Kedili Mutfaklar

Çarşamba, Eylül 10, 2008

Ordan burdan, dan daan daaan...

Dan dan olsun ama kelime hızında dursun sözler. Sadece benim oyunum bu, ister iyi olurum ister kötü.

----------

N'olmuş yani Muzaffer Kuşhan Çiftliği'nde ölüm gencecik bir kızın yakasına yapıştıysa?

Şunlar oluyor bana.

Bu Kuşhan denen kişinin suratında / duruşunda güven veren hale rastladım mı hiç? Konuşmalarında çıkarına olmayan bir yorum duydum mu hiç? Çiftliğe girip çıkmışlar arasında mutlu olan kimse gördüm mü hiç? Zayıflayıp da zayıf kalanı duydum mu hiç? Her kiloda her insanın 1500 kaloriyle zayıflayabileceğine aklım bastı mı hiç? Ruhsatsız yerin çeyrek asırdır çalışmasına hiç anlam verebildim mi peki?

Bütün cevaplarım dan daan 'hayır'.

N'olmuş yani Muzaffer Kuşhan Çiftliği'nde?

----------

N'olmuş yani Deniz Feneri sahtekarlık dolandırıcılık filan gibi sorunlarca yargıya intikal etmişse?

Deniz Feneri, sanal reklam diyorlar ya, kanallarda programların altında geçip duruyor halâ. Mübarek günlerde bağış yapmamız için... "Durun bi dakka, bu iş pis kokuyo," diyen yok.

Şöyle hissediyorum.

Dan "Haram yemek mübahtır." Daan, "Reklam reklamdır." Daaan, "Parayı veren düdüğü çalar."

N'olmuş yani Deniz Feneri'nde?

----------

N'olmuş yani medyabaşı ile hükümet başı, Hilton ve Deniz Feneri ana konusuna rafineri soslu hafta sonu programları yapmaya başladılarsa?

Şunlar geçiyor içimden.

Hafta sonu eğlencesi diye bir sürü gazete eki çıkar zaten.

Korkmayın yenişemezler.

N'olmuş yani Hilton'da, Deniz Feneri'nde?

13 Comments:

  • Ya Oya,
    Milletin göxü önünde restleşiyorlar, hiltondu deniz feneriydi diye.
    Akşam tvde bir müfettiş konuşuyordu, teftiş mekanizmasını felç ettiler diye...
    En iyisi sen mutfağa gir, ben de boncuklarıma dalayım, terapi niyetine :)

    By Blogger Boncukçu, at 10 Eylül 2008 12:44  

  • Bunlara bir şey olmuyor zaten , işin kötü yanı da bu.
    Olanlar bunlara inananlara, canini , malini, umudunu ve hatta gururunu teslim edenlere oluyor.
    Sana bana da olan bitene bakıp, bazen "neden bu kadar çabuk inanıyor bu benim yurdumun insanı" diye hayıflanmak, çoklukla da "Atam kalkta şu akıl ermez işlere bir el atıver" diye düşünüp içi burkulmak kalıyor:(..
    Bu arada kimbilir nerelerde, hangi fenerler, hangi ampuller, hangi hayatları sözüm ona aydınlatmaya devam edip gidiyor habersizce ve sinsice..
    Buzdağının görünen yüzü bile öyle korkutucu ki, Allah görünmeyen tarafından korusun...

    By Anonymous Adsız, at 10 Eylül 2008 12:47  

  • Bağırmıyor mu tencereler;
    -Dibin kara
    -Seninki benden karaaa
    diye??

    (tabi bağırmaz senin evdekiler..Sadece o misal..)
    Sevgiler

    By Blogger Ece, at 10 Eylül 2008 15:41  

  • Annoya'cığım, son olanlar günlerdir benim de beynimde çalan davulun sesini iyiden iyiye artırdı, lakin milletin kulakları tıkalı, gözleri de kör sanki, dediğin gibi aynı devran yine dönüyor büyük bir hızla... Olanlardan, ortalıkta dolaşan arsızca laflardan utanan-gocunan-üzülen ne yazık ki sen-ben vs. oluyoruz herhalde... Diyorum ki o medya içinde en çok sesi duyulan sen olsaydın, senin gibi yürekli olanlar olsaydı...

    By Blogger dgül, at 10 Eylül 2008 15:46  

  • Felç mi, derin koma mı Boncukçu? Bitkisel hayat dersem hiç çıkışı olmayacak diye korkuyorum.
    ----------
    Nüket'çiğim, eskiden balık baştan kokmaya başladı mı halk ayılmaya başlardı. Balık tam koktu, biz bakınıyoruz sadece.
    ----------
    Benimkiler sıkı protestocudur Ece'ciğim, sen bakma kibar kibar kenara çekilip durduklarına. Tansu zamanı tencere tava çalıyorduk sokaklarda. Meğer onlar da iyi günlerimizmiş. Hadi yaaaa, hadi... Yok mu aç kapa ampul geceleri organize edecek, mutfak eşyalarımızı göreve davet edecek kimse?
    ----------
    Sen ben o, biz buradaysak daha umut var demektir Demet'çiğim. Bir elin nesi var, iki elin sesi var...

    By Blogger Oya Kayacan, at 11 Eylül 2008 10:32  

  • Hala umut var mı Sevgili Oya...
    Ben karamsarım da...
    Yarın bir gün pazarlıklar biter yine al gülüm ver gülüm sürer gider.
    Biz de uykuya devam milletce...

    By Blogger Hülya, at 11 Eylül 2008 14:22  

  • Ha orası öyle Hülya!cığım, yenişemeyecekleri muhakkak. Ben hırgür sürerken halk arasından uyananlar olur diye umutvarım! Yoksa ortada ak mıdır kara mı ayırdedebileceğimiz bir durum yok!

