Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Temmuz 30, 2005

Kendimi gezdiriyorum

“Şunu yapalım mı?” diye sor, “E dur bakalım,” diye cevap al. “Yarın oraya gidelim mi?” de, “Yarın olsun da düşünürüz,” desinler. “Goran Bregovic’e ne dersiniz?”in karşılığı, “Ay deli misin yaaa, bu kaçıncı?” olsun. Ve de Oya teklifleri / sormaları kesip kendini gezdirmeye başlamasın mı? Çarşamba günü, Cihangir fantazisini bitirip atsın mı kendini yaka paça Goran’a? Kapıdan bilet, 60 kâât, protokol arkası sıra üç, neredeyse göz göze Goran’la.

Ben o adamı seviyorum işte. Orkestrasına sırtını dönmüş oturduğu yerden, sağ elinin parmaklarıyla işi bitirişine hayranım. Mütevazi girişlerine ekleye ekleye büyüyüp de sahnede, devleşmesine bitiyorum. Düğün ve cenazeler arasında solist kızlarını sakladığı kutunun kapağını açıp da pop up, hoooop oracığa dizmesine bayılıyorum. Üflemelileri içimde tuhaf ürpertiler, çırpınmalar yaratıyor; dalgalanıyorum. Vurmalıcısı vurmacısı mı aynı zamanda diye terbiyesiz terbiyesiz merak etmekten kendimi alamıyorum. Eğer öyleyse de helal yani, pek iyi anlaşıyorlar canım... Lame pabuçlar yaptırmış kendine, onları da beğendim. Kalktım kalktım oynadım oturdum, Kalaşnikof diye bağırdım, rennneeen nerneernnen gibi mırıl mırıl mırıldandım... Bis de bisdi yani. E daha n’olsun?

...derken kadının biri, yani ben, Cuma sabahı evinden çıkmış, önce yüzmesine havuza sonra da işine gücüne gidecekken, sen bin halk midibüsüne git Ağva’ya. İyi mi? Eh, fena değil. Midibüs klimalı bir kere, kaptan şöför arkası koltuk da iyi. Kötü olan dakkada bir durup yolcu toplaması. Otuz kişilik oturmalı araç yeri geliyor ayaktasıyla 45’e varıyor, kimse de tısını çıkarmıyor.

Ağva büyümüş evet de kendi dışında gelişmiş, gelişen yerlerde Ağvalılar yok. Dereboyunda, artık neye göreyse, lüks kapsamına sokulan moteller açılmış. En iyisi sayılan Riverside Club’da (Aqua Verde) yiyecek yemek yok. Levrek, biraz porsiyon irisi, 70 lira, ya da 35 liraya kültürlü çipura. Meğer Bir İstanbul Masalı’nın bir kaç bölümü orada çekilmiş. Karides ve patlıcan salataları, kızarmış patates ve buz gibi biralar uygun görüyorum kendime. Yemekten sonra hamak bahçesinde kestiriyorum biraz, yanıma tesisin köpeklerini de çağırıp. Akşam da döndüm işte evime, son midibüsle, yoldan ördek toplaya toplaya.

Kendimi gezdirişlerim bundan ibaret yani, pek de matah değil.

2 Comments:

Yorum Gönder

<< Home