Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Eylül 17, 2011

Ekşi üzümlü patlıcan salatası...

...ve de çaydan rakıya U dönüş yapan bir mübarek sabah kahvaltısında, o patlıcan salatasının akıl almaz lezzetteki bruschettası...


Başlık uzun olunca ikiye böldüm. Şimdi toparlayalım bakalım.

Bağ bozumları başlayınca benim de üzümle bozma zamanlarım gelir. Çarşı pazarda çeşitlenir üzümler. Hani her çeşidinden alıp eve getirmesem de, gördüğüm yerde ağzıma atıp bakarım mutlaka tatlarına. Konu komşu üzümleri de vardır sağolsunlar. Hele kasabası köyü olan komşuların hepsinin bağı bahçesi var maşallah. Yolları uzandıkça memleketlerine, bana da düşüyor az çok has bahçe ürünlerinden.
 


Kullanacağım üzümlerin nereden geldiğini bilmiyorum bu sefer.  Komşumun ahpabının komşusunun köylüsünden galiba.  O pek olgun, tatlı duruşlarına ve rengine bakıp aldanmamak gerek; ekşiler mi ekşi. Düşünüyorum da kendilerini oradan oraya atıp bana kadar gelmelerindeki neden budur belki de.  O komşunun köylüsünün ahpabına diğer komşunun arkadaşı muhtemelen benim için şöyle demiştir: "O kadın mutlaka bir yere sokar bunları, verin kullansın da ziyan olmasınlar."




Sarmısaklarım Kastamonu Taşköprü'den.  Ismarladım, özel. Bildiğiniz üzere diş diş diye girer tariflere, ben birbirimize kavuştuğumuz günden beri avuç avuç yiyorum.   




Mini patlıcanlarımı tavada közler gibi yaptım.  İki baş sarmısak da yanıbaşlarında közlendi.  Kabuklarından ayrılıp yerleştiler bir güzel tabağa.  Nereden baksanız seksen yıllık çok özel ve güzel bir tabağa..., aaah, mazi kalbimde bir yaradır.

   


Patlıcan ve sarmısaklar bıçaklanarak ufalandı, karıştı.  İki avuç kadar koruk tadındaki üzümün suyu sıkılıp süzülerek, sızma ve balkon maydanozumla harmanlandı. Deniz tuzum tabii ki unutulmadı, az da baharat kırtkırtı eklendi. 

   


Bugün kullandığım her malzeme yöreseldi! 

Bknz:  Tekirdağ yöresinden gelen özgün tat, Tekirdağ rakısı, gibi...

Bruschetta ile doyamadılar birbirlerine.

Yedikçe içilip, içildikçe yendiler.

4 Comments:

  • Ah Oya' cım ah "Ben ne gönül çektim eskiden..." Bizler şanslı kuşaktanız. Annem zamanında Tilkilik Kız Orta Okulunda okur iken "sesi de pek güzeldir" bu tangoyu söylermiş ders aralarında. :) O dönemin pek iffetli bir öğretmeni dedeme şikayet etmiş annemi... Tango söylüyor teneffüslerde... Bütün kızlar dinliyor. Okulun disiplinini bozuyor. Biz mani olamıyoruz siz bir çare düşünün... demiş.

    16 yaşında kocaya vermişler annemi... Mazi kalbinde yara olmuş. Bir taraftan iyi ki... İki ağabeyim doğmuş...

    Bu hafta salça yaptım. Haftaya çeşit çeşit üzümlerden sirke yapacağım kısmetse. İster misin?

    Kucak kucak öpüyorum...

    By Blogger Çiğdem, at 17 Eylül 2011 20:17  

  • patlican sarimsagi, sarimsak koruk tadindaki uzumu, uzum bruschettayi , bruschetta da rakiyi ckemis Oya abla.
    Yanina bir ince Muzeyen ablada yakisirdi hani ;)
    Yarasi
    Sefa

    By Blogger lezzet sefasi, at 17 Eylül 2011 21:44  

  • Eline sağlık, ben de bu yaz koruk şurubunu keşfettim bunca yıl neden kullanmamışız bu lezzeti diyerekten...

    By Blogger Boncukçu, at 17 Eylül 2011 22:40  

  • İyi ki sadece söylüyormuş, bir de 'oynasaydı' Çiğdem'ciğim, okulun disiplini temamiyle berheva olup giderdi. (Galiba berhavadır aslı ben berhevaa derim, 'temamiyle' de çok eski ağızdır malum ;))... dedim ve aklıma "Geçti sevdalarla ömrüm, ihtiyar oldum bugün", geldi!

    Afiyet şeker olsun. Dün Mine'sim beni bahçeden domates biber felaan iyice yükledi yine. Kendime yeterim, yetmezsem de söylerim :)
    İyi kışlar olsun hepimize, ağzımızın tadı bozulmasın.
    ----------
    Müzeyyen üstadeye Geçti Sevdalarla Ömrüm'ü söyletmek vardı Sefa'cığım. Madem Çiğdem'e de lafını etmiş bulundum, geç de olsa buyurun efendim...

    http://www.youtube.com/watch?v=BzYxaizM9Hg&feature=related
    ----------
    Şurubu mu bilmem Boncukçu ama fazla üzümlerimi kaynatıp ben de birşeyler yapıyorum zaman zaman. Pelte veya elmasiye gibi tatlar da üzüme yakışır. Sevgiler, afiyetler

    By Blogger Oya Kayacan, at 18 Eylül 2011 09:55  

Yorum Gönder

<< Home