Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Temmuz 16, 2008

"Az pişmiş iyi pişmiştir"

Bir evde ne varsa yeriz tabağı daha. Boncuk fasulye, kırmızı çarli, patlıcan ve Granny elma şu anda bende olanlar. Bir eksik bir fazlası sizde olabilir, bende olmuş da unutulmuş olabilir. Güzel bir baş soğan, kabak, havuç, brokoli, yeşil ~ kırmızı domates bunlara arkadaş olarak katılabilir.


Dilimlediğim sebzelere limon, biber, sarmısak, her bir sevdiğim baharat ve de ot ve de tat neyse ne harmanlayıp ızgarasını yapmak üzereyim. Nerede istersek orada yaparız. Izgara gibi olmaz da mızgara gibi olur, zarar yok, hepsi pek lezzetli olur.

Şu alttan üstten kızan alet işe yarar ama az alır. Yağsız tava daha çabuk, fırınsa daha elverişlidir bu iş için. Niçin? Kızdırıp sürdün mü koca tepsiyi, on dakikada on kişiye muhteşem bir yemek yanı olur, onun için. Sonra yapacağını yaparsın. Sızma gezdirirsin üstüne üstüne mesela, en basitinden en sükse lezzet oluverir.

Annem Selma'nın özlü deyişlerindendir, "Yemekle beraber pişeceksin." Ben de pişerim yemekle. Ocaklar sönüp her yapılan yemek yerine yerleştiğinde terkedilir ancak mutfak bu evde. Yok, bildiğim kadınlar var da yani..., yemek ocakta kendi kucakta.

Yemekle pişmenin ana amacı, yemeği à point* pişirmektir. Underdone is well done** derler hani. Bu yöntem Batı'nın sonradan öğrendiği, Doğu mutfaklarının derseniz hep bildiğidir. Ağızda kıtır çıtır sesi olmalı yediğimiz sebzelerin. Et yemeklerinde dişlerimiz görev yapıp çiğnemeli, kesmeli...

Yaz günü çok keyif verir bu sebzeler bana.

Yapar yapar yaparım...

Her yapışım bir başka güzel, her yapışımda bir başka lezzet.

* pişmesi gerektiği kadar, ne az ne fazla

** az pişmiş iyi pişmiştir




16 Comments:

  • Annem de en iyi yemek başında beklenendir der. İyi yemein sırrı ortak demek :)

    By Blogger Boncukçu, at 16 Temmuz 2008 02:41  

  • Ne güzel sözleri var büyüklerimizin Oyacan'ım..
    Mutfaga dair en sevdiğim iki sözden biridir anneciğinin "kadın yemekle pişmeli" sözü. Diğeri de "emeksiz yemek olmaz". Hoş bu ikincisi hayatın her alanına hitap ediyor ama emeğimi ve sevgimi katmadığım , baştansavma hazırladığım hiç bir yemeğinde tadını alamam ben.. Bu ızgara sebze işi benimde kurtarıcımdır çoğu kez, misafire garnitür, kendime ana yemek.. Hele patatesi baştan sızmayla bulayıp fırında nar gibi kızartınca, patates kızartmasına deli olan yeğenlerim kızartma zannedip yemiyorlarmı , bayılıyorum bu kandırmacaya:))))
    Elmayı denememiştim, hoş görünüyor. İlk fırsatta denenecek. Yeni bir bilgi kattım sayende yine dağarcığıma, ufkum aralandı. Bugünü de karla kapattım.
    Kocaman sevgiler

    By Anonymous Adsız, at 16 Temmuz 2008 10:09  

  • "Yemekle pişeceksin!" İşte mutfağa gönül verenlerin yaptığı bu olsa gerek. Aksine "yalap şap" yapılan bir yemeği yemekten saymıyorum ben de. Bu tabiri de Nüket'in dediği "emeksiz yemek olmaz" deyimine benzer, hayatın her alanı için kullanabiliriz.

    ( Nüket, sana da merhaba bu arada.)

    Bu felsefeyi benimseyenler, evde ne varsa, işte böyle güzellikleri çıkarıyor ortaya. Hafifçe, lezzetlice, renklice, ne güzel.

    Afiyet olsun!

    By Blogger munevver, at 17 Temmuz 2008 09:22  

  • Sevgili kızlar, Boncukçu, Nüket, Münevver... Dördümüz de yemeğe verilecek önem konusunda aynı fikirdeyiz. Ve de evet, hayatta da emekle kazandığın/yaptığın şeyler bereketlidir, uğurludur, onurludur. Sevgim hepinize...

