Kedili Mutfaklar

Salı, Aralık 13, 2011

Tarçınlı hurma kahveye girdi, bekler...

 

Organizasyon hallerim yine yerlerde.  Günlerdir eve çekirdek kahve almanın bile bir çaresini bulamıyorum.  Portakal var, içine tıkıştıracak çekirdekler yok.  Uluslararası portakallı kahve likörü hazırlıkları için vakit daralıyor, ben daralıyorum. "Yapacaksan yap, yoksa unut gitsin," diyemiyorum.  Kendi kendime arkamı dönüp gidemiyorum. Ezildim kaldım.  

Oysa her şey aşikâr.  Ben dikte alamam, kendi başımın altından çıkmayan işleri yapamam ki.  Neyse ki sabah sabah bu gerçeği hatırlatma cüretinde bulundum kendime, bitirdim işi.  İçimin ferahlığını anlatamam artık size.  Derin nefesler, dik duruşlar, şen kahkahalarla çıktım gittim evden. 

Az gidiyorum, uz gidiyorum, ağaç ağaç hurma dolu etrafım.  Rüya gibi.

Dönüşte bir küçük poşet, içinde mini mini hurmalarla, kapıya asılmış beni bekliyordu.  Böyle de temiz bir yürek var bende..., bir sevineyim ki öylesine çok...  Anadolu Yakası'nda mevsimin güzelliğidir hurma ağaçları bir nar ağaçları iki, eğer üçleyeceksek de ayva yetişir arkadan.
 


"Fazıl Bey'in bir kocaman fincan kahvesini ne de keyifli yudumlarım şimdi," diye düşünerek kaynatırken cezvede, işin rengi döndü işte.  Küçük hurmaların en olgununa başladım tarçın çubuklarını saplamaya.  Biraz şeker bir kavanoza, şişede kalmış kadar Smirnoff..., tarçınlı hurma da içine. 

Kahve bırakıldı önce, ki ılınsın ve çökertsin kendini.  İki üç kat gazlı bezden süzerek aldım onu da kavanoza.  Şimdi ara ara sallar bekletirim bir kenarda.    


Benim likörüm kahve çekirdeği sokulmuş portakal değil de, kahve içinde tarçın sokulmuş hurma olacak. 

Kahvenin telvesi tamamen süzülememiştir bence.  Tu kaka mı?  Yooo.  Likör bardağının dibinde azıcık telve birikecek olursa, en müdanasız tavrımla, "Telveli Türk likörü keşfi de benden işte," diye böbürleniveririm gider.

---------- 

Taklit yeteneksizliğimi mazur görüp beni bu halimle kabul ederseniz eğer, sizlerle aynı saatte kadeh kaldırırım.

Yoksa, kader kime şikayet edeyim seni...  

  

14 Comments:

  • hahaha ama hicbiri tam taklit olmuyor aslinda her portakala bakin yapanlardan hepsi farkli islenmis:) olsun gelin ne olursaniz olun gelin maksat arkadaslik, dostluk:))

    By Blogger beste, at 13 Aralık 2011 14:30  

  • Size de bu yakışır ki!
    :))

    By Blogger EKMEKÇİKIZ, at 13 Aralık 2011 14:44  

  • ay olur mu oyle beceriksizlik anneoyam? burnun yere dusse egilip almayacaksin derler ya, sen de o telveyi ozellikle birakmis olacaksin. Likorlu kafayla fal bakmak icin.

    hic anlamiyorsun bu islerden :)

    By Blogger Deniz, at 13 Aralık 2011 14:46  

  • ne güzel!

    portakal çok var, kahve de bulursam, ben de katılıyorum!

    sirkemi yaptım. reçele başlamayı düşünürken likör çıktı!

