Kedili Mutfaklar

Cumartesi, Kasım 26, 2005

Foto haber vaaaar...


Annem Selma’nın dolma kültürü muazzamdır. Biraz irice sarar. İç lezzetleri her dolmaya göre değişir. Midye dolmasının tarçın ayarı başka, lahananın başkadır. Kısaca iyi dolmacıdır annem Selma. Bizi çoluk çocuk her bir araya topladığında, mutlaka iki çeşit dolması vardır sofrada. Bu sefer toplanma dolması değil, kendine kadar etli lahana yapmışmış. Kocaman yapraklara, kocaman dolmaları doyumluk sarmışmış. Tabii bana da kıyamayıp bir öğünlük de bana ayırmışmış. Pek de iyi etmiş doğrusu. Hele bir de yeni adet çıkardı, kaynağı benim ortanca teyzem Jülide olan... Tereyağına biraz kırmızı biber yakıp dökülüyor dolmaya, yeneceği zaman. Off ki ne offff.

Nuri kuyruksuz. Ona da acımamışlar. Şimdi ya bir minibüs aynasından sallanıyordur o güzelim sarı kuyruğu, ya da sepet içinde oturan tüylü kedi biblolarından olmuştur. Canavarlaşıyorum o bibloları gördükçe. Onlara para veren elleri kırmak, parmaklarını koparmak istiyorum. Ama yapmıyorum. Çünkü alanların çoğu bilinçsiz. “Yooook canıııım, bunlar peluş,” diyecek kadar bilinçsiz. Nuri’yi çok seviyorum. O da beni.

3 Comments:

  • Bu insanlar ne kadar kötü, ne kadar iğrenç...
    ben neden hâlâ tüm insanları sevmek zorundayım... Sevmiyorum sevmeyeceğim. Ve dahi lanetliyorum onları... Canlılara saygı göstermeyen benden de saygı beklemesin... Benim de gariban bi Sarman'ım var. Ayağını sakatladılar.. yıl oldu toparlanamadı cancağızım. Sokağa çıktığında tüm psikolojisi değişiyor kedinin. neden? Onlarında bu dünyada yaşamaya hakları yok mu?
    kim tayin ediyor bu hakları?
    Lanetliyorum tüm öfkemce... Nuri'ye çok üzüldüm... İnanın ağlıyorum... nasıl bir vahşettir bu... Bir kedi için kuyruk ne kadar da hayatidir. Ki onun hangi organının onda kalıp kalmayacağına kim karar verebilir. İstanbul'dan başka yaşayacak bir yerim yok. Ama doğamın ve hayvanlarımın bu derece şidette maruz kalmalı yüzünden acılar içinde yaşıyorum doğduğum kentte. eğer gelecek günler daha da kötülere gebeyse ölüm erken gelsin diyorum benim gibilere...

    By Blogger Şirin, at 29 Kasım 2005 10:38  

  • Şirince, en sondan başlamalıyım. Sana bana ölüm erken gelirse, onlar bizden de yoksun kalır. Kim tedavi ettirecek sonra Nurileri, Balbal Beyleri, Ziftakileri... Kimin yolunu bekleyip kimin ayağına sürtünecekler mamalarına teşekkür ederken? Sen de kendi kedin ve mahalle hayvancıklarınız için güçlü olmalısın. Başka ne bizim çaremiz var ne de çaresiz kalan hayvancıkların bizden başka çareleri...

    Sarman'ını öp benim için. Eminim iyileşecektir. Belki eve Sarman'a bir arkadaş alıp sokağa daha az çıkmasını sağlayabilirsin. Ben Kimsecik ve Cancan'ımı hiç dışarı bırakmadım. Üzgünüm tabii hayatlarına bu kadar engel koyduğum için ama başlarına gelebilecek herhangi bir şey beni çok daha fazla üzecektir.

    Şimdi de en başa geldik. Kim demiş ki sana tüm insanları sevmek zorunda olduğunu??? Sevip seçtiğimiz yerler, yemekler, renkler gibi insanları da sevme, seçme hakkımız var.

    Sevgiler sana...

    By Blogger Oya Kayacan, at 29 Kasım 2005 17:11  

  • sarman çok güzel bir kedi.. kuyruğuna üzüldüm demek istemiyorum artık, çünkü üzülmek onun acısını dindirmeyecek. bunu yapanları bulup, ellerini, ayaklarını kesmek lazım ki anlasınlar ne yaptıklarını. evimizin önünde bir kedi var, adı hasan.. kulağını kesmişler.. neden? ne amaçla? nasıl bir mide ile? bir başkası var, kül rengi, pofuduk okadar güzelki.. bıyıklarını kesmişler, iki dişini çekmişler... hayvacağız yemek vermek için elimi her uzattığımda yere pusuyor.nasıl korkmuş siz düşünün.. allah belasını versin bunu yapanların...

    By Anonymous Adsız, at 23 Nisan 2009 16:26  

Yorum Gönder

<< Home