağlık :) Muccccccck

    Bayramın kutlu olsun :)

    By Blogger Çiğdem, at 29 Ekim 2011 16:13  

  • Babacığına Allahtan rahmetler olsun Çiğdem'ciğim.

    By Blogger Oya Kayacan, at 29 Ekim 2011 17:17  

  • Oyacan'cım,
    Canım bir irmik helvası çekiyor ki bugünlerde...
    Yapsam mı ne?

    By Blogger Unknown, at 29 Ekim 2011 20:30  

  • Bizim memlekette (lazlar) pilavı pişirirler balkabağıyla, zaten tatlımsı olur ya, bir de bal ekleyip yerler. bu kış anneme yaptırıp tarifi yazayım.

    By Blogger Boncukçu, at 29 Ekim 2011 21:29  

  • Yapsan Mine'si yapsan...
    ----------
    Boncukçu, İtalya'nın güneyinde ve de Sicilyalılar özellikle balkabaklı risottoyu pek sever. Ben de bayılırım ;) Ballı tarifini de annen yollu senden bekliyorum artık :))

    By Blogger Oya Kayacan, at 30 Ekim 2011 08:42  

  • Sağol Oya' cığım allah kalanlarımıza sağlık versin.

    By Blogger Çiğdem, at 30 Ekim 2011 14:12  

  • bayiliyorum size, yemeklerinize ve anlatis seklinize..
    Allahim elinizden bereketi, evinizden bollugu ve yuzunuzdeki tebessumun eksikligini gostermesin :)

    sonsuz sevgiler..

    Hatice B.

    By Anonymous Adsız, at 30 Ekim 2011 14:56  

  • Benden de sevgiler Hatice. Yazdıkların kabul edilir, dilerim ;)

    By Blogger Oya Kayacan, at 30 Ekim 2011 16:57  

  • Balkabağını ne çok seviyorum belli değil geçen gün soyup elma gibi yedim kestane kabağıydı çok lezzetliydi.. Mücverini, peynirli muffin olanını, gratenini en çok çorbasını yapar ara ara tüketirim hele bir alayım bende tarif veririm belki :))

    İrmik helvasını bana balkabağı bile sevdiremez ama o ayrı :)

    Ellerine sağlık Annoyam.. Umarım uzun süre sadece canın istediğinde pişirirsin..

    By Blogger piano piano bacaksiz, at 30 Ekim 2011 17:27  

  • Merhaba Bacaksız. Dönüşün Aslı olmuş, şimdi baktım! Çiğ yemeğe çalışıyorum ben de ama pek yedirmiyor kendini... Mücver güzel olur bak, bol otlu, dur denesin Annoya bugünlerde :)

    By Blogger Oya Kayacan, at 31 Ekim 2011 09:32  

  • şahaser olmuş.

    By Blogger Margot, at 31 Ekim 2011 17:23  

  • ellerinize saglik degisik nefis görünüyor .Hayirli aksamlar diliyorum

    Gülcan Akbas

    By Blogger Unknown, at 17 Kasım 2011 22:43  

Yorum Gönder

<< Home