    By Blogger Jardzy, at 13 Aralık 2011 15:12  

  • Hepsi sanat eseri sanki, baktım bakmaz olur muyum Beste? Ha ben de onu diyordum işte, maksat muhabbet olsun, kabul gördüğüm için pek mutlandım :)
    ----------
    Ağzına sağlık Ekmekçi Kız. İyi durdu üstümde ha ;))
    ----------
    Tamam Deniz'ciğim, hatta kimin burnuymuş bakiiim, kim düşürmüş bunu buraya diye etrafa gözdağı da vermek gerekir.
    Ne fallar çıkacak bakalım. Bekleyeceğiz & Göreceğiz. Hastasıyız...
    ----------
    Sen de hamarat çıktın be Jardzy. Sirkeler reçeller filan, ellerine sağlık... Likörünü de beklemedeyim.

    By Blogger Oya Kayacan, at 13 Aralık 2011 17:28  

  • Yaratıcı hatunsun vesselâm. Neticeyi merakla bekleyeceğim:)

    Merak demişken; senin her konu ile ilgili bir örtün mü var Allasen?:)

    Sevgiler bırakıyorum
    Ece

    By Anonymous Adsız, at 13 Aralık 2011 17:32  

  • pes vallahi. Tijen'in bloğundaydı sanırsam bir vişneyi şaraba yatırma öyküsü okumuştum. Nenoni hemencik yapmıştı, afiyetle içmiştik. Huu Nenoni duydun mu:))
    Bu da çok güzele benzer.

    By Blogger Boncukçu, at 13 Aralık 2011 18:16  

  • Güzel lezzetleneceğini umuyorum Ece'ciğim. Git gel çalkala kokla ve parmak yalanın sonuçları öyle gösteriyor.
    Paçavra merakı çokçadır bende ;) Konular dersen bazı denk düşüyor işte.
    ----------
    Şimdi, "Senin ellerin yumurta mı devşiriyor a kızım?" diye soracağım Boncukçu. Sen yap Nenoni içsin bu sefer de! Haydi bakalıııımmm...

    By Blogger Oya Kayacan, at 13 Aralık 2011 18:36  

  • Zaten şaşardım Oyacan kendine has bir değişiklik yapmazsa, hatta aynısını yapsa kabul görmezdi, Oyacan usulü olmalıydı, öyle de olmuş. İyi olmuş, yakışmış.
    Hep birlikte afiyetle içmek dileğiyle, ellerinize sağlık...

    By Blogger Leylak Dalı, at 13 Aralık 2011 19:21  

  • Sevgili Leylak Dalı, sanki O gece O saatte hepimiz birbirimizin likörlerini tadacakmışız gibime geliyor. Evet evet, keyif ve afiyetle...

    By Blogger Oya Kayacan, at 14 Aralık 2011 07:29  

  • Vallahi yapiim mi ben bunu şimdik?
    Hurma da var evde çubuk tarçın da,Votkada olcek azıcıkk....

    By Blogger Nenoni, at 14 Aralık 2011 12:55  

  • Nenoni'ciğim, yaptın/yapacaksan aklında olsun...

    Bugünkü tadıyla çok güzel. Tarçın çubuklarını aldım hatta içinden. Kahveye yeterince geçmiş çünkü, bastırmasın kahve tadını. Şimdi çubukların çıktığı deliklerden daha fazla hurma tadı yayılacak ;) Şekerini kontrol edin. Ağzınıza göre olsun. Yeni yapanlar için kahveyi şekerli kaynatmaları mümkün. Ben kahvemi içmek için yapıyordum, sade içtiğim için şekeri sonradan ekledim kavanoza. Son not. Başka bir kavanoza aldım, telve kontrolu için. Çok çok az telve kalmıştı ve iyice dibine çöküktü, orada bıraktım kaldı; yeni kavanoz telvesiz.

    By Blogger Oya Kayacan, at 15 Aralık 2011 10:30  

  • handan da yeni yazı bekler

    By Blogger Handan, at 21 Aralık 2011 15:38  

  • Ben de tam yumurta kıracaktım Handan'cığım.

    By Blogger Oya Kayacan, at 22 Aralık 2011 15:24  

Yorum Gönder

<< Home