    By Blogger Oya Kayacan, at 17 Temmuz 2008 10:13  

  • Ben de yemekle pişenlerdenim mutfakla aram pek iyi olmadığından her yemekle stresten pişiyorum ama :):)

    Patlıcanları ve kabakları tost makinesinin arasına atıp aynısını yapıyorum ben. Salataların üzerine pek hafif oluyor :)

    By Blogger zeya, at 17 Temmuz 2008 12:16  

  • A-aaaa! Bilemediniz. Eskiler kandırmış sizi..EN İYİ YEMEK,BAŞKASININ PİŞİRDİĞİDİR.
    Oya'cığım, bak bu az pimiş,otlu-çöplü yemekler tam benlik işte.Benim beslenme tarzıma cuk oturdu.
    Kopya çekiyorum ve bu hafta deniyorum.Haberin ola.
    Sevgiler

    By Blogger Ece, at 17 Temmuz 2008 15:42  

  • Oyacığım yine çok hafıf ve çok renkli bir yemek hazırlamışsın. Tam bana göre..Afiyet olsun..sevgiler.

    By Blogger daimamutfak, at 17 Temmuz 2008 16:25  

  • Zeya'cığım, yemekle stres ne ilgi yani? Boşaltıyor aslında stresi be canım... Müziğini ayarla, mutfağın sıcak olmasın, oyun gibi düşün yemek yapmayı, sanki logo ve oyna...
    ----------
    Ecceee, ben benim yemeklerime bayılıyorum amma... Kopyan hayırlı olsun.
    ----------
    Neriman'cığım. mevsimsel olarak hafife kaçmakta fayda var galiba. E ben yaşımı da almışım ya, ağır kaçtı mı ağırlaşıyorum laf aramızda...

    By Blogger Oya Kayacan, at 17 Temmuz 2008 20:59  

  • Oya'cığım,
    sen beni yanlış mı anladın acaba diye bi kurt düştü şimdi içime.. Ben de bayılıyorum yemeklerine.Burda ne işim var yoksa..
    Sadece ben gırtlağı dar bi kadınım. Öööle bol döküm yiyemiyorum işte.
    Senin şaheserler ağzımı sulandırıyor da, önüme koysan bir iki çatal alırım,biter işim.
    Ama bütün sebzeli tariflerini okudukça deliriyorum(Nisan 2007'ye kadarını okuyabildim daha).
    Kızma bana e mi!!
    Sevgiler

    By Blogger Ece, at 17 Temmuz 2008 23:15  

  • Dün gecenin bir yarısında gene aklıma düştün..Ot-çöp deyişime mi takıldı acaba dedim.Sebzeler için kullanıyorum o lâfı.Sadece sebzeyle besleniyorum diye..
    Üzüldüm ben çok biliyor musun..Üzdüysem özür diliyorum.
    Sevgiler

    By Blogger Ece, at 18 Temmuz 2008 09:35  

  • Aman Eceee, demişsin ya "başkalarının pişirdiği en iyisidir," diye, yanıtım sadece o teşbihe atfen yazılmıştır. Yani başkalarının pişirdiğini başka ama benim yaptıklarım bir başka manasında 8~} Aşkolsun sana yaaa, kafayı takacak şey mi bulamadın? Öptüm seni...

    By Blogger Oya Kayacan, at 18 Temmuz 2008 10:58  

  • Tam yaz yemeği
    eline sağlık Oya'cım...Bu sıcaklarda yediğimiz herşey fazla geliyor, meyve ve dondurma hariç...
    Yemek yapmak yemeği sevenler için büyük zevk...
    ama bazıları içinse zor bir İŞ...
    Benim annem hala mutfaktan çıkmaz ama ,şunu da söylemeden edemedi bir seferinde...''Yemek hazır olup ,önüne gelince güzel oluyormuş yemesi''
    Sevgili Ece'm gibi...
    Yapmak da bir zevk yemek de benim için...Sevgiler

    By Blogger carpediem, at 18 Temmuz 2008 15:52  

  • Dilara'cığım, biraz daha gaz verirseniz kendime ahçı tutarım!!!

    By Blogger Oya Kayacan, at 18 Temmuz 2008 20:10  

  • sebzenin az yağlısı, kuru ısıda veya buharda pişeni makbulderler. Ellerine sağlık oya ablacım.

    By Blogger dyt.kelebekdiyeti, at 19 Temmuz 2008 15:06  

  • Yaşasııın, sevgili diyetisyenimiz Özge'den övgü aldııım. Özge'ciğim o kadar kısıtlı ki mutfağımda yağ kullanımı, bazı dışarıda yediğim yemeklerden gerçekten rahatsız oluyorum. Hele koca tenekelerdeki ticari yemek yağları, pastacı kremaları filan yok mu 8~{ Banim için varsa yoksa dostların pres öncesi sızmaları. Bir de bazı pilavlarda filan sütün kreması olan Trabzon tereyağı, ki sorumlusu Damak Tadı Gül'dür!!!

    By Blogger Oya Kayacan, at 20 Temmuz 2008 12:24  

  • :))) "yemek ocakta, kendisi kucakta" ha çok hoş bir söz valla. Benim annem de yemekle beraber pişeceksin der hep. Ve ne zaman bunun tersini yaptıysam sonuç kötü oldu haklılar vesselam. Izgara sebzeler bir harika. Ellerine sağlık:)
    Sevgilerimle...

    By Blogger Bocuruk, at 23 Temmuz 2008 15:19  

Yorum Gönder

<< Home