Kedili Mutfaklar

Pazar, Nisan 22, 2007

Bahar mahar, elde kalanlar, karmakarışık duygular, havar*


İlkbahar daha çok satar. Fotoğraflara konu olarak satar. Sulandırılmış aşk öyküleri içinde satar. En önemlisi uyanmanın, doğmanın, tazelenmenin, yenilenmenin ve ölüme giden yolların başlangıcı olarak satar. Üçyüzaltmışbeş günlük döngünün içinden en çok satan ilkbahar günleridir.

Yaz satarı çatlak toprakla çıplak kadına da, kış satarı kar tipi sel bastıya da acayip basar satışta ilkbahar. Baharın sonu bellenen diğer bahar, renkleriyle göz boyamaya çabalar satışta. Sarıdan kahveye kızıla her tonunu, çürüğe çıkmış kokulara sararak satmaya çalışır. Nafile çalışsın varsın, ilkbaharın barındırdığı her renk ve her koku elele verip hep kazanır hep kazanır.

Bu ilkbahar aklımda yine çekirgeler varken tam... İşte tam da, "Bir atladılar, ikiyi de atlayacaklar galiba," diye dövünürken ben... Penceremin önüne gelip de otur sen... Atlama, zıplama öylece dur; sohbete gelmişcesine takıl kal karşımda... Bir işaret midir acaba? Belki de atlayamayacaklar...

Bahar mahar yazısı içinde Annem Selma da var. Bahara dair fotoğraflar dün annem Selma ile yaptığımız gezintiye ait. Ne istemişti Annem Selma?

Kalkan balığı yemek istemişti. Yedik... Balığımızın gelmesini beklerken uzun uzun Tarabya Koyu'na daldı gözleri.
Neler var neler hatırlanan? Ben biliyorum.

Erguvanları görmek, gözlemek istemişti. Her dağdan her tepeden, her aradan dereden erguvanlara baktık. Bayıldı, bayıldık...
Laleler demişti. Yol kenarındakilerle yetinmedik. Emirgan Korusu'na gittik.
Nisan'ın 25'i Annem Selma'nın doğum günü.
Nice baharlar annem...
Bu süslü sofra ekrana gelmek için geç kaldı ama idare edin. Ablam Hülya'nın geline takı takma sofrası idi. Hani düğünden önce toplaşan erkek tarafı biz, gelin Nurcihan'ı sıkıştırıp bir kenara takılar takmıştık. Beeen, daaaamadın teeeeezesi, bir................. . I ıh söylemem.
Güzel bir geceydi.
Özendik bezendikti hepimiz.

Adamcağız kucaklamış heykeli yolda gidiyordu. "N'oluyo, ne iş?" diye sordum. Çiçekçiymiş. Heykele tutuşturulmuş kartı okudum. Birisi bir diğerinin doğum gününü kutluyor. Allahım bana sabır ver.


Yer Ortaköy Meydanı. Yem bitti. Yemci yeni yem almaya gitti. O arada güvercinler elimde ayağımda dolanıp durdu. Ben de sizi seviyorum.


Kedi Düğme işe girdi, çalışıyor. Robert Kolej Mali İşler'de...

Çabuk bıktı. Merak etmiştir insanların neden durup dinlenmeden çalıştıklarını. Şimdi kuruldu yere, dinleniyor haspam.

Ceylaaaaan boyamış. Bana özel kedili tabak. Bayıldım.

Ceylan, hani Şirinceli Candan kızımla kardeş olan Ceylan kızım. Kendi atölyesi var, içinde fırını da var. Seramik yapıyor, keyifli keyifli. Araştıra araştıra, eğlene çalışa... Geçen hafta Aşşk'taydık, soldan sağa O, ben, Candan ve Mine'si. Güzel bir su kenarı çöreklenmesi oldu. Uzun uzun, çay, kahve, yemekle yememek arası şeyler, tatlılar filan filaaaan. Ben Yengeç, su kenarına yerleştim mi kaldırabilene aşşk olsun zaten.


Sokaktaki çocukların mamaları hazırlanıyor. Şemşi sağolsun bu işi sık sık yapıyor. Araba bagajında stoklananlar yollarda dağıtılıyor. Çevrede arka bahçe, ön yol, büromuzun önü, belli ara yollarda bekleyenler, güzeller bebekler çirkinler haydutlar, ama hepsi caaaaanlarım benim... Kibar oğlum Cancan'ım da işin başını bekliyor. Bu evde kediyle ilgili çalışmaları Cancan idare ediyor.

Kimsecik böyle karmakarışık, her telden bir bahar yazısı yazmama kızdı mı ne? Yatmış uyumuş bilgisayarın üzerinde, ben beş dakika ortadan yok olunca. Haklı da, daha yeterince bahar yüzü görmedi evladım. Tamam yarın 23 Nisan, bahçeye inilecek.


Ayna ayna söyle bana, Annoya doğru mu söylüyor? Bahçe meselesi yani?

Cancan'ım da pabuçlarıma banmış güzel yüzünü, baharı kokluyor.

-------------------

Havalar bu kadar güzel, havalar böylesine ilkbahar..., nedense neden içimde bir korku var. Havar, havaaaar!



İşte yanaşmış bir kamyon daha, içi dolu boş tabutlar. Bahar mahar dinlemeden hepsinin de gideceği bir kapının önü, bir ocağın yangını var. ... ve de ateş düştüğü yeri yakar.

-----------------------

Yarın 23 Nisan çocuklar.

Önümüzde seçemeyeceğimiz seçimler var.

Karmakarışığım, havaaaaaaaar.


UY HAVAR!

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim - leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni...

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım...
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.

Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni...

Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları, gülleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.

Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan - ter içinde asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni...

Ahmed ARİF


* bağırmak, yardım dilemek

4 Comments:

  • Kalemine saglik Sn.Oya kardes her satir basinda.Ince cizgiler.
    Med Cezir gibi anilar.Getirdikleri,götürecekleri. Bayramin, bayramimiz kutlu olsun.Bizler artik cocuk olduk.Ileriye ümitle bakabilmek icin.Kal kardes saglicakla.
    Saygilar.

    By Blogger ERDIL, at 23 Nisan 2007 12:12  

  • Sevgili Erdil Bey, hiç vazgeçemeyeceğim tarafım çocukluğum. Bu arada farkında olmadan öyle de büyümüşüm ki, zaman zaman kendimi büyümüş de küçülmüş duygularına kaptırıyorum. Sahi bu söz tam tersine kullanılırdı değil mi 8~)) Ümitler demişsiniz, onlar olmazsa pılıyı pırtıyı toplar göçer bizim gibi duyarlı insanlar.

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Nisan 2007 09:34  

  • Sevgili kedilerinizi bahçeye indirmekten söz etmişsiniz, geri gelmeye nasıl alıştırdınız diye sorsam :)
    Gider gelmezse, başına bi iş gelir paranoyalarımızdan 7 aylık kedimizi bahçeye bırakamadık henüz, oysa bahar geldi.

    By Blogger Boncukçu, at 24 Nisan 2007 14:33  

  • Boncukçu, tasmayla çıkarıyorum. Ben hiç başıboş bırakmadım. Bahçeli evde otururken de bırakmadım. Bütün camları telledim. Bir şey olmuyor olmuyor derken aaaa bakıyorsun kedi yok ortada. Kaç arkadaşımın başına geldi. Paranoya bende en had safhada...

    By Blogger Oya Kayacan, at 24 Nisan 2007 18:57  

Yorum Gönder

<< Home