    By Blogger Oya Kayacan, at 11 Eylül 2008 14:49  

  • oya ablacım süpr özetlemişsin haftanın olaylarını :)

    kelebekdiyeti :)

    By Anonymous Adsız, at 11 Eylül 2008 15:18  

  • Hatunun teki CERN' de deney başladı diye çocuğunu okula yollamamış, ne olacaksa gözünün önünde olsunmuş...

    Yeni Şafağa göre bu deney cinler dünyasına kapı açabilirmiş...

    Ramazan günü sokakta arabamın içinde sigara içmeye utanmıyormuymuşum...

    Okulun ilk günü servis kazaları gırla gitmiş 4 minik melek olmuş...

    Necoş milyarlık iftar vermiş... (trilyonlar nereye gitmiş?)

    Filanmış falanmış... aaaaaaaaaaaaymış...

    Hani diyorum ki kara delik hüpleyiverse dünyayı... Kızıla oğluma kıyamıyorum... Sonra diyorum ki doğurmakla kıydın kıyacağını. Değneğin her yanı pis tutamıyorum..

    By Blogger Çiğdem, at 11 Eylül 2008 15:34  

  • Selam,
    Ben kendimizi peygamber devesine benzetiyorum.
    Sam

    By Anonymous Adsız, at 12 Eylül 2008 07:04  

  • Özge'ciğim, Kuşhan'ın çiftliği kapatılıyormuş. Otel olarak aynı hizmeti vermeye devam edecek mi bakalım? Aslında senin konun ama bu saçma sapan zayıflama merkezi hakkında yorum yapmamışsın.
    ----------
    Çiğdemmm'ciiiim, hallerimiz çok çeşitli, sıkılmaya vakit yok. CERN'in deneyi konusunda takıldığım tek nokta elimizi cebimize atıp beş kuruş katkıda bulunmayışımız. Neyse, ne olacaksa dünyaya veya ne olamayacaksa...; içinde Türkiye adının üç beş bilim adamımızın dışında geçmesini, sonuş üzerinde söz hakkımız olmasını isterdim.
    ----------
    Sam yaw, bir yaşıma daha girdim!!! Tam sana cevap yazıp peygamberin devesi ne iş diyecektim, aaaa sağolasın Google. Çekirgeymiş 8>) Şimdi eğer yorumunu doğru anladıysam, çoook isabetli. Ağzına sağlık.

    By Blogger Oya Kayacan, at 12 Eylül 2008 10:04  

  • canım oya ablacığım bir düşüm var: o da dünyanın bir gün "ee yettiniz be" diye şöyle bir silkinip tüm insanları uzay boşluğuna, türlü çeşit karadeliklere savurması. bizim bizden kurtuluşumuz yok madem, bari kurttu, kuştu, börtüydü böcekti, ottu, çiçekti onlar kurtulsun. sıtkım sıyrıldı inan olsun. ama söylemek isterim ki son haftadan aklımda iki bakış kaldı; şehvetin ve dehşetin bakışı. biri cern'deki ateşleme anında bilim insanlarının bakışlarında gördüğüm; mutluluğun, keyfin, heyecanın tarifi mümkünsüz, şahane şehvetli bakışı; diğeri ise dün gece siyaset meydanında ece ile islamcı kadın yazar ve hukukçu sibel hanım'ın münazaraları (tam bir münazara gibi geldi bana, pek tatlı pek tatlı bir hasbıhaldi, birbirlerini pek iyi ağırladılar. kaçırdıysanız vallahi üzülürüm)esnasında hizbullah ve gonca kuriş adı geçtiğinde "allah bir daha göstermesin" sözleri eşliğinde sibel hanımın gözlerinden geçen dehşet bakışı. yok yok eski bir türküde geçer ya "çıkam dağlar başına kurt yesin beni" diye. ben de "düşek uzay boşluğuna karadelik yuta bizi" diyorum, sonbahar serinliğinde sevgi ve saygılarımı yolluyorum. sokulalım bizim tüylü, kuyruklu meleklerin sıcaklığına, düşüşe geçelim. alice.

    By Anonymous Adsız, at 12 Eylül 2008 12:57  

  • Yorumunun en güzel yerinden, sonundan başlamak istiyorum. Tüylü ve kuyruklu meleğimle sıcacık sarılıp güzün keyfini çıkarmaktan. Yukarı doğru çıktıkça evdeki antenleri kırmak, kabloları kesmek, gazeteleri tarihe gömmek geçiyor içimden... "Üzülmeyesin aman ha," demek istiyorum sana dün gece izlemediğim ve izlemekten mümkün mertebe kaçındığım Kıroli'nin programı için. Takılıyorum bazı bazı, ne de olsa insanım. İğrenç büyücüleri, ağlak salakları dahi izlediğim oluyor sabahın kendini bilmez gevezeleri programlarında!!! Ama aklım başıma gelince yallahhh uzaklara kayıyorum. CERN... Saygılıyım tabii ilime bilime, aklımın erdiği kadar. Eh şehvet oturduysa gözlerine de hakları derim yani. Yerin yedi kat dibinde kolay değildir bu işler!!! Eh başa sardık artık, düşünün tamamiyle arkasındayım. Ancak karadelik yutmasın beni; çıkam dağlar başına da kurt yesin. Kurda kuşa bir faydam olsun giderayak.
    Keyifli yorumuna teşekkürler, yanaklarından öperim Alice in Wonderland ;~}

    By Blogger Oya Kayacan, at 12 Eylül 2008 17:52  

Yorum Gönder

<< Home