Biralı irmikte hindibağ
Ben bu işi beceremeyeceğim diye çok korkuyordum. Hindisi ayrı bağı ayrı tekrarlaya tekrarlaya, eh yani ohaaa; iki kelimeyi bir araya getiremiyorum, bir türlü hindibağ diyemiyorum. Kem küm etmeyi bildiğim bütün dillerde söylüyorum ama pek gerekirmiş gibi, yok endivia, endivies, olmadı endivie... Nasıl uyum içinde adamlar diye de hayıflanıp duruyorum kendi kendime. Haza birlik oluyorlar işte bize karşı, buyurun bir hindibağ sorunsalımdan dahi bu sonuç çıkıyor.
Zaten hep demiyor muyum ben ey sevgili ahali ~ biz kiiiim?, AB'nin yolları taşlık ah alamadım on para harçlık!, hadi güzelim yandan yandan//. Hindimindinin bağıymış... Bir yandan tüken dur Turkey deel bu memleket, Türkiye Türkiye Türkiye diye diye,... haydi amigo mio, Türkiye Türkiyeeee; vesairre vessaire... Öte yandan, de kardeşim şunun adına en'diva, fevkaladenin fevkinde Türkçe olsun al sana, kabarmasın Bülentli hindisi gibi (orası neresi, popstâr â lâ TûrkÂ) messelâ-â-â-â-â, feda olsun hâlkîmâ...
Tereyağ lazım tereyağ, bir tavada bira içinde eriyecek. Ne kadar canınız isterse o kadar tereyağ, bira makul miktarda, sonunda soslaşacak çünkü. İçine taze soğan ince ince doğranacak, kalın kalın da olsa n'olacak zaten, hepsi mideye gidiyor sonunda. Bir arnavut biber kırılacak içine, biraz da karabiber çekilecek. Bir ara verelim hemen, en'diva acımsıdır nokta bira tatlı değildir nokta karabiber acıdır nokta arnavut biber çok acıdır nokta bu yemek sizce nasıldır soru işareti
Az limon suyu katılacak. Hindibağlar istediğiniz gibi koyulacak tavaya, bütün, yarım, yaprak yaprak... Bu servis alışkanlıklarınıza ve keyfinize bağlı. Bu ara ben Emerill Oya, benimle tanıştığınıza bin pişman olan sizlere verdiğim bu tarifi yapmazsanız çok kırılırım, paaat üzerinize bir tutam biber atarım, sarmısaklarımı kafanızda kırarım. Siz de o ara midi domateslerinizi tavanın kenarlarına yerleştirin. Görüntü çok güzel olmuştur mutlaka, bir dakika seyrine bakıp sonra yaldızlayın sıkıca tavayı kapak yerine.
On dakika kadar, benim tarzımda henüz yumuşamaya başlamadan, tavadan süzülerek servis tabağına alınacak hindibağlar/en'divalar. Tavada kalan nefis biralı, biberli tereyağlı, limonlu suya hafiften acımsı lezzetli hindibağlar da suyunu bırakmış olacak. Şimdi iki avuç irmik atalım ve kıvamlı bir sos haline getirelim bu suyu bir kaç dakika içinde. Sonra da servise hazır hindibağların üzerine gezdirdik mi, iş bitti. İrmik, sadece evde beyaz un olmadığından devreye girdi. Girmesiyle de bu çok özel girişimimde accayip katma değer oldu.
Akşam misafiriniz olsaydı, bir ızgara et veya balık yanında böyle bir hindibağ servisi yapsaydınız. O zaman üzerine azıcık da kırmızı biberli tereyağ gezdirseydiniz. Belki de tadı uygun, biraz acımsı bir peynir de rendeleseydiniz. Bildiğiniz birayı da çıt açsaydınız yanına. Bana bakmayın n'olur, ben tenekede kalan biram haricinde hiç bir tavsiyemi uygulamadım.
Uygulamayış nedenimi de yazsam da aklınıza takılmasa bari. Geçenlerde çekilen bir fotoğrafıma baktım, baktıııım, baktııııııım. Kalakaldım çocuklar, kalakaldım. Manda zerafeti buna derler işte, bunaaaaa derleeeer Oyaaaaaaaa....
Kabaramazsın kel fatma eşittir hindibağ.
Aklımda.
Zaten hep demiyor muyum ben ey sevgili ahali ~ biz kiiiim?, AB'nin yolları taşlık ah alamadım on para harçlık!, hadi güzelim yandan yandan//. Hindimindinin bağıymış... Bir yandan tüken dur Turkey deel bu memleket, Türkiye Türkiye Türkiye diye diye,... haydi amigo mio, Türkiye Türkiyeeee; vesairre vessaire... Öte yandan, de kardeşim şunun adına en'diva, fevkaladenin fevkinde Türkçe olsun al sana, kabarmasın Bülentli hindisi gibi (orası neresi, popstâr â lâ TûrkÂ) messelâ-â-â-â-â, feda olsun hâlkîmâ...
