Kedili Mutfaklar

Pazar, Ocak 14, 2007

Dost bereketi

Dün sabah çalan kapımın ardından yine bir kargo adam çıktı. Gönlü zengin dostları olanın mutfağı da bereketli oluyor doğrusu.

Tam da mis gibi demlenmişti, mutfağa isli isli bir koku salmıştı Lapsang Souchong'um; yanında ne gider diye beni derin düşüncelere salmıştı.

Al sana, al sana dan daan daaaaaan.

Vuruldum Mine'si, öldüm öldüm dirildim. Benim bu yeni yıl üzeri tembellik edip yapmadığım panpepato'mu Mine'si yapmış göndermiş işte bana. "Geç kaldım," diye de özür dilemez mi, malûm yeni yıl kutlamalarıyla eşleşir diye panpepato. Tarif benim tarifim üstelik, geçen yıl hani sizlerle de paylaştığım. *

Oooof ki ne of of. Balı biberi çikolatası, fındığı fıstığı, kuru meyveleri, ağzımın tadı yerinde anlayacağınız yine çayın yanında.

Dahası da var pakette. Annem Selma'nın elleriyle kumkuat renkli papatyalar işleyip bana getirdiği o caaanım keten örtünün üzerindeki eski Paşabahçe kalplerinin içine çekerim dikkatlerinizi. Onlar, Mine'nin serasındaki anaç kumkuat ağacının meyveleri.

Haydi bakalım, vurulalım bir daha bir daha, da daaan daaaan.

Üçe böldüm kumkuatlarımı. Küçük kalptekileri seyrek aralıklarla gidip gelip atıştırıyorum. O canım tat yayıldıkça ağzımın içine, mutluluk hormonum başlıyor bedenimi dolaşmaya. Benim seretoninle yolculuklarım çikolata ve karbonhidrata bağlı değil, asla.

Orta boy kalbimin içindekiler bir şişe votka ve şekerle birleşecek. Benim katkılı votka tutkumu hepiniz biliyorsunuz zaten. Elime geçen her meyve, uygun düşen her sebze, fındık fıstık vesairenin votkalısını hiç olmazsa denemek gerek diye düşünüyorum. Votka son derece uyumlu bir içki, her tadı çekip alıyor, yerleştiriyor içine. Yeter ki içine katılan damağınızın hoşlanacağı, eşleşeceği bir lezzet olsun. Ben zaten votka denemelerimde, onda dokuz mutlaka tutturuyorum.

Büyük kalpten reçel olur belki. Yoksa şekerleme mi? Durun canım biraz, bu ne acele? Hele keyfimce seyreyleyeyim önce, böyle kalp kalbe karşı bir süre, koklaşalım edelim.

Kimsecik'im, benim güzel kızım soruyor, "Bunlardan bize yok değil mi Annoya?"

"Yok," diyorum.

"Belli pek bizlik kokmuyor, Mine'si bize neden mırnav otu yollamamış?" diyor bu sefer.

"Kimseciiiik, ayıp, ayııııp."


* http://kedilimutfaklar.blogspot.com/2005_12_01_kedilimutfaklar_archive.html Arka arkaya üç yazı, öykülü panpepato, yapılışı... Kaçırmayın, okuyun mutlaka.

www.mineflora.com 'u ziyaret edin ve dolaşın, beğenin. Siz isteyin yeter ki, ertesi gün kapınızda.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home