Tarhana ve sarhoş ve mutlu Oya
Cuma’dan kaldım resmen. Cumartesi’ye böyle girdim. Gecede kutlama vardı. Ablam Hülya ile çocukluk arkadaşı Meleko bir yaşlarına daha giriyorlardı. Yemekler çok güzeldi. Canlı müzikle tepiniyorduk da tepiniyorduk. Sarhoş olmuştuk işte, lafı uzatmayalım.
“İfrat,” dedi annem Selma sabah sabah telefonda. “Limonata değil o içtikleriniz.” “Peki peki anladık,” dedim. “Gece iyiydi n’apsaydık yani?” dedim. “Pardon pardon annem, bi daha mı?” dedim.
“Hadi kapayalım şu telefonları annem, bir elimle tarhana karıştır, bir elimle suyunu dök ince ince, bir yandan da kulak arkası sıkışık telefon, zor şeyediyorum,” dedim.
Tarhana da istetmişti yani kendini. Şirinceli Candan’ınki bu. Tadına doyum olmuyor zaten, bir de benim elime düşünce, eh artık.
Bolca tarhanayı, koyu sevdiğim için, azıcık ılık suyla karıştırıp bırakarak hamur gibi olmasını bekliyorum. Sonra da ılıktan öte ısıtılmış ama kaynamamış suyla karıştıra karıştıra kaynatıyorum tarhanamı.
İşin içine başka işler giriyor sonra. Arnavut biber ve iki üç diş sarmısakla sızmada yatırdığım kuru domates parçacıkları giriyor mesela kaynama esnasında. Bir de evimden hiç eksik olmayan zeytinli, kırmızı biberli beyaz peynirim, servise hazırladığım zaman.
Kıtır ekmekçikler de olsun mu olsun...
Oh be, dünya varmış.
Cin gibi oldum.
Ha bu mu, günün anlamı niyetine Ablam Hülya'nın büromuzda kestiği minnoş pastamız. Armut karamelli, aman pek bir lezzetli. Reklam gerekiyorsa eğer son zamanların "en pastane"leri arasında sayılan Butterfly'dan, hani Alkent'te ya.
“İfrat,” dedi annem Selma sabah sabah telefonda. “Limonata değil o içtikleriniz.” “Peki peki anladık,” dedim. “Gece iyiydi n’apsaydık yani?” dedim. “Pardon pardon annem, bi daha mı?” dedim.
“Hadi kapayalım şu telefonları annem, bir elimle tarhana karıştır, bir elimle suyunu dök ince ince, bir yandan da kulak arkası sıkışık telefon, zor şeyediyorum,” dedim.
Tarhana da istetmişti yani kendini. Şirinceli Candan’ınki bu. Tadına doyum olmuyor zaten, bir de benim elime düşünce, eh artık.
Bolca tarhanayı, koyu sevdiğim için, azıcık ılık suyla karıştırıp bırakarak hamur gibi olmasını bekliyorum. Sonra da ılıktan öte ısıtılmış ama kaynamamış suyla karıştıra karıştıra kaynatıyorum tarhanamı.
İşin içine başka işler giriyor sonra. Arnavut biber ve iki üç diş sarmısakla sızmada yatırdığım kuru domates parçacıkları giriyor mesela kaynama esnasında. Bir de evimden hiç eksik olmayan zeytinli, kırmızı biberli beyaz peynirim, servise hazırladığım zaman.
Kıtır ekmekçikler de olsun mu olsun...
Oh be, dünya varmış.
Cin gibi oldum.
Ha bu mu, günün anlamı niyetine Ablam Hülya'nın büromuzda kestiği minnoş pastamız. Armut karamelli, aman pek bir lezzetli. Reklam gerekiyorsa eğer son zamanların "en pastane"leri arasında sayılan Butterfly'dan, hani Alkent'te ya.
3 Comments:
Anoya,
Sen yazdıkça mutfağa giresim geliyor. Bu yaşımda koca koca ders kitapları içine gömülmüş durumdayım ama dayanıp yaz gelince mutfakta senden denemeler yapma hayalleri kuruyorum.
Ellerine ve kalemine sağlık,
By Adsız, at 14 Ocak 2007 18:10
Hülya hanıma nice seneler, mutlu yaşlar.
By cenebaz, at 15 Ocak 2007 08:45
Celerone, o koskocaman kitaplar nasıl olsa bitecek bir gün. Mutfak hep aynı yerde kalıyor, nasıl olsa duşeceksin içine! Yazlık hayallerine bir şey diyemem ama...
----------
Söylerim Çenebaz, eksik olma.
By Oya Kayacan, at 15 Ocak 2007 09:46
Yorum Gönder
<< Home