Tereyağ lazım tereyağ, bir tavada bira içinde eriyecek. Ne kadar canınız isterse o kadar tereyağ, bira makul miktarda, sonunda soslaşacak çünkü. İçine taze soğan ince ince doğranacak, kalın kalın da olsa n'olacak zaten, hepsi mideye gidiyor sonunda. Bir arnavut biber kırılacak içine, biraz da karabiber çekilecek. Bir ara verelim hemen, en'diva acımsıdır nokta bira tatlı değildir nokta karabiber acıdır nokta arnavut biber çok acıdır nokta bu yemek sizce nasıldır soru işareti
Az limon suyu katılacak. Hindibağlar istediğiniz gibi koyulacak tavaya, bütün, yarım, yaprak yaprak... Bu servis alışkanlıklarınıza ve keyfinize bağlı. Bu ara ben Emerill Oya, benimle tanıştığınıza bin pişman olan sizlere verdiğim bu tarifi yapmazsanız çok kırılırım, paaat üzerinize bir tutam biber atarım, sarmısaklarımı kafanızda kırarım. Siz de o ara midi domateslerinizi tavanın kenarlarına yerleştirin. Görüntü çok güzel olmuştur mutlaka, bir dakika seyrine bakıp sonra yaldızlayın sıkıca tavayı kapak yerine.
On dakika kadar, benim tarzımda henüz yumuşamaya başlamadan, tavadan süzülerek servis tabağına alınacak hindibağlar/en'divalar. Tavada kalan nefis biralı, biberli tereyağlı, limonlu suya hafiften acımsı lezzetli hindibağlar da suyunu bırakmış olacak. Şimdi iki avuç irmik atalım ve kıvamlı bir sos haline getirelim bu suyu bir kaç dakika içinde. Sonra da servise hazır hindibağların üzerine gezdirdik mi, iş bitti. İrmik, sadece evde beyaz un olmadığından devreye girdi. Girmesiyle de bu çok özel girişimimde accayip katma değer oldu.
Akşam misafiriniz olsaydı, bir ızgara et veya balık yanında böyle bir hindibağ servisi yapsaydınız. O zaman üzerine azıcık da kırmızı biberli tereyağ gezdirseydiniz. Belki de tadı uygun, biraz acımsı bir peynir de rendeleseydiniz. Bildiğiniz birayı da çıt açsaydınız yanına. Bana bakmayın n'olur, ben tenekede kalan biram haricinde hiç bir tavsiyemi uygulamadım.
Uygulamayış nedenimi de yazsam da aklınıza takılmasa bari. Geçenlerde çekilen bir fotoğrafıma baktım, baktıııım, baktııııııım. Kalakaldım çocuklar, kalakaldım. Manda zerafeti buna derler işte, bunaaaaa derleeeer Oyaaaaaaaa....
Kabaramazsın kel fatma eşittir hindibağ.
Aklımda.
7 Comments:
İnsan bu kadar mı eğlenir bir yemek tarifini okurken! Nasıl şakır şukur, pırıl pırıl, oyuncaklı, sürprizli, sevimli... çok komik, çok zeki! Bayılıyorum.
Afiyet olsun Oya Hanım, diliniz de hiç dert görmesin.
Sevgilerimle.
By Adsız, at 18 Ocak 2007 09:19
Hay ulu manitu, kahkaha attım yazı bitince...
İçimden pek geldi bu yazıya eşik edecek bir Perry Blake klibi göndereyim dedim:http://www.youtube.com/watch?v=DuBVtdRXJTs&eurl=
yalnızca play tuşuna basıyoruz.
Kaleminize daha çook neş'e. Ayrıca bir defa daha Ortaköy, Beşiktaş, Ada, Salacak...herneresiyse bir daha isterim!
By Adsız, at 18 Ocak 2007 11:14
Sevgili bence sadece Peri, bülbülün çektiği dili belasıdır, bilmez misin? Benim de sevgilerimin kabulü lütfen, teşekkürlerimle.
----------
Ezgi, yolun İstanbul'dan her geçtiğinde, canın nereyi çekerse. O tuşa birazdan bir daha basacağım. Çok teşekkür ederim. Çok güzel.
By Oya Kayacan, at 18 Ocak 2007 21:28
Oya'cim,
Cok eglendim okurken, ne guzel ne guzel:)
Endive olayini sadece az haslayip uzerine kalsik sizma+limon+tuz uclusu ekleyip yerdim bu gune degin. Bira, irmik hic bir sekilde aklima bile gelmezdi.. Biranin kokusu, tadi kaliyor mu, ucuyordur ama birayla yemek denemedigimden soruyorum.
Bir de o kirmizilar domates sanirim, yemege mi eklenmis yok sa ben mi kacirdim...
Ellerine saglik..
By Hanife, at 24 Ocak 2007 05:27
Kesinlikle yas geciyor, domates olayini nasilda es gecmisim:)
sorry:)))
By Hanife, at 24 Ocak 2007 05:28
Hanife'ciğim ben birayı çok katıyorum yemeklerime. Hani çabuk pişecek bu endive gibi yerlerde kullanıyorum daha çok. Tadı kalıyor, çok lezzetli oluyor bence. Zaten kullanmadığım içki de yok yemek yaparken. Votkalı makarnalarım muhteşemdir mesela.
Yaş mı geçiyor? Yaş ne? Nereye geçiyor? :~))
By Oya Kayacan, at 24 Ocak 2007 19:18
33 soylemesi ayip:)
By Hanife, at 27 Ocak 2007 04:43
Yorum Gönder
<< Home