Buruşuk börek
Kötüyüm ben kötüyüm..., kendimi şişman ederim....
Bu benim buruşuk böreğim. Sızmada buruşturduğum yufkalarla yapıyorum. Elime ne geçerse O’lu börek yapıyorum. Bu sabah kahvaltı böreği istedi canım, şöyle zeytinli peynirli filan. Lor, rende gravyer, iki parmak kalmış dil peyniri, bir mini kavanoz yeşil zeytin ezmesi, iki yumurta. Tam kahvaltılık börek olur mu olmaz mı?
İki yufkaya göre bir tepsinin içine bolca sızma gezdirin önce. Yufkanın birini yağda iyice buruşturup ama parçalamamaya dikkat ederek yerleştirin tepsiye. İç diye saydığım malzemeleri karıştırıp yayın üzerine. İkinci yufkayı da buruşuk buruşuk üzerine yayın şimdi,
yine hayli sızma gezdirip fırça veya avucunuzun içiyle sıvazlayın.
Üstüne susam da serptim, kahvaltı böreği deyince içimden öyle geliverdi. Isınmış 180 derece fırında, kıtır kıtır kızarana kadar, mutfak misler gibi kokana kadar, bende 70 dakika kadar pişti...
Isıra ısıra, çıtır da çıtır kıra kıra yufka kıtırlarını...
Bu Cumartesi bu kahvaltı edildi.
Verdik üçyüz, aldık beşyüz.
Gram.
4 Comments:
Ellerinize saglik Oya kardes aman bundan sonra bir kac gramin lafimi olur.Bildigim kadar tabii yazilarinizdan Pazar alisverislerinde satilan portakal ve limonlarin recel veya keklerde kabuklarini kullaniyorsunuzdur.Merak ettigim konu bu meyvelerin islenmis veya islenmemis oldugunu nasil anladiginiz.Acikcasi kabuklarin ilacli olup olmadigi.Cünkü buraya da ithal edilen bu meyvelerin kabuklarindan faydalanamiyoruz.Eger üzerlerinde kabuklari islenmemis yazisi oldugu taktirde bunlardan faydalanabiliyoruz.Sizler bu durumu Pazarlarda nasil anliyabiliyorsunuz.Eger bu konuda birazcik beni aydinlatirsaniz mütesekkir kalirim.Saygilarla iyi Pazarlar.
By ERDIL, at 21 Ocak 2007 00:38
Erdil Bey bu konuda uyguladığım iki yöntemim var. Bir tanesi pırıltılı meyveleri almamak. Onlar avaz avaz bağırıyorlar sanki, "Bana cila çektiler," diye. İkincisi de, "Atın ölümü arpadan olsun," deyip gözüme hoş geleni almak. Sebze fırçalarımla iyice fırçalayıp kullanmak. Hele elmayı kabuksuz yemeyi hiç sevmem mesela. Kocaman, sert, ekşi, orası hormonlu burası cilalı elmalara da bayılırım. Ne yapmalıyım ki? Bu kaçışlar nereye kadar sevgili Dost, ben de şaşırdım kaldım.
By Oya Kayacan, at 21 Ocak 2007 11:32
Ah Oya kardes biz geldik geciyoruz da ya yavrularin durumu bazen yemek sitelerin de bu güzel tarifleri görünce aklima takildi.Türkiye den buraya gelene yaziliyorda acaba orada da vatandasa bilgi veriliyormuydu merakim.Yoksa bizler
bunlara karsi dayaniklilik dogustan itibaren hazirliklimi ?!...
By ERDIL, at 21 Ocak 2007 13:01
Yok yok... Bizde bilgi falan yok. Bizde "YERSEN" var! "ANLAYANA" var. Vatandaşımıza saygımız yok, Avrupa'ya sonsuz. Bağışıklık sistemlerimizin dayanıklılığı elbette söz konusu biz yaşlarda, ancak yeni türedi zehirleri tanımıyor ki bizim bağışıklıklar. Elbet bizler de alıyoruz nasibimizi. Kanser ne ki yoksa? Sizin oralarda bilinçli alışveriş olduğu için bizden daha şanslısınız sevgili Erdil Bey.
By Oya Kayacan, at 22 Ocak 2007 09:28
Yorum Gönder
